Türkiye’nin uzun zamandır patlamaya hazır bomba gibi duran bir gündemi var: Suriyeli sığınmacılara yönelik ırkçılık.
Bir milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de. Kamplarda kalmak istemeyen Suriyelilerin payına düşense sefalet, açlık ve ırkçı saldırganlık. Irkçılık ve milliyetçilik Türkiye’nin uzak olduğu konular değil. Devletin resmi ideolojisi Kürtlere, Müslüman olmayan azınlıklara yönelik tepeden tırnağa ayrımcı bir politikaya sahip. Elbette toplumun büyük çoğunluğu da devlet eliyle işlenen bu ayrımcı fikirlerden farklı veçhelerde etkileniyor. Ancak söz konusu Suriyeliler olunca başka bir durumla karşı karşıyayız.
Suriyelilerin maruz kaldığı, devletin hakim ‘millet, din, mezhep’ kimliğinin dışında kalan kendi vatandaşlarına yönelik, veya ‘bir arada yaşayanlar’ arasındaki ayrımcılıktan farklı bir durum. Suriyeliler, ‘dışarıdan gelen yabancılar’. Neredeyse üç yıldır Suriyelilerin görünür olduğu her kentte, gündelik hayatta yaşanan tekil örnekler, giderek toplumsal nefret dalgasına dönüşebilecek, Avrupa’da son dönemde yükselen göçmen düşmanlığıyla aynı bir saldırganlığın potansiyelini gösteriyordu. Geçen hafta Ankara’da Suriyelilerin yaşadığı bir binanın önce taşlanması ardından ateşe verilmesi, aslında ‘geliyorum’ diyen bir linç örneğiydi.
Suriyelilere dönük düşmanlığın yükselmesinde hem AKP’nin hem de muhalefetin rolü var. Hükümetin bir ‘başarı’ olarak sunduğu sığınmacı politikası aslında bir rezalet. AKP yüz binlerce Suriyeliyi, uydurduğu bir ‘misafir’ statüsüyle kabul ediyor. Misafir demek; dış politikanın farklı yönden estiği herhangi bir durumda anında kapı dışarı edilebilecek, göçmenlik, mültecilik haklarından faydalanması mümkün olmayan ‘politik koz’ statüsü demek. Muhalefet ise geçelim ırkçılığa karşı mücadeleyi, en temel görevlerinden biri olması gereken ‘dayanışmayı’ bile Suriyelilere çok görüyor. Bunun nedeni bütün Suriyelilerin ‘AKP’nin başımıza sardığı cihatçılar’ olarak görülmesi. Kısaca ırkçılığın ta kendisi. Suriye’de Esad diktatörlüğüne karşı bir halk devriminin olduğuna sırf AKP de Esad’a karşı diye itiraz edenler, yaygın ırkçı söylemlerin hepsini sahipleniyorlar.
Suriyeli sığınmacılar kardeşimizdir. Suriyelilerin insanca koşullarda yaşaması için gerekli bütün yasal düzenlemeler yapılmalı, eşit koşullarda iş imkânı sağlanmalıdır. Irkçılığa geçit vermeyecek geniş bir kampanyanın inşa edilmesi bugün halkların kardeşliğinden yana olanların önündeki temel görevdir.