Onur Devrim Üçbaş
ABD'nin Ortadoğu'daki en yakın müttefiklerinden biri olan Mısır'da sular durulmuyor. Ülkede yapılan şaibeli seçimlerin ardından muhalefet hareketi yükselmeye başlamışken son on yılın en kanlı saldırısı ülkedeki Hristiyanları hedef aldı.Mısırlı yetkililer İskenderiye'deki kiliseye yapılan saldırının ardından faili El-Kaide olarak gösterseler de durum bundan daha karışık.
Mısır'ı 1981 yılından beri otoriter bir rejimle yöneten Hüsnü Mübarek, gücünü ülkeyi kontrol eden polis ve ordunun baskısını sayesinde koruyor.
Ülkede muhalif partilere ve toplumsal hareketlere yönelik önemli baskılar söz konusu. Ülkedeki en büyük muhalif örgütlenme olan Müslüman Kardeşlerin 2005 yılındaki seçimlerde mecliste 88 sandalye kazanması üzerine rejim alarma geçmişti. Kasım 2010'da yapılan seçimlerde ise Müslüman Kardeşlerin seçimleri boykot etme kararı oldukça etkili oldu.
İlk turda yüzde 15 olan oy verme oranı, ikinci turda yüzde 5'e kadar düştü.
Mısır'daki diktatörlüğe karşı muhalefet sadece Müslüman Kardeşler örgütü ile sınırlı değil. Ülkede önemli bir işçi hareketi bulunuyor. Başta tekstil işçileri olmak üzere işçi sınıfının önemli bir kısmı 2007-2008 yıllarında zirveye çıkan bir grev hareketi yarattı. Ülkedeki muhalifler aynı zamanda Filistin ile dayanışma hareketi de yürütüyor. Gazze ablukası sırasında sokaklara çıkan milyonlarca kişi Mısır'ın Refah sınır kapısını açmasını sağlamıştı.
Mısır'daki egemenler ülkedeki Kıpti azınlığa karşı yapılan saldırıyı muhalefeti yok etmek için kullanmak ve farklı muhalif grupları birbirine karşı kışkırtmak istiyor. Böylece ülkedeki muhalefeti yok etmeye çalışıyor. Ülkedeki muhalif hareketlerin çoğunluğu sorunların reform yoluyla çözülebileceğini düşünüyor. Ancak işçi sınıfı reformistlerin düşündüğünden çok daha radikal ve bu potansiyel devrimci bir odağın varlığı ile birleşirse bütün Ortadoğu'yu etkileyecek bir politik sürece girilebilir.