30 yıl sonra sandık başında 12 Eylül darbesini yaşatan kurumların devam edip etmeyeceğini, darbecilerin bugüne dek yargılanmasını engelleyen anayasanın değiştirilip değiştirilmemesini oylayacağız. Aslında anayasa değişikliği paketindeki 26 maddeden daha fazlasını, 27 Mayıs 1960 darbesi ile kurulan, 12 Mart ve 12 Eylül darbecileriyle güçlenen, 28 Şubat darbesi ile halkın çoğunluğunu hedef alan, herkesi düşman eden 27 Nisan e-muhtırası ile kendi sonunu hazırlayan askeri vesayet rejiminin devam edip etmeyeceğini oylayacağız.
Türkiye halkları her zaman darbecilerin karşısında oldu, darbelerin devirdiği partileri hükümete taşıyarak tepkisini gösterdi. Halkın darbeler düzenine olan tepkisi ise Ergenekon soruşturmaları ile açığa çıkan başarısız darbe girişimleri ve darbe hazırlıkları ile doruğuna çıktı. Kenan Evren ve 12 Eylül cuntasının 30 yıl sonra yargılanmasına neden olabilecek bu tepki, 28 Şubat darbesinin ürünü Emasya Protokolü'nü kaldırdığı gibi bugüne kadar dokunulmaz ve cezasız kalan darbecilere de dokunulmasını sağlıyor. Üstü örtülen bir çok katliam, provokasyon ve cinayet bütün yönleriyle konuşuluyor, yavaş yavaş günyüzüne çıkıyor.
Cuntanın planları
28 Şubat darbecileri, darbe "bin yıl sürecek" demişti. Son darbe, rejimin ezdiği ancak hiç yan yana gelip karşı koyamamamış kesimleri bir araya getirdi. Kürtler, Müslümanlar, sosyalistler, demokratlar ve sadece insanca bir yaşam isteyenler bir arada mücadelenin gerekliliğini anladı. Fakat sonsuza dek yaşamak, Türk egemen sınıfı adına devleti yönetmek, baskı, zulüm ve kanla sömürü düzenini sürdürmek isteyen cunta darbe girişimlerine devam etti.
2003'te 12 Eylül tipi bir darbe hazırlığı olan Balyoz başarısızlığa uğradı. Ardından gelen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe girişimleri de başarısızlığa uğradı. Çünkü askeri vesayetin dayandığı toplumsal meşruiyet 28 Şubat 1997 yılında İslamcılara karşı yapılan darbe sonucu ortadan kalktı.
Eskisi gibi rahatça yönetime el koyan askerler, darbeye zemin hazırlayarak, 12 Eylül diktatörü Kenan Evren'in deyimiyle "şartların olgunlaşması" için çalıştılar. 2005'ten itibaren yükseltilen milliyetçi propaganda Hrant Dink, Rahip Santoro ve Malatya Zirve yayınevinde 3 Hıristiyan'ın katledilmesine bağlandı. Yüzbinlerce insan "AKP şeriat" getirecek yalanıyla darbe mitinglerine çekildi.
Darbeciler, kemalist gelenekten yani kendilerinden olmayan AKP'yi devirecek bir darbe için Türkiye'yi cehenneme çevirdi. Irkçı gösteriler, linç girişimleri, bombalı saldırılar, ölüm tehditleri ile darbe için bir kaos ortamı yaratmaya çalıştılar. Kafes darbe planı, bundan sadece 1 yıl önce yazılmıştı. Eli kanlı katiller bir kaç yıl içinde yeniden darbe yapmak amacındaydı.
Bu amaç, halkın darbelere olan tepkisi, ilk kez gerçekleşmekte olan bir darbeye karşı sokakta direnişin başlaması ile duvara çarptı. "Favori darbemiz yok" diyenlerin bir araya geldiği Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, 2 yılda 50 binden fazla insanı cuntaya karşı sokağa çıkardı. Bu satırların yazıldığı saatlerde ilk kez bir Yüksek Askeri Şura toplantısında cuntanın dediği olmamış, Balyoz darbe planına imza atttıkları için arananan generaller terfi edemedi. Aslında son bir kaç yıl hep ilklerle geçti. İlk kez kontrgerilanın üssü kozmik odalara girildiği gibi.
Favori darbemiz yok
Bu kazanımları sağlayan halkın darbecilere olan tepkisi ve mücadeledir. Hükümet bu tepkiye duyarsız kalmadığı için askerlere boyun eğmedi, yaptığı her uzlaşmayı sürdüremedi. Şimdi darbeciler darma duman, cuntanın saflarında bozgun var. Hepsi de kendisini kurtarmak istiyor. Biz hepsinden kurtulabiliriz.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat- tüm darbeler ve darbe girişimleri yargılansın.
Darbecilerin yazdığı darbe düzenini kollayan 1982 anayasası çöpe atılsın.
Kozmik odalarda saklanan belegeler, kontrgerilla örgütünün üyeleri ve eylemleri halka açıklansın.
Ordu halktan özür dilesin, darbe mağdurlarına hakları ve itibarları iade edilsin.
Darbe karşıtı mücadele sokakta varolmaya devam ederse, bu taleplerin arkasında geniş kitlelerin durmasını, hükümetten ve meclisten talep etmesi sağlanırsa işte o zaman darbecilerden gerçekten kurtulabiliriz. 12 Eylül anayasa referandumu halkın çoğunluğunun darbelere karşı olduğunu sergileyerek üstünlüğü halka verecektir.