Can Irmak Özinanır
Müzik tarihinin en önemli gruplarından Beatles’ın kurucusu ve gitaristi John Lennon sadece bir rock star olarak tanınmıyordu. Lennon, Amerikan İstihbarat Servisi FBI’ın tehdit olarak gördüğü politik bir kişilikti. Beatles’ın dağılmasından sonra giderek politikleşen Lennon, sistemin temel değerlerine saldırıyordu. Tüm dünyada isyan dalgasının yaygınlaşmaya başladığı yıllardı. 1960’ların sonu ve 70’lerin başında kapitalizme karşı başka bir dünyayı hedefleyen güçlü toplumsal hareketler vardı. Tarık Ali’nin deyimiyle: “Dünya onu değiştiriyordu”.
“İşçi sınıfı kahramanı”
John Lennon, bir işçi ailesinin çocuğuydu. İngiltere’de liman işçilerinin kenti olarak bilinen Liverpool’da 9 Ekim 1940’ta dünyaya geldi. Lisedeyken arkadaşı Paul McCartney ile bir grup kurduklarında ileride müziklerinin tüm dünya tarafından dinleneceğini tahmin edemezlerdi elbette.
Lennon, kendi kuşağındaki pek çok genç gibi yerleşik düzene olan isyanını müzik yoluyla dile getirmeyi tercih etmişti. Kendisini işçi sınıfının bir parçası olarak görüyordu. 1960’lı yıllar kapitalizmin uzun süredir düzenli olarak büyüdüğü uzun bir dönemin sonunu ifade ediyordu. Başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kapitalizmin değerler silsilesi sorgulanıyor, sivil haklar için mücadele yaygınlaşıyor, Vietnam Savaşı’na karşı duyulan öfke sayesinde öğrenciler ve işçiler egemen fikirlerin etkisinden kurtuluyordu.
Lennon ve Beatles böyle bir ortamda popülerleştiler. Beatles’ın bir anda dünya çapında patlama yapması, Lennon’ı bir kalıp içine sıkıştırdı. Lennon için kalıplar pek dayanılır şeyler değildi. Lennon, Tarık Ali ve Robin Blackburn ile yaptığı bir söyleşide, aslında içinden geldiği sınıftan dolayı statükoya karşı her zaman politik olduğunu ancak Beatles kasırgasıyla bir süre gerçeklikten koptuğunu söylüyordu. Lennon, ait olduğu sınıfı hiçbir zaman unutmadı. En politik şarkılarından biri olan “Working Class Hero” (İşçi Sınıfı Kahramanı) sınıfsal geçmişine bir göndermeydi. Lennon, Beatles yıllarında da politik tavırlar sergiliyordu. 1963 yılında Kraliçe ve prensesin de katıldığı bir konserlerinde şöyle demişti: “Ucuz koltuklarda oturanlar, bizi alkışlayın. Geri kalanı ise mücevherlerini tıngırdatsa yeter.”
Savaş karşıtlığından devrimciliğe
Lennon’ın politik çizgisi 60’lı yılların sonlarına doğru iyice belirginleşmeye başladı. 1968’deki isyan dalgasının ve özellikle Vietnam Savaşı’nın bunda büyük bir etkisi vardı. 1969 yılında Lennon ve Yoko Ono evlendiler. Balayılarını Vietnam’daki savaşa karşı bir gösteriye dönüştürdüler. Kameraların önünde 1 haftalarını barış için yatakta geçirdiler.
1971 yılında Lennon ve Ono, ABD’ye taşındılar. Burada Lennon, kendi ütopyasını anlattığı “Imagine” (Hayal et) şarkısını yaptı. Şarkı kapitalizmin kutsal bulduğu her şeye, başta da mülkiyete saldırıyordu. Artık kendisini bir devrimci olarak görüyor, kapitalizme olduğu kadar stalinizme de tavır alıyordu. Temel konusu ise yine Vietnam’dı. Lennon’ın giderek politikleşen çizgisi ABD Başkanı Nixon’u oldukça rahatsız ediyordu. Tam dört yıl boyunca bir ulusal tehdit olarak gördükleri Lennon’ı uyuşturucu bağımlılığını gerekçe göstererek sınırdışı etmeye çalıştılar.
Lennon, 1980 yılında bir hayranı tarafından öldürüldü ancak “Barışa bir şans verin” diyen Lennon’ın sesi anti-kapitalistlerin ve savaş karşıtlarının mücadelesinde yaşamaya devam ediyor.