Batı Avrupa’da, Ortado-ğu’da ve Latin Amerika’da başka, Türkiye’de ise başka bir hava var.
Ortadoğu halkları özgürlük için mücadele ediyor. Hepsinde yeni-liberal politikalar çok can yakmasına rağmen büyük yığınlar Tunus’tan, Suriye’ye, Bahreyn’den Yemen’e kadar asıl olarak özgürlük için sokağa çıktı, mücadele ediyor.
Ortadoğu ülkelerinde mücadelenin sonunda önemli kazanımlar var.
Batı Avrupa ülkeleri krizle boğuşuyor. AB üyesi ülkelerin yarısı ya derin bir krize yuvarlanmış durumda ya da en azından ekonomik durgunluk yaşıyor.
Diğer yarısı ise panik halinde krize girmemenin telaşı içinde.
Batı Avrupa’da kemer sıkma politikaları uygulanıyor. Bütçe kesintileri yaşanıyor ve tabii ki işçilere dönük ağır bir saldırı var.
Batı Avrupa’da mücadele esas olarak kemer sıkma politikalarına karşı veriliyor. Grevler, genel grevler yaşanıyor. Seçimlerde ise sol kazanıyor.
Latin Amerika’da bu süreç daha önce yaşandı ve Latin Amerika’da sosyal demokrasiden daha sola kadar çeşitli eğilimler iktidara geldi.
Türkiye’de ise temel sorun Kürt sorunu. O çözülmeden diğer mücadele alanlarının önü açılmayacak. Bir diğer önemli mücadele alanı ise askeri vesayete karşı verildi.
Nasıl ki Ortadoğu’da diktatörlüklere karşı mücadele belirleyici durumda, Türki-ye’de de Kürt sorunun çö-zümü ve askeri vesayetin geriletilmesi başat sorunlar. Bu iki alandaki mücadele kazanılmadan yani barış ve özgürlükler kazanılmadan diğer mücadele alanlarının önü tam anlamı ile açık değil. Bu gerçeklik kavranmadan Türkiye’de politika yapmak mümkün değil.