Erdoğan ilk olarak 19 Mayıs’ta, özel güvenlikleri üniversitelerden ve statlardan çıkaracaklarını, “bu işe” yeniden polisin bakacağını söylemişti. Gezi direnişinden sonra sonbaharda hareketin yeniden canlanmasından korkan AKP hükümeti bu konudaki adımlarını hızlandırıyor. Erdoğan 12 Temmuz’da “devlet üniversitelerinde artık güvenlik gücü olarak özel güvenlik değil, devletin kendi güvenlik güçlerini üniversitelerimize yerleştireceğiz” dedi, bunun gerekçesi olarak da “molotof ve palalı gençlik istememelerini” gösterdi. Son olarak ise üniversitelere YÖK tarafından gönderilen Gezi genelgesinde kampüs çevresinde polisin 24 saat bulunması istendi.

Polisin Gezi direnişi bahane edilerek üniversitelere yeniden sokulması polis devletini güçlendirmekten, öğrencilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlamaktan başka bir işe yaramayacak. AKP’nin bahanesi olan “okuldaki şiddet” çoğunlukla okullara polislerin ve özel güvenliğin korumasında ve bilgisi dâhilinde giren ülkücü faşistlerin saldırısı sonucu oluşuyor. Öğrencilere, öğretim görevlilerine sopalarla, bıçaklarla saldıranlar her zaman polis tarafından korunuyor. Dolayısıyla üniversitedeki polis varlığı açıkça öğrenci hareketini hedef alıyor.

12 Eylül darbesinin ardından üniversitelere giren polisler öğrencilere defalarca saldırdı.

1990’da dönemin İÜ rektörü Cem Demiroğlu’nun çağrısıyla okulu işgal eden polis İstanbul Üniversitesi’nden öğrencilerin yaptığı bir kampanya ile çıkarılmıştı.

1997’de ölümünden bir ay önce “Başıma bir şey gelirse, sorumlusu Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerdir” yazılı bir dilekçe imzalayan Ali Serkan Eroğlu, Ege Üniversitesi’nin tuvaletinde ölü bulundu, kanında kloroform tespit edildi.

Son olarak polis Newroz döneminde ve Reyhanlı Katliamı anmalarında Ankara Üniversitesi öğrencilerine gaz bombası ve tazyikli su ile saldırmıştı.

Üniversitelerdeki polis ve özel güvenlik tehdidi kaderimiz değil. Yunanistan’da öğrenci hareketinin kazanımlarından en önemlisi okullara polisin girmesinin yasak olması. Türkiye’de de kitlesel bir öğrenci hareketi ile polisin okullara girmesini engelleyebiliriz.

 

Kazanmanın yolu kitlesellikten geçiyor
Okullardan polisin yani şiddetin uzaklaştırılması için verilen mücadelenin zaferi, kitlesel olmasından, en geniş öğrenci çoğunluğunun desteği ve katılımı ile gerçekleşmesinden geçiyor. Gezi direnişine gücünü veren kitlesel karakteriydi. Barışçıl demokratik protestolara saldıran polisin karşısına yüz binler olarak çıkılmasıydı. Okullarda da bunu başarabiliriz.


ALİ İSMAİL KORKMAZ
19 yaşındaydı polisler ve faşistler katletti

> Eskişehir, İstanbul, Ankara, Hatay Valileri görevden alınsın!
> Gezi direnişinde halka şiddet uygulayan polis şefleri ve tüm polis memurları açığa alınsın!
> Katil polisler ve faşistler cezalandırılsın!
> İçişleri Bakanı Güler istifa!


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası