SİNEMA - DVD - Neden Savaşıyoruz?
İsmini 2. Dünya Savaşı sırasında ordunun askerlere göstermek üzere hazırlattığı propoganda filmlerinden alan belgesel meselenin kökünü 50’li yıllar Amerika’sından alıyor. Amerika zaten savaşı bitirmek üzere olan Japonya’ya bir güç gösterisi olarak iki atom bombası atar ve hepimizin bildiği soğuk savaş dönemi nükleer yarışı başlar. Yarışın başlamasının faturası ülkelerin savunma harcamalarının üçe katlanması olarak karşımıza çıkar. Eski general Eisenhower 50’lerde henüz başkanken yaptığı bir açıklamada “benim kadar askerlikten anlamayan ve bu koltukta oturan birinin tanrı yardımcısı olsun” der. Pentagon’la kongre arasındaki askeri harcamalar bütçesi tartışması iyice kızışmış ve Eisenhower bu durumun artık silah endüstrisinin bir sonucu olduğunu açıklama ihtiyacı duymuştur. 2000’li yıllara gelindiğinde ise üçgen değişmemiş Pentagon, silah endüstrisi ve kongre kusursuzca birlikte işlemeye başlamıştı. ABD’nin savunma bütçesi Nato üyesi 18 ülkenin, Çin’in ve Rusya’nın toplam bütçesinden daha büyüktü. Sektörde çalışan 500 bin işçi vardı. Silah şirketleri de öteki sektörlerden farksız bir biçimde rekabete dayalı serbest piyasa kurallarıyla kârlarını artırma peşindeydi.
Hikayenin kilit noktası 11 Eylül saldırısı oldu. ABD özellikle Irak’ta bulunan kitle imha silahlarını sebep göstererek savaşa başladı. Film tüm bu süreci bize sıralarken kişisel bir hikayenin de peşine düşüyor. Oğlunu yıkılan ikiz kulelerde kaybeden polis emeklisi oğlunun adını yaşatmak hatırasını canlı kılmak için bir yol arıyor. Irak’a atılan ilk bombalardan birinin üzerine oğlunun adı yazılarak gönderiliyor. Kendisine de bombanın bir fotoğrafı ve yüzde yüz hedefe ulaştığı verisini taşıyan bir mail atılıyor. Hikayenin can alıcı noktası bir kaç ay sonra Bush’un 11 Eylül saldırısı ile Irak arasında kesin bir ilişki bulunamadığını açıklamasıyla oluyor. Hepimize bunca tanıdık gelen ayrıntılar yan yana geldiğinde Amerika neden savaşıyor sorusunun cevabını anlamakta oldukça yol katediyoruz. Peki şimdi yeni soru: Türkiye neden Afganistan’a asker göndersin?
Orhan Göztepe