KCK davası olarak bilinen ve 102’si tutuklu, 154 Kürt siyasetçinin ve demokrasi ve insan hakları savunucusunun yargılandığı dava, devletin, Kürtçe savunmaya izin vermemesi nedeniyle kilitlenme aşamasına geldi.
KCK’nin aldığı karar ile 2011’de yapılacak genel seçimlere kadar uzatılan ateşkes ile birlikte bir yandan barış umutları yeniden canlanırken, bir yandan devletin, Kürtçe savunmaya izin vermeyerek KCK davasını kilitlemesi çözümün göründüğü kadar kolay olmadığını gösteriyor.
KCK davası, 13. Duruşmada, mahkemenin anadilde savunma talebini reddetmesi üzerine avukatların bir üst mahkemeye başvurması sonucu ertelendi. Üst mahkemede Kürtçe savunma başvurusunu reddeti.
İddianamenin okunmasının ardından bugün 4. duruşma görülmesine rağmen hala sanıklar savunmalarına geçemedi. Sanık avukatları cuma günü mahkemenin Kürtçe savunmayla ilgili gerekçeli kararına itiraz için süre istemiş ve dava ertelenmişti.
Avukatlar mahkemeye sundukları yazılı dilekçede ya mahkemenin Kürtçe savunmaya ret kararını kaldırmasını ya da dosyanın 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmasını istedi. Mahkeme, dosyanın 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
Mahkeme, sanıkların Kürtçe savunma yapma taleplerini reddederek ve 18 aydır haksız yere tutuklu bulunmalarına rağmen serbest bırakmayarak sadece adaleti engellemekle kalmıyor, aynı zamanda barış sürecin e en büyük darbeyi vurmuş oluyor.
Kürt halkı, ateşkesi uzatarak, her gün Diyarbakır sokaklarında gösteriler düzenleyerek, barış için elinden geleni yapıyor. Fırat’ın batısında asıl büyük görev ise bizlere düşüyor. Barış ancak, Türk halkının, Kürt halkının ana dilini kullanma talebini desteklemesiyle mümkün olacaktır.
