Güney Afrika seçimleri değişim yaratabilir mi?
Niçin bu seçimler Güney Afrika’da bu kadar çok heyecan yarattı?
ANC (Afrika Ulusal Kongresi) hükümetinin yeni liberal programının yarattığı öfke dalgası, bu hükümetin değişebileceği inancını yarattı. Geçen yıl, Thabo Mbeki, ülkenin kötü şöhretli yeni liberal başkanı, kendi partisi içerisinden gelen isyan sebebiyle istifa etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte ırkçı ayrımcılık, kötü yaşam koşulları, düşük gelirler, düşük kaliteli işler ve hükümetin “şirket-dostu-politikaları” sonucu sokaklardaki muhalefet güç kazandı.
Yeni liberalizm karşıtı isyan nasıl büyüdü?
2004 ile 2008 arasında hemen hemen her gün en az iki “olay” çıkardı. Bu olaylar demokrasinin yetersiz olması ya da hükümetin tutmadığı sözler sebebiyle çıkıyordu. 2007’de, Mbeki ve şirket liderleri ekonomik dönüşüm anlaşması üzerinde anlaştıklarında grevler doruk noktasına ulaştı.
Cosatu (İşçi Sendikaları Konfederasyonu) ve Güney Afrika Komünist Partisi (SACP), 1994 yılında ANC hükümeti ile ırk ayrımcılığını sonlandırmak amacıyla ittifak kurmuştu. Anlaşmaya göre aralarındaki anlaşmazlıkları kapalı kapılar ardında tartışmaları gerekirdi. Son zamanlardaysa başkan Mbeki bu ittifaka pek kulak asmaz hale gelmişti.
2005 yılındaki özelleştirme dalgasıyla birlikte çok sayıda insan işsiz kalınca tansiyon yükseldi. Cosatu defalarca işsizliğe tek günlük iş bırakma eylemi çağrısında bulundu. Bunlardan örneğin Johannesburg’teki eylem inanılmaz kitleseldi. O sıralarda Cosatu genel sekreteri Zweli Vavi hükümeti açıkça eleştirdi, zenginlerle fakirler arasındaki gedikteğin gitgide büyüdüğünü ve sınıfsal mücadelenin yükseldiğini dile getirdi. Bu açıklamalardan birkaç gün sonra Mbeki, başkan yardımcısı Jacob Zuma’yı kabineden çıkardı. Bunun hemen ardından Yavi, Zuma’yı savunan açıklamalar yaptı ve pek çok aktivist Zuma’yı kendilerinden biri gibi, bir mağdur olarak görmeye başladılar.
Hemen hemen aynı günlerde ülkenin en yoksul kasabalarında bir isyan patlak verdi. Yerel seçimler yaklaşıyordu ve ANC yeniden oy istemeye gelmişti. Ancak kasabalılar hükümetin yaşam kalitesini arttırma sözünü tutmadığını söylüyorlardı, hala barakalarda yaşıyor ve tuvalet olarak kovaları kullanıyorlardı! Protestoların hedefinde ANC vardı ve pek çok önde gelen kişi bunun sorumlusu olarak başkan Mbeki’yi görüyordu. ANC’nin bugünkü yöneticileri bu isyanların ve grevlerin statükoya karşı yapıldığını savunuyor.
Jacob Zuma’nın politik arka planı nedir?
Zuma başkan yardımcısıydı. Bir radikal değildir. Mbeki’nin yeni liberal planları uygulamaya konulurken sessiz kalmıştı. Ancak Zuma bir arabulucudur. Mbeki otokratik ve soğukken Zuma daima ittifak ortaklarıyla iletişim halindeydi.2005’te orduyla ilgili bir anlaşmada yolsuzluk yapmakla suçlandı. İşin ironik tarafıysa, yolsuzluk yapmışsa bile, paraları insanların ihtiyaçlarına değil de ordunun silahlarına yatırdıkları için tüm kabine anlaşmanın suç ortağıydı. Sonuçta başkan yardımcılığından atıldı ve halk Yavi’nin bu olayı sendikalara bir saldırı olarak sunmasından hoşlandı. Cosatu ve SACP, Zuma’yı ANC içerisindeki güçlerini yeniden kazanmalarını sağlayabilecek biri olarak görmeye başladılar.
Zuma, yeni liberalizme karşı yükselen devasa dalgaya sırtını dayadı. Bu da ona radikal bir görünüm verdi. İnsanlar ona baktıkları zaman grevlerde verdikleri mücadeleyi ya da ilk kez Mbeki’ye karşı durma cesaretini gösteren bir kahramanı görüyorlar.
Böylece 2007’de ANC’nin başkanı oldu ve şimdi de Güney Afrika’nın başkanı olacak.
Peki Zuma halka ne vaad ediyor?
ANC’nin yeni programı çocuğu olan bütün yoksul ailelere çocuk 18 yaşına gelene kadar belli bir destek ücreti vermeyi vaad ediyor, bu tasarı daha önce önerilmiş ve istifasından birkaç ay önce Mbeki hükümetince reddedilmişti.
Ayrıca hem kamusal hem de özel endüstriyi canlandırmak üzere yatırım paketleri sunarak işsizliğe çare bulmayı amaçlıyorlar. Çıkartılacak yeni yasaya göre alt sözleşmeli işçiler koruma altına alınacak, bu işçiler 2006 yılındaki uzun süreli grevlerin öncüleriydiler.
Yine de bu yeni program Mbeki dönemiyle net bir kopuşu getirmiyor. Manifestonun dörtte biri devletin son 15 yıl içerisindeki kazanımlarını anlayan bir bölüme ayrılmış! Geçmişle olan bağlar bu kadarla da kalmıyor, örneğin zenginlere yönelik vergilerin arttırılması ya da kârlara el konulması gibi talepler yeni programda da mevcut değil.
Devletin hazinesi halihazırda süzülmüş halde. %30’un üzerindeki işsizlik sebebiyle pek çok Güney Afrikalı emekli maaşları ve çocuk yardımlarıyla geçiniyor ve işsizlik oranı önümüzdeki aylarda azalmayacak, aksine yeni işten çıkarmalarla artmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Peki ANC’nin bölünmesine sebep olan ne?
Mbeki’nin istifası ile ANC bazıları için anlamını yitirdi. Geçen yılın sonunda sağcı bir grup ANC’den koparak Halkın Kongresi (COPE) isimli partiyi kurdular, ancak Mbeki bu partiye katılmadı.
Bu sadece sağcılarla ile solcular arasında bir bölünme olarak değerlendirilmemeli. Her iki tarafta da hem şirket sahipleri hem de sendikacı üyeler mevcut. İki parti de kendisinin özgürleşme hareketinin önderi olduğunu iddia ediyor, her ikisi de güçlü ırkçılık karşıtı söylemlere sahip.
Yine de bilmek lazım ki yeni parti aslında her zamanki sıradan parti, yasaları kullanarak ANC’nin önceden Zuma’ya yönelttiği suçlamaları yeniden gündeme getirmeye çalışıyorlar