Başbakan ve AKP hükümeti kürtajı yasaklamak istiyor. Bunu yaparken de esas olarak dine dayanıyor.
Ne var ki konuyu dine dayndıranlar sadece AKP’liler değil. Bazı solcular da kürtaj yasağına karşı mücadelede “gericiliğe, yobazlığa karşı” gibi ifadeler kullanarak sorunu aslında dine dayandırıyor.
Öte yandan birçok inançlı Müslüman kürtajın dinen yasak olmasının gerekmediğini de tartışıyor.
Kürtajın yasaklanmak istenmesini “gericiliğin ve yobazlığın” işi olarak görmek aslında kürtaj ile kapitalizm arasındaki ilişkiyi görmemek, kapitalizmi aklamaktır.
“Gericilik ve yobazlık” söylemi aynı zamanda nüfusun ezici büyük çoğunluğu olan Müslümanları AKP’nin kucağına itmektir.
Kaldı ki kürtajın yasaklanması ile dini inançların bir bağlantısı aslında yok.
Durdu durdu da niye kürtaj konusu şimdi gündem geldi?
Bunun esas nedeni egemen sınıfların ucuz işgücüne ihtiyaçları. Pazara ne kadar çok genç iş gücü çıkarsa emeğin fiyatı o kadar düşer ve çalışmakta olanların tepesine demoklesin kılıcı asılır. “Çok çalışın yoksa sırada bekleyenler var” tehdidi daha geçerli hale gelir.
Son yıllarda Türkiye’nin nüfus artış hızı hala yüksek olmasına rağmen düşmeye başladı ve eğilim bu yönde.
Artık büyük çoğunluğu ile kentli olan Türkiye nüfusu eskisi kadar çok çocuk yapmıyor ve bunun sonucu olarak nüfus yavaş yavaş da olsa yaşlanıyor.
AKP hükümeti esas olarak bu nedenle ailelerin 3 çocuk yapmasını, kürtajın yasak olmasını istiyor. Tabii dini gerekçeleri de bu amacını gizlemek için kullanıyor.
Kürtaj yasasına din tuzağına düşmemek lazım. “4 çocuk doğurun” diyen Hitler, 10 çocuk doğuran kadına madalya taktıran Stalin dini düşünceyle hareket etmiyordu.
Öte yandan Erdoğan bu tartışmayı başlatırken “Her Kürtaj Uludere’dir” diyerek kürtaj tartışmasına milliyetçi bir motif de kattı.
Milliyetçiliğe karşı sonuna kadar mücadele etmek gerekir.