27 Mayıs akşamı Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesi girişimine karşı 10 aktivist Gezi Parkı’nda oturma eylemine başladı. Bir hafta içinde 70’i aşkın ilde 300’den fazla gösteriye yaklaşık 1 milyon kişinin katılnasıyla, AKP hükümetini tarihinin en önemli siyasi kriziyle karşı karşıya kaldı.
Türkiye’ye yayılarak süren hareket tüm siyasi dengeleri sarsan büyük bir hareket. Bu hareketin bir günde şekillenmedi. AKP’nin neoliberal kibri, toplumda büyük bir tepkiyi biriktirdi. Tepkinin ilk nedeni, başbakanın üslubu. Dışlayan, %50’lik oy desteğine yaslanarak “dediğim dedikçi” olan, “aşağılayan”, umursamayan, kendisi gibi düşünmeyen insanları böcek yerine koyan tavrı. Bu tavır, yasakçı ve toplumun çeşitli kesimlerinin yaşam biçimlerine müdahale eden tutumlarla el ele gitti. Kürtaj yasağı, çevre katliamı, kentsel dönüşüm, HES’ler, nükleer santral, 3. Köprü, Taksim projesi, kamusal alanların özel sermayeye devri, toplu ulaşım alanlarının otellere satılması, alkol yasağı, Çamlıca’ya cami yapılması, ertesi gün hapının reçeteye bağlanması, 3. Köprüye Alevilerin katili Yavuz Sultan Selim adının verilmesi, Emek Sineması’nın yıkımı, kömürlü termik santral yapma çılgınlığı...
Bunların üstüne, hükümetin gösterilere sık sık, aşırı bir şekilde gaz bombasıyla müdahale etmesi, tepkiyi biriktirdi.
Taksim’deki gösteri yasağı, Erdoğan’ın yine küçümseyici tavırla, toplumsal öfkenin birikmesini hızlandırdı.
Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu ve her hangi bir kalıba sığması mümkün olmayan harekete hareket Taksim Gezi Parkı’nı yeniden kazandığı andan itibaren ulusalcılar da harekete müdahale etmeye başladı.
Şimdi, hem hareketin taleplerini kazanması için hem de bu hareketten milliyetçi özlemleriyle cuntaya davetiye çıkartmaya çalışanları geriletmek için mücadeleye devam edeceğiz. Erdoğan’ı da gerileteceğiz, milliyetçileri de. Neo liberal kibri de yeneceğiz darbe severliği de.