Özden Dönmez
İstanbul Taksim Meydanı’nda TAK isimli örgütün üstlendiği bombalı intihar saldırısı gerçekleşti. Bu eylem barışın konuşulduğu, Öcalan ile müzakereleri hükümetin, Başbakan’ın da inkar etmediği bir dönemde gerçekleşti.
Ancak Sebahat Tuncel’in de Marksist.org’a verdiği röportajda belirttiği gibi bugün evet diyen %58 ile boykot edenler barış istiyor, değişim istiyor. Bu sese kulak vermemek mümkün değil. Bu sese kulak vermeyen siyasiler, savaştan yana tutum alanlar toplumun büyük çoğunluğuna sırtlarını dönerler.
Taksim’deki saldırının üstüne ortalığı milliyetçi histeriler sarmadı, ortada (üstelik 29 Ekim kutlamaları yapılmasına rağmen) Türk bayraklarıyla dolaşan, savaşın devamını isteyenler yoktu.
Medyada ilk günlerde vızıltı şeklinde çıkan "bakın işte PKK yapmıştır" lafları dışında barışın önünü kesecek açıklamalar yapılamadı. Artık herkes biliyor ki halklar barış istiyor. Bu sesin, bu gücün önüne geçmek akıl kârı değil.
Şimdi herkes barışın nasıl yapılacağını, barış sürecinin nasıl gelişeceğini konuşmaya başladı.
30 yıldır süren savaşın 5 dakikada bitmesini düşünmek elbette ki çocukça. Barış zamanları aynı zamanda en kanlı eylemlerin, müzakere süreçlerinin yaşandığı zaman. Bunun çeşitli örneklerini tüm dünyada görmek mümkün.
Batıdaki muhalif güçlerin yapması gereken Kürt halkının ısrarla uzattığı barış elini tutmak.
Bugün Kürt hareketinin elde ettiği kazanımları görmemek mümkün mü? Kürt hareketinin 20 milletvekili mecliste. 90’lardaki gibi derdest edilip meclisten atılamazlar artık. Çok değil birkaç sene önce sayın Öcalan gibi basit bir cümleyi bile telaffuz etmek suç iken bugün hemen tüm tv kanallarında herkes söyleyebiliyor. Dün bırakın "Kürdistan" demeyi "Kürt halkı" dediğinizde hapis cezaları, para cezaları alırdınız. Bugün bunları köşe yazarlarından, devlet yetkililerinden bile duymaya başladık.
Şimdi müzakere zamanı. Barış hemen olmayacak, ama yakın. Kürt halkının savaşarak yenilmeyeceğini gören egemen sınıfı batıdan sıkıştırmak,hükümete baskı yapmak için kocaman Kürt halkına özgürlük eylemleri örgütleyebilir, geniş, çok geniş bir kampanya örebiliriz.
Taksim’deki bombalı saldırının ardından pazartesi yapılacak olan Aysel Tuğluk-Abdullah Öcalan görüşmesi büyük bir öneme sahipti. Aysel Tuğluk Abdullah Öcalan’ın devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmeyi diyalogdan müzakere sürecine geçiş olduğunu söyledi. Müzakere demek barışa ilişkin nasıl adımlar atılacağını tarafların görüşmesi demek. Bu görüşmeleri yapan, yapacak olan Kürt halkının önderliğinin talepleri bizim taleplerimizdir. Bu taleplerin hayata geçmesi için, Türk milliyetçiliğinin azmaması için harekete geçmenin tam zamanı. Kürt halkının özgürleşmesi Türk emekçilerinin Türk milliyetçiliğinden arınması için küçümsenmeyecek bir adımdır.
Hakkari’deki patlama ve Taksim’deki bombalı eylem üzerine de Öcalan hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Bildiğimiz gibi yakın zamanda Hakkari üzerine bir general tutuklanmıştı. Kürt halkı barış istediğini gösterdi. Askeri yöntemlerle yenilemeyeceğini gösterdi.
Bir yandan Abdullah Öcalan’la görüşmelerin açıkça yapıldığı. Bırakın Öcalan’ın muhatap kabul etmeyi statüsünün, hukuki durumunun tartışıldığı bir sürece girdik giriyoruz. Barış’ın en önemli unsurlarından biri olduğunu herkes kabul ediyor. Hem toplumun büyük çoğunluğunun özlediği barışı sağlayıp hem bu barışın olanaklarından mahrum bırakılabilir mi?
Silah bırakın demekle kimse silah bırakmaz, bırakmadı. Barışın gerçek olması için savaşan güçlerin konuşması gerek. Sadece Öcalan ile değil Kandil’le de görüşmeler başladı. Kandil’le yapılan görüşmelerde Kürt halkının talepleri doğrultusunda önemli adımlar görmek mümkün. Yeni bir demokratik anayasa hazırlanacak. Yerel yönetimler reformu yapılacak. Siyasi af gelecek. Faili meçhuller aydınlatılacak. Kürtçe köy isimleri geri verilecek. Üniversitelere Kürtçe bölümler açılacak. Andımız değiştirilecek.
Artık barış konusunda top hükümettedir. Yapamayız, edemeyiz günleri geçti. Kürt halkının en önemli taleplerinden biri, Kürt halkının Anayasal olarak tanınması. Referandumda toplumun büyük çoğunluğu Anayasa’da temel hak ve özgürlüklerde yeniliklere vize verdi. Toplumun büyük çoğunluğu barış istediğini gösterdi. Hükümet Anayasa değişikliğini seçimlerden sonraya attı. Herkes biliyor ki Anayasa değişikliği teknik bir iş değil. Bugünden değiştirmek istediğimiz temel hak ve özgürlükleri konuşmak, tartışmak istiyoruz. Kürt halkı istediği anayasa değişikliklerini elde edecek mi görmek istiyoruz. Bu politik tartışmayı şimdiden başlatmadan Anayasa’yı temelden değiştirmek mümkün değil.