Volkan Akyıldırım
KESK Genel Başkanı Sami Evren ve TİS Hukuk Sekreteri Adnan Gölpı-nar'ın istifasının ardından Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 6 Ocak'ta olağanüstü kongre yapacak ve yeni bir yönetim oluşturacak. 

2000'li yıllara dek kamu emekçilerinin çoğunluğunu örgütleyerek grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı için büyük bir mücadele veren KESK'in adının tacizle anılır hale gelmesi bir sürecin sonucudur. Kamu emekçilerinin sendika mücadelesinden doğan bir örgüt olan KESK uzun süredir üye kaybediyor, Memur-Sen ve T. Kamu-Sen'den sonra 3. Sendika. KESK sadece Kültür işkolunda toplu sözleşme yapma yetkisine sahip, oysa on yıl önce tüm işkollarında tek yetkili sendika KESK'ti.

90'lı yıllar boyunca işçi hareketinin motor gücü olan ve sol muhalefetin önü açan KESK'i bugünkü duruma gelmesinin kurulduğu günden itiba-ren delege sisteminde ısrar eden ve yönetimleri paylaşan tüm siyasi gruplardır.

Memurları işçi sınıfının değil kü-çük burjuvazinin bir parçası olarak gören siyasi anlayışlar KESK'i bir sendika gibi değil bir dernek gibi örgütledi. İşyeri örgütlenmeleri es geçirilirken, tüm çalışanların ortak talepleri yerine çoğu zaman KESK yönetimindeki siyasi anlayışların talepleri öne çıkartıldı.

Bir sendikanın gücü grev yapma yeteneğinden gelir. KESK'i yıllarca yöneten siyasetler grev yapmak yerine defalarca Ankara'ya yürümeyi tercih etti. Büyük bir enerji ve imkân protesto eylemlerine, basın açıklamalarına harcanırken kazanana kadar grev yapmak için örgütlenilmedi.

Sendika yönetimlerini üyeler doğrudanseçebilirdi. KESK ise Türk-İş'i bürokratik olmakla eleştirirken kendisi de delegelik sisteminde itiraz etti. Delegeleri belirleyen ise siyasi grup aidiyetleriydi.

Yüz binlerce kamu emekçisini harekete geçiren KESK 2000'lerin başında, 12 yıllık bir mücadelenin sonucu toplu görüşme hakkını ka-zanmışken bıktırıcı eylem çizgisiyle arkasındaki kitlesel gücü yitirmişti. KESK bir kitlesel taban eylemleri yerine "kadro eylemi" olarak tarif edilen azınlık protestolarına ağırlık verdikçe, KESK'i yöneten siyasetler sendikaları partinin örgütlenmesi için bir araç olarak kullandıkça, hayatındaki hiçbir somut iyileştirme göremeyen kamu emekçileri diğer konfederasyonlara kaydı.

KESK'i yöneten siyasi gruplar 28 Şubat darbesi karşısında "tarafsız" kaldı, bir bölümü anadilde eğitim hakkı gibi Kürt üyelerin taleplerin-den rahatsız oldu. Tüm siyasi grup-lar birbirileriyle ölesiye rekabet e-derken kongrelerde ilkesiz ittifaklar kurdu. KESK kongreleri kamu e-mekçilerin nasıl kazanacağından çok koltuk kavgası yapılan yerlere dönüştü.

6 Ocak'ta gerçekleşen olağanüstü kurul sadece yeni bir başkan belirlemekle kalmamalı. KESK kuran, yaratan, onca saldırıya rağmen inatla var eden kadrolar bu duruma son vermeli. KESK, siyasi grupların değil tüm kamu emekçilerinin örgütü olmalı. Delegelik sistemi son bulmalı, sendika yönetimlerini tüm üyeler seçmeli. KESK'in mücadeleci birikimine, hızlı davranma yeteneğine, eylem yapma kapasitesine işçi sınıfının ihtiyacı var.

KESK'i yaratan, üyelerinin çoğunluğunu oluşturan kadın emekçilerdir. 6 Ocak'teki KESK kongresinin aldığı ilk karar işyerinde, sendikada, sokakta ve evde kadın emekçilerin uğradığı taciz ve cinsel şiddete karşı kampanya başlatmak olmalıdır. KESK tüm üyelerini cinsiyetçiliğe karşı mücadeleye çağırmalıdır.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası