Hüseyin Alışkan
18. Yüzyılın ortalarından itibaren, özellikle Sanayi Devrimi'nden sonra kapitalizm sadece emeği sömürmekle kalmayıp aynı zamanda yarattığı tahribatla insan emeğinin, insan hayatının haricinde kalan diğer tüm canlı yaşamını ve çevreyi de tehdit etmeye devam etmektedir.  Bu tahribatlardan en büyüğü ise her geçen gün etkisini daha fazla hissettiğimiz iklim değişikliğidir.

Gezegenimiz oluştuğu zamandan itibaren birçok kere doğal iklim olaylarıyla karşılaşmış ve son durumunu almıştır. Doğal olarak gerçekleşen soğumalar, ısınmalara, seller bugünkü dünyamızın oluşmasında etkili olmuştur. Ancak yaşanılabilir dünyamızı, cebini doldurmak için daha fazla para isteyen sömürgeci devletler ve hükümetlerle birlikte kapitalizmin her bir kolu, gezegenin ve canlı yaşamının yok olması için her gün daha fazla çaba sarf ediyor.

Geri dönülemez nokta
IMF, Dünya Bankası ve büyük kuruluşların destekleriyle küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda her gün daha fazla geri dönülemez bir noktaya giriyoruz. 2010 Dünya Gelişmişlik Raporu'nu İklim Değişikliği ve Kalkınma konusunda hazırlayan Dünya Bankası bir yandan "İklim bu hız ve büyüklükte değişirse mevcut türlerin yarıdan fazlası yok olabilir. Deniz seviyeleri bu yüzyıl içinde bir metre yükselerek 60 milyon insanı tehdit altında bırakabilir. Tarımsal üretim tüm dünyada azalabilir, bu da her 3 milyon insanın daha yetersiz beslenmeden ölmesi anlamına gelir" şeklinde önemli verileri bildirirken diğer yandan da kömür santrallerine çok büyük bütçeler ayırıyor.

Sera gazları ve karbondioksit salımını yapanlar büyük bankalar ve büyük şirketler, sera gazlarından ve karbondioksit salımından etkilenense dünyanın dört bir yanında yaşayan yoksul insanlar. Örnek olarak bu salımların %75'ini dünya nüfusunun %20'sinden daha az olan kapitalistler meydana getirirken etkilenenler ise yoksulluk çeken ve zaten her koşulda kapitalizmin sömürdüğü insanlar oluyor.

Hükümet termik santral peşinde
Dünya'da bunlar olurken yeni-liberal politikaların uygulayıcısı hükümet ise boş durmuyor. AKP, hala daha fazla kömürlü termik santral kurmak için uğraşıyor, fosil yakıt kullanımı her geçen gün artıyor. Bunların haricinde çok büyük tehlikeler barındıran nükleer santral kurmak için kararlı olduklarını söylüyorlar. Ayrıca bugüne kadar uygulanan; demiryolu ulaşımını neredeyse öldüren, bireysel araç kullanımına insanları daha fazla teşvik eden ulaşım politikaları da küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin tetikleyicisi olmuş durumda.

Kopenhag'da hükümet yetkililerinin katılacağı iklim zirvesi 7 Aralık'ta başlamış bulunuyor. Bu konuda, uzmanlar sonucunda gerçekten etkili kararların alınamayacağı görüşünü bildirse de bizim için sevindirici olan yanı gerek Kopenhag'da gerekse 350 ppm eyleminde olduğu gibi dünyanın her yerinde milyonlarca insanın sokaklara çıkacağı, Kopenhag'da eğer gezegen lehine kararlar alınmazsa toplantıların blokaj edileceği, parlamentoların işgal edileceği bir çok gösteri yapılacak olması.

Bizde 2005 yılından itibaren iklim değişikliğine, küresel ısınmaya, militarizme ve nükleer santrallere karşı mücadele yürüten Küresel Eylem Grubu olarak sokaklarda olacağız. 12 Aralık'ta Kopenhag'a giden hükümet temsilcilerinden taleplerimizi haykıracağımız kitlesel eylemler yapacağız.

Felaket önlenebilir
Hükümetten iklim değişikliğine karşı gezegen ve tüm canlı yaşamı için öncelikle, 24 Ekim'de de dünyanın binlerce noktasında eylemlerini yaparak tüm hükümetlere seslendiğimiz, atmosferdeki karbondioksit miktarını 350 ppm'e indirilmesini hedefleyen uluslararası bir sözleşmede aktif rol almasını isteyeceğiz. Ayrıca 2020 yılına kadar kişi başı emisyon seviyesini en fazla 6,5 tonda tutması konusunda hedef belirlemesi gerektiğini bildireceğiz.

Bununla birlikte şu anda aktif olan kömürlü termik santrallerini, çalışanlarına iş güvencesi sağlayarak, kapatılması, lisans alan ve lisans bekleyen bütün kömürlü termik santrallerinin yapımından vazgeçilmesi, barajların ve büyük tehlikeler barındıran nükleer santrallerin kurulması konusunun bir daha açılmamak üzere kapatılması, bunun yerine fosil yakıtlara değil temiz ve yenilenebilir olan güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjiye yönelik çalışmaların yapılması konusunda uyarılar göndereceğiz.

Ulaşım politikalarında köklü değişiklikler yapılarak, otomobillerin kullanımını eşit olarak sınırlayıp, hızlı, güvenilir ve rahat demir yolu ulaşımına önem vermelerini ve İstanbul için hiçbir çözüm getirmeyecek 3. köprünün yapımından vazgeçmelerini isteyeceğiz. Ayrıca tüm binalarda ısı yalıtımı yapılması için mali kaynakların ayrılmasını, tüm bina ve reklam panoları ışıklandırmalarının yasaklanmasını, çok katlı iş merkezleri ve büyük alışveriş merkezlerinin yapımının sınırlandırılıp, enerji tasarruflu, az katlı binaların teşvik edilmesini talep edeceğiz.

Televizyonlarda, gazetelerde ve internet sayfalarında her gün birbirinden farklı iklim değişikliğinin sonuçlarının olduğu felaket haberleriyle karşılaşıyoruz. İnsanların bir bölümü hâlâ bu konuda sessiz kalırken, gidişattan korkan ve bir şeyler yapmak lazım diyen insanlar da var. Çok geç kalmış sayılmayız, hala gezegenimizi ve canlı yaşamını kurtarabiliriz. Bunun için ise aktif bir mücadele şart. İklim değişikliğin ve küresel ısınmayı durdurmak için, kapitalizme karşı mücadele etmek için, mümkün olan başka bir dünyayı kendi ellerimizle oluşturabilmek için 12 Aralık Cumartesi Saat 17.00'de Tünel'de buluşuyoruz.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası