Mehmet Eren
1980’li yılların başından itibaren kapitalizm, tüm dünyada çalışma koşullarını kendi lehine değiştirerek, iş koşullarını esneten ve kuralsızlaştıran birtakım sistemler uygulamaya başladı. Kapitalizmin dönemsel buhranlarının sıklaşması nedeniyle, kâr oranlarındaki azalmayı önleyecek tedbirler alınması gerekiyordu. İşte taşeron uygulaması tüm dünyada ve eşzamanlı olarak Türkiye’de kapitalizmin bu sıkıntılarına çare olarak pek çok diğer uygulama ile birlikte başlatıldı ve yaygınlaştırıldı. Taşeron uygulaması ayrıca sendikal örgütlenmeleri de dağıttığı için kapitalizmin dört elle sarıldığı bir uygulama oldu.
Taşeronluk nedir
Taşeronluk, asıl işverenin kendi işinin bir kısmını sözleşme yolu ile bir alt işverene devretmesi demektir. İşi yapan alt işverene taşeron, alt işverenin çalıştırdığı işçilere ise taşeron işçisi denir. Taşeron işçisi, asıl işveren ile alt işveren arasında imzalanan sözleşmeyi bilmez, gizlidir. İşini yaptığı firmanın yani asıl işverenin değil, alt işverenin işçisidir, ücretini alt işverenden alır, asıl işverenle pazarlık şansı yoktur. Aynı işverene hizmet veren diğer taşeron işçileri ile birlikte örgütlenme şansı yoktur, çünkü yasal olarak farklı işverenlere bağlıdırlar.
Taşeron işçiler genellikle geçici sözleşmelerle çalıştırılırlar, çünkü alt işverenin asıl işverenle sözleşmesi de teknik olarak her zaman geçicidir. Bu durum taşeron işçilerinin iş güvencesini yok denecek kadar azaltır. Taşeron işçisi önünü göremez, her an işten çıkarılma veya asıl işveren tarafından işinin tümüyle bitirilmesi tehlikesi vardır.
Taşeron sisteminde bir de özel istihdam büroları olarak pek çok işverene aynı anda işçi kiralayan firmalar vardır. Özellikle temizlik, güvenlik sektörlerinde çok yaygın kullanılan bu sistemde, işçi hangi gün hangi işverene çalışacağını bilemez. Sürekli rotasyon halindedir, iş güvencesi hem kendi patronunun hem de asıl işverenin iki dudağı arasındadır.
Bütün bu zorluklara rağmen yine de bir araya gelerek sendikalaşabilen taşeron işçileri, asıl işveren ile alt işveren arasındaki sözleşmenin feshedilmesi ile bir anda kendilerini işsiz bulabilirler. Hiçbir yasa maddesi taşeron işçilerinin sözleşme feshi sonucu işsiz kalması noktasında koruyucu bir hüküm içermez.
Taşeron işçiler, asıl işverenin kendi kadrolu işçilerinin de taleplerinin reddedilmesinde bir araç olarak kullanılır. Kadrolu işçilerin her türlü hak arama talebi, grev hakkının kullanımı, taşeron işçiler aracılığı ile kırılabilir. Bu da taşeronlaştırmanın işverenlere sağladığı önemli bir avantajdır.
Taşeron işçiler genellikle asgari ücretle çalışır, 11 aylık çalışmanın sonucu işten çıkarılarak kıdem tazminatı almaları engellenir, yıllık izin hakkı engellenir, yasaların öngördüğü pek çok sosyal hakları alamaz, çalışma koşulları ağır işlerde çalıştırılırlar. Sigortasız, kaçak işçi çalıştırma, taşeron firmaların sık başvurduğu yöntemlerdir.
Taşeron firmalarda çalışan işçilerin hiçbir iş güvencesi yoktur. Olağan çalışma süreleri 10-12 saat arasında değişmektedir. Angarya işlerde sigortasız çalışmak, ücret kesintilerine, işten atılmalara maruz kalmak sık rastlanan durumlardır. Yeni işe alınan işçilerden, “işyerinde sendikal faaliyete katılmayacağına, yasal haklarını aldığına, işten ayrılma durumunda hiçbir hak talep etmeyeceğine” dair imzalı kâğıtlar alınır ve bu işlem işçiyi bunun yasal olarak geçerli bir uygulama olduğuna inandırmak için genellikle noterde yapılır.
Dünyada durum
80 li yıllardan bu yana pek çok ülkede taşeronlaştırma hızla yaygınlaşmaktadır. Çin’de kentlerde çalışan 280 milyon işçinin %20 si taşeron olarak çalışmaktadır. Meksika’da işi gücünün %15’i taşeron işçisidir. Rusya’da taşeron işçi oranı toplam işçi istihdamının %40’ı düzeyine yükselmiş bulunmaktadır. İspanya’da bu oran %33, Filipinler’de %15, Hindistan’da %30, Türkiye’de %25’tir. Tüm dünyada kentlerde çalışan toplam 1,2 milyar işçinin ortalama %25’i olan 300 milyon işçinin taşeron firmalarda çalıştığı tahmin edilmekte olup, bu sayı hızla artmaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde çalışma yasaları hızla değiştirilerek taşeronlaşma önündeki tüm engeller kaldırılmaktadır.
Taşeron sisteminin uygulanmasında Özel İstihdam Bürolarının önemli bir fonksiyonu vardır. 19 Mart 2013 tarihinde çıkarılan Özel İstihdam Büroları yönetmeliği ile Türkiye’de de isteyen işverene istediği süre için işçi temini yasal statüye kavuşturulmuştur. Özel İstihdam Büroları dünyada da giderek yaygınlaşmaktadır.
Taşeron işçiliğin genel durumu
Kapitalistler için taşeron işçi çalıştırmanın amacı, sürekli istihdamın getirdiği maliyetleri azaltmaktır. Örneğin işlerin azaldığı kriz dönemlerinde, işçiyi kolayca işten çıkarmaktır. AB üyesi ülkelerde yapılan araştırmalarda kriz dönemlerinde işten çıkarılanların %70’inin taşeron işçileri olduğunu göstermektedir. Toplam istihdamın %25’inin taşeron işçi olduğu bir ortamda bu % 70 oranı, işverenlerin nasıl taşeron işçileri kolaylıkla işten çıkarabildiğini ortaya koymaktadır.
Kriz dönemlerinde taşeron işçiler, genel olarak kadrolu işçilerin çalışabildiği sürelerin en fazla %60’ı kadar çalışabilmektedirler. Çünkü asıl işverenlerin sürekli iş gücünü kısma tedbirlerine en hızlı reaksiyonu taşeron firma temsilcileri vermekte, istendiğinde işçi sayısını hemen azaltabilmektedir. Bu durumda taşeron işçilerin aylık reel gelirleri asgari ücretin bile altına inmektedir. Ayrıca sürekli işsiz kalmadıkları için işsizlik sigortası olan ülkelerde bu haktan yararlanamamaktadırlar.
Taşeron işçiler, işletmelerde daha tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadırlar. Çeşitli ülkelerde meydana gelen iş kazaları incelendiğinde ölen işçilerin %80’inin taşeron işçiler olduğu görülmektedir. Daha önce de söylediğimiz gibi kentlerde çalışan toplam işçi istihdamının %25’ini oluşturan taşeron işçilerinin ölümlü kazaların %80’ini oluşturması durumun vahametini göstermektedir.
Taşeron işçilere aynı işi yaptıkları kadrolu işçilerden daha az ücret verilmektedir. Örneğin Hindistan’da kadrolu işçiler ortalama 300 dolar aylık ücret alırken, taşeron işçileri 150 dolar almaktadır. Çin’de taşeron işçiler, kadrolu işçilerin %75’i kadar, Almanya’da ise %60’ı kadar ücret almaktadır. Türkiye’de de taşeron işçiler kadrolu işçilerin ortalama %70’i kadar ücret almaktadır. Bu oranlar nedeniyle pek çok ülkede yeni istihdamlarda taşeron işçi tercih edilmektedir.
Neoliberal saldırı ve taşeronlaştırma
80’li yıllarda başlayan neoliberal saldırı, işçi hareketinin dünya çapında gerilediği 90’lı yıllarda da devam etti. Güvencesiz çalışma, taşeronlaştırma, esnek çalışma, reel ücretlerin indirilmesi, sosyal hakların geriletilmesi hep bu saldırının parçalarıydı.
