Halk, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa istiyor. Mecliste ise yeni anayasa görüşmeleri tıkandı.
CHP ve MHP, askerler tarafından yapılan eski anayasaların ruhunu savunarak yeni anayasa da Türk kimliğinin ve anadil yasağının korunmasını isteyerek ilk engeli koymuştu.
AKP ise yeni anayasada başkanlık sistemini önerdi. CHP buna karşı çıktı. Sonuç yeni anayasa çalışmalarının fiilen tıkanması oldu.
Gerek hükümet gerekse muhalefetteki egemen sınıf partilerinin süreci tıkayan tutumları, halkın beklentileri ile tamamen zıt davrandıklarını gösterdi.
2010 yılında gerçekleşen anayasa referandumunda yüzde 58 sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasaya ‘evet’ demiş, boykot eden Kürtler ve ‘hayır’ oyu verenlerin bir bölümü de 12 Eylül anayasasına karşı çıkmıştı. Yani toplumun ezici çoğunluğu ezilenlerin, emekçilerin, en alttakilerin haklarını koruyan, kimliklerini tanıyan ve eşitliğini kabul eden, askeri vesayetin bulunmadığı bir anayasa istiyor. Yeni anayasaya dair en büyük beklenti Kürt sorununa kalıcı bir çözümü getirmesi.
CHP ve MHP tam da buna karşı çıkıyor. Egemen sınıfın yönetme biçimlerinden biri olan başkanlık sistemi, AKP tarafından öne çıkarılırken halkın taleplerinin konuşulması engelleniyor.
Yeni anayasa meclise, egemen sınıfın partilerinin insafına bırakılamaz. 12 Eylül yasaları hala uygulanıyor ve yenisini bekleyecek tahammülümüz kalmadı. AKP, CHP ve MHP’nin uzlaşması sonucu ortaya çıkacak bir metin demokratik talepleri karşılayamaz. 2 yıl önce darbe anayasasına isyan eden emekçiler, ezilenler, gerçek demokrasi isteyenler, yeni anayasada halkın demokratik taleplerinin yer alması, tıkanan sürecin önünü açılması için yeniden seslerini yükseltmeli. Yeni anayasa için oluşturulan demokratik kampanya ve birlikler sürecin önünü açmak için güçlerini birleştirerek harekete geçmeli.