Bu yıl Newroz kana bulandı. Hemen her yerde kutlamalar yasaklandı. Buna rağmen gösteriler gerçekleşti.
Birçok Kürt şehrinde halk barikatları aşarak polisi etkisiz hale getirdi ve alanları doldurdu.
Newroz kutlaması yapılan her yerde polis ve asker saldırdı. İnsanlar öldü, yaralandı. Çok sayıda gösterici tutuklandı.
Ahmet Türk, bir polis tarafından atılan yumrukla hastanelik edilirken, Vali saldırıya uğrayan 70 yaşındaki siyasetçiye yalancı dedi. Aslında Türk seçilmiş bir hedefti, Kürt hareketinin en önde gelen sözcülerinden birisine yumruk atılması ve ardından özür dileneceğine yalancı denmesi belli ki belirlenmiş bir politikanın ürünü.
Yasaklara rağmen Newroz gösterileri kitlesel oldu. AKP hükümeti, Newroz’un Kürt halkı tarafından kutlanmasına engel olamadı.
Newroz bitti ama hükümetin saldırısı bitmedi. Tutuklama-lar devam ederken Özgür Gündem yasaklandı. Matbaaya gelen polis gazeteye baskı sırasında el koydu. Özgür Gündem’e 1 ay yayın yasağı geldi.
Yeni strateji
Bütün bu gelişmeler olurken bazı hükümet sözcüleri Kürt sorunu için yeni bir strateji uygulanacağını söylemeye başladılar. Sanki yeni bir “açılım” havası estirildi.
Ancak Newroz çatışmaları ve Özgür Gündem’in yasaklanması yeni “açılımın” nasıl olacağını çıplak bir biçimde gösterdi. Yeni strateji aslında Türk devletinin Kürtlere karşı yıllardır uyguladığı baskı, zulüm ve inkar politikasından başka birşey değil. Newroz'a yasakla uygulanmaya başlanan "yeni strateji"nin bir haftalık bilançosu bunu kanıtlıyor: Çatışmalarda 6 polis, 1 korucu, 15 asker, 15’i kadın 25 PKK’li öldü.
Barış için özgürlük şart
Kürt halkı barış istiyor. Türklerin de büyük bir kesimi barış istiyor. Yaratılmak istenen bütün havaya rağmen Türklerin çoğunluğu barıştan yana. Kimse, özellikle de yoksul halk savaşın devam etmesini istemiyor. İstenen eşit, adil bir barış.
Böyle bir barış ortamına ulaşabilmek için bugünden atılmasıgereken adımlar belli.
Her şeyden önce görüşmeler yeniden başlamalıdır. Kürt hareketi bu konuda elini uzatmaktadır. Görüşmelerde Kürt hareketini kimin temsil edeceği bellidir. Görüşmecinin kimler olacağı ise önemli değildir. Daha önemli olan barışın temellerinin nereye oturacağıdır.
Kürt halkının temel talebi Kürt kimliğinin tanınmasıdır, bu tanınmanın yasal olarak garantiye alınmasıdır, yani anayasada Kürt kimliği, Türk kimliği gibi yer almalıdır.
Anayasanın değişmez denenmaddeleri değişmeli ve yeniden yazılmalıdır.
Koşullar değişmelidir
Devlet yetkilileri de, hükümet de biliyor ki Kürt tarafı için Abdullah Öcalan önderliktir. Onun onayı olmadan anlaşma mümkün değildir. Ayrıca geçmiş pratik kanıtlamıştır ki Öcalan, koşulları uygun olursa görüşmeleri hızlandırma yeteneğine sahiptir.
Bu durumda Öcalan’ın görüşmeleri özgürce sürdürebilmesi için gerekli koşulalrın yaratılması şimdiki tecrit koşullarına son verilmesi son derece önemlidir. Hemen atılması mümkün olan adımlar:
# KCK tutuklularının serbest bırakılması
# Operasyonların durdurulması
# Kürtçe eğitimin başlaması
# Geniş kapsamlı bir politik affın çıkarılması ve Kürt hareketinin bütün unsurlarının istedikleri takdirde politikaya katılmalarına olanak sağlanması.