Suriye’de halk ayaklanması Tunus ve Mısır devrimlerinin başarısı ile birlikte başladı.
İlk gösterilerde halk Beşer Esad’dan vaad ettiği reformları ye- rine getirmesini istiyordu.
1976’da bir darbe ile iktidarı ele geçiren baba Esad’ın ardından Beşar Esad o güne kadar Suriye’de hüküm süren devlet kapitalisti rejimi değiştirmeye ve yeni liberal reformlar yapmaya başladı. Ekonomik alanda yeni liberal reformlar hızla ilerlerken siyasi olarak söz verilen daha geniş özgürlükler vaad eden reformlar hiç gerçekleşmedi.
Pazar ekonomisinin açılması ise esas olarak Esad ailesi ve çevresinin zenginleşmesine yol açıyordu.
Esad rejimi Mısır ve Tunus’tan gereklid ersleri çıkarmıştı. Göstericilere karşı aşırı bir şiddet kullanmata başladı. Kısa zamanda göstericiler Esad’ın ikide bir de vaad ettiği reformları gerçekleştirmeyeceğini, tam tersine giderek daha kıyıcı bir iktidar olacağını fark etti ve gösterilerin sloganları değişti. Artık “Halk liderin idamını istiyor”, “Kahrolsun Esad rejimi” gibi çok daha radikal ve uzlaşmaz sloganlara dönüştü.
Esad rejimi en baştan itibaren göstericilerin dış güçler tarafından kışkırtıldığını söylüyordu. Ne var ki Deraa, Humus gibi kentler Suriye’nin kendi kentleriydi. Halk Suriye kentlerinde 10 binler, yüzbinler olarak sokaklara çıkıyor, özgürlük istiyor, Esad rejiminin yıkacağını ifade ediyordu.
Suriye tarihsel olarak Tunus, Mısır, Bahreyn, Yemen ve diğer Arap ülkelerinden farklı olarak Batı’ya değil Doğu’ya (İran, Rusya, Çin) bakan bir ülkeydi. Ancak bu bakış son yıllarda değişmeye başlamıştı ve Türkiye Suriye ilişkilerinin sıcaklaşması bunun sonucuydu.
Esad rejimi ilk gösterilerden itibaren emperyalistlerin anti emperyalist Suriye’yi rejimini devirmek için planlandığını iddia etti. Esad çetesinin bu iddiası Türk solunda oldukça alıcı buldu. Türk ulusalcı sosyalistleri Esad’ı bir yandan Baas’ın Kemalizme benzemesi nedeniyle, diğer yandan da Esad’ın Batı’nın yanı sıra Doğu’ya da bakması nedeniyle anti-emperyalistliğini tescilledi.
Bu arada Batılı emperyalistler Tunus ve Mısır’da olduğu gibi baştan Esad rejiminin yıkılması için çok heveslid eğildi ancak hareketin boyutları büyüdükçe Batılılar zaten bu pek güvenilmeyen müttefiklerinden kolayca vaz geçtiler.
Bir dış müdahale olasılığı gündeme geldi. Ne var ki Suriye Libya değil. Suiye’ye müdahale derhal İran ile çatışmayı gündeme getireceği gibi Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta Şii iktidar bu müdahaleye karşı tutum alabilir ve İran böyle yapacağını zaten açık açık ilan etti.
Öte yandan Suriye’deki Kürt varlığı da bir dış müdahale halinde Türkiye ve İran Kürdistanlarını da fazlasıyla etkileyebilir.
Bu nedenlerle Batılı emperyalistler müdahale için BM desteğini istiyorlar fakat Rusya ve Çin’i yanlarına kazanamıyorlar.
Dolayısıyla bir dış müdahaleden çok bir iç savaş daha yakın bir olasılık.
Suriye ordusunun yavaş yavaş çözülmesi ve askerlerin ve subayların bir kısmının göstericilerin yanıuna geçmesi silahlı çatışmaların başlamasına neden oluyor ve iç savaş olasılığını güçlendiriyor.
Esad rejimi kendi ordusunun bir kısmının asilere katılmasını bir tertip olarak gösteriyor ve ulusalcı Türk sosyalistleri bunu da benimsiyor. Göstericilerin silahlı olmasını sadece dış güçlere bağlıyor.
Suriye’de çözüm açık ki Suriye’deki yığın mücadelesi ile belirlenecek. Bir dış müdahale Libya’da olduğu gibi devrimi boğacak.
Esad rejiminin anti emperyalizmi
Baba Esad ve oğul Esad Filistin hareketini desteklediklerini iddia ederler. Ne var ki bu daima lafta kalır.
Baba Esad İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nin kurtulmasını Mısırlı Enver Sedat’ın yaptığı gibi İsrail ile anşarak yapmaya çalıştı ne var ki İsrail Suriye ile değil Mısır ile yakınlaşmayı tercih etti ve Şam’ın burnunun dibindeki Golan Tepeleri hala İsrail işgali altında.
1976’da Lübnan’da sol ve Filistinliler Batı yanlısı hükümetlerine karşı ayaklandılar.
Hareket tam başarıya ulaşacakken Suriye ordusu müdahale etti ve Lübnan solunu ve Filistinlileri kırarak Batı yanılarının yenilmesini engelledi.
Bu arada bir Filistin kampı Suriyeliler tarafından katliam yaşadı.
1990’da ise Suriye, Irak’ın Kuveyti işgalini bahane ederek bu ülkeye müdahale eden ABD’nin yanında savaşa katıldı. Suriye müttefik orduya asker verdi.
Daha sonra Esad “teröre karşı savaş”a katıldı.
Irak hududunu kapattı, direnişçilerin yolunu kesti, ABD’nin direnişçileri kaçırıp işkence etmesine yardımcı oldu.