Varolan sendikal örgütlenmeler bu saldırılara karşı hep savunma konumunda oldu. Ama saldırıları durdurmaya gücü yetmedi. Taşeronlaşma süreci böylece tüm işyerlerine yayıldı. Ulusal ölçekte yer yer başarılı olabilen, taşeronlaştırmayı durdurabilen işçi hareketleri, sermayenin küreselleşmesi ile bu başarılarını kalıcı hale getiremedi. Kendi ülkesindeki işçi hareketi ile baş edemeyen kapitalistler, üretimlerini sınıf hareketinin çok daha geri olduğu Çin, Vietnam, Kore, Tayvan, Hindistan gibi ülkelere taşıyarak işçi sınıfı kazanımlarını boşa çıkardılar.
Türkiye’de durum
Yürürlükteki 4857 sayılı İş Yasası taşeron çalıştırmayı çeşitli kurallara bağlamaktadır. Örneğin asıl işveren, kendi işçilerini taşeron işçisi haline getiremez. Asıl işini taşerona devredemez. Sadece uzmanlık gerektiren (örneğin, yemek, güvenlik, temizlik, taşıma gibi) işler taşerona devredilir.
Ancak fiili durumda işverenler her türlü işlerini taşerona devretmekte, bu konuda hiçbir yasal engelle karşılaşmamaktadır. İş müfettişleri yasal olmayan taşeronlaştırmalarla ilgili rapor verse de, Çalışma Bakanlığı bu raporları uygulamamakta, işverenlere herhangi bir engel çıkartmamaktadır. Yakın zamanda iş müfettişlerinin bu yetkisinin de ellerinden alınması beklenmektedir.
Her işletme düzenli olarak taşeron sayısını artırmakta, kadrolu işçi sayısını azaltmaktadır. Türkiye’de 3,3 milyon taşeron işçisi olduğu tahmin edilmektedir. Kamu kurumlarında çalışan taşeron işçi sayısı 600 bini bulmaktadır. Milli eğitim bakanlığında %20, belediyelerde %22, sağlık kurumlarında %25 taşeron işçi çalışmaktadır.
Taşeron işçi çalıştırmanın yüksek olduğu en önemli sektör inşaat sektörüdür. İnşaat sektöründe çalışan 1,7 milyon işçinin %80’inin taşeron işçi olduğu tahmin edilmektedir. Yine tersanelerde çalışan işçilerin %70’i taşeron işçisidir. Telekomünikasyon alanında taşeron işçi çalıştırma oranı ortalama %70’i bulmaktadır.
Tüm sektörlerde güvenlik, yemek, taşıma, temizlik hizmetleri büyük ölçüde taşeronlara devredilmiş bulunmaktadır. Depoculuk, haberleşme, bakım, çevre düzenleme hizmetlerinde de taşeronluk oldukça yaygınlaşmıştır.
Taşeronluk sistemine karşı sendikalar cephesinden henüz başarılı bir karşı duruş gerçekleştirilememiştir. Varolanı korumak kaygısındaki sendikalar, taşeron işçilerin sorunlarıyla ilgilenmemektedirler. Taşeron işçilerin örgütlenmesinin zor hatta imkânsız olduğunu öne süren kimi sendikalar, durumu kabul eder hale gelmişlerdir. Kamu ve özel kesimde örgütlü sendikaların bazıları, taşeronluk sistemine son verilmesi ve tüm işçilerin kadrolu olması gibi doğru talepleri dile getirmektedirler. Fakat bu talepler sadece kâğıt üstünde kalmakta, sendikalı işçilerle taşeron işçilerin ortak mücadelesi sağlanamamaktadır. Sonuçta taşeronlaştırmadaki hızlı tırmanış birçok sendikanın işkolu düzeyinde yetkisinin düşmesine neden olmuştur.
Taşeron işçilerinin hem varolan sendikalarda, hem de yeni örgütlenme platformlarında acilen örgütlenmesi, yasalarda taşeronluğu kısıtlayacak düzenlemelerin yapılmasının talep edilmesi, toplu sözleşmelerde taşeron işçiliğe sınır getirilmesi, taşeron işçiliğinin verdiği yıkımın topluma anlatılması ilk elde yapılabileceklerdir.