Şenol Karakaş
Anayasa değişikliği paketi, neredeyse yüz yıl sonra, yeniden “sosyal reform, sosyal devrim” tartışmasını gündeme soktu. Yalnız bu sefer taşlar daha değişik bir şekilde diziliyor. Rosa Luksemburg, Alman Sosyal Demokrat Partisi içinde 1900’lü yılların başında reformizmle tartışırken, sorun, reformları tüm hareketin amacı olarak gören reformistlerdi. Kapitalizm hakkında hurafelere dayalı olduğu kısa sürede açığa çıkan analizlerine dayanarak, sosyal devrimlerin gereksiz olduğunu çünkü kapitalizmin yaşadığı değişimlerin iç çelişkilerini azalttığını savunan reformistler, adaletli bir toplumun barışçıl yollarla, devrime gerek olmadan kurulması gerektiğini iddia ettiler.

Kapitalizmin iç çelişkilerinden büyük ölçüde arındığını savunurken kapitalist devletlerin aynı dönemde insanlığın gördüğü en büyük savaşa, Birinci Dünya Savaşı’na hazırlanıyor olması reformistlerin şaşkınlığının bir kanıtı oldu.

Bugün, reformistlerin o günlerde yaptığı hataya düşenler ise sekterler (kendi grubunun çıkarlarını hareketin çıkarlarından daha önemli görenlerin siyasi geleneği). Rosa Luksemburg, hareketi reformlarla sınırlamaya çalışan reformistlere karşıydı. Bugün ikameci geleneğe (partisinin taleplerini işçi sınıfı hareketinin talepleriymiş gibi gösteren, kendi örgütünü hareketin ta kendisi sanan bir miktar şaşkın bir siyasi gelenek) sahip çıkanlar ise çeşitli hakların, ekonomik, siyasi ya da hukuksal hakların kazanılmasına karşılar. Rosa Lüksemburg döneminin reformistleri, kapitalizmin yanlış bir analizine yaslanıyorlardı. Bugünün ikamecileri AKP’nin, dolayısıyla yine kapitalizmin yanlış bir analizini yapıyorlar.

Her iki yanlışın sonu aynı vahim siyasi noktaya varıyor: statükoyla uzlaşma.

Almanya’da sosyal demokratlar Alman egemen sınıfının savaş politikalarına destek oldular. Bugünün ikamecileri 12 Eylül darbesini onaylamak zorunda kalmış oluyorlar. Kuşkusuz bunu “12 Eylül darbesi onaylanmalıdır” diyerek yapmıyorlar. 12 Eylül anayasasında gerçekleşecek bazı değişiklikleri, sadece ve sadece AKP hükümeti döneminde, bu hükümet tarafından gündeme getirildiği için reddediyor ve bu reddedişin sonucunda 12 Eylül anayasasının mevcudiyetine, bu bölgede darbecilerden başka kimsenin anayasa yapamayacağı fikrine sessizce boyun eğmiş oluyorlar.

“Reformlar her şeydir” diyenlerle “reformlar umurumuzda değil” diyenlerin aynı noktada buluşmalarında bir gariplik yok.

Gariplik yok çünkü reformistlere en keskin sloganlarla saldıran ikameciler de muhatapları gibi, işçi sınıfının çıkarlarıyla uzak yakın hiçbir ilişkiye sahip değiller. İşçi sınıfının ekonomik ve siyasi çıkarlarından başka çıkarı olmayanların, 12 Eylül referandumunda “Hayır!” kampanyası yapması mümkün değildir.

Reformlar için mücadelenin önemlidir ama yeterli değildir.  Her reform mücadelesinin işçi sınıfına kendi gücünü, kolektif eyleminin önemini göstermesi, haklarını kazanmak için mücadele etmenin önemini kanıtlaması ve bu mücadelenin sonucunda haklar kazanılması nedeniyle işçi sınıfının örgütlenme düzeyini geliştirmek açısından sınırsız bir değeri vardır.

Bir yandan da, reformlar için mücadele, sınıf çelişkilerinin sona ermesine neden olmaz. Kazanılan haklar, kazanılamayan binlerce hakkı teşhir eder. Üstelik, hiçbir kazanılmış hakkın sonsuza kadar elimizde kalacağının garantisi yoktur. Kazanılan her hak, o hakkın korunması için kolektif mücadelenin ne kadar önemli olduğunu da gösterir. Kapitalizme karşı aşağıdan ve radikal taleplerle mücadele etmek, kitlesel mücadeleler örgütlemek, kapitalist sistemden ve hükümetlerden, patronlardan haklar kopartmak, ve eğer yapılabiliyorsa bu hakların bir metin haline getirilerek anayasa ya da yasa maddesi haline gelmesini sağlamak kapitalizme karşı devrimci mücadelenin koşullarından birisidir.

“İşçilerin bir gün partiye, partinin bir gün iktidara” geleceğini bekleyenler, daha çok beklerler. Ama beklemenin de bir diyalektiği vardır. Bir bakmışsın, sen beklerken hayat senin soluna kayıvermiş topyekun!


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası