Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un daveti üzerine New York’ta iklim zirvesinde buluşacak olan dünya liderleri, 20-21 Eylül’de tüm dünyada protesto edildi. Başta New York’taki eylem olmak üzere yüz binlerce insan harekete geçti, 160 ülkede 3000 noktada eylemler yapıldı.
İstanbul’da Küresel Eylem Grubu’nun (KEG) çağrısıyla gerçekleşen kalabalık ve coşkulu eylem, iklim değişimine karşı mücadeleyi kapitalizme karşı mücadeleye bağlaması açısından da çok önemliydi.
KEG’in iklim değişimine karşı bir kez daha sokaklara çıkmayı sağladığı politik çizgi güçlendirilmeli. İklim değişimi çocuk oyuncağı değil. Ciddiye almak ve ciddi, kitlesel, sürekliliği ve yaygınlığı olan bir hareket inşa etmek zorundayız.
Şimdi, iklim değişimine karşı patlayan küresel intifadayı sürekli kılmak ve çok daha kararlı, çok daha kitlesel ve kazanmayı hedefleyen bir kampanyayı örgütlemek zorundayız. Aralık 2015’te Paris’te düzenlenecek İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 19. Taraflar Toplantısı’na hazırlanmak, bu toplantıyı etkilemek, acil ve radikal önlemler alınması için kitlesel bir kampanya örgütlemek çok önemli.
KEG’in bunu başaracağına güveniyoruz.
Katili aramızda!
Jesca Nankabirwa cinayeti tam anlamıyla bir nefret suçudur. Nankabirwa ‘kâğıtsız’ bir göçmen işçiydi. İstanbul’da bir tekstil fabrikasında aldığı 900 liralık maaşla Uganda’daki iki çocuğuna bakıyordu. Nankabirwa, Moldova’dan, Afrika’dan, Nepal’den, Filipinler’den, kısaca dünyanın dört bir tarafından Türkiye’ye gelen on binlerce kadın gibi hiçbir yasal güvencesi olmadan düşük ücretlerle çalışmak zorundaydı. Jesca Nankabirwa, sadece 2013’te 214 kadın cinayetine, yüzlerce tecavüze ve cinsel şiddete neden olan cinsiyetçiliğin hedefi oldu. Üstelik katili hâlâ sokakta, aramızda!
Nankabirwa’yı öldürenler derhal yakalanmalı ve cezalandırılmalı. Göçmenlerin barınma ve sağlık gibi en temel insan haklarına erişimi güvence altına alınmalı. Göçmenlere yönelik ırkçı ve ayrımcı uygulamalar cezalandırılmalı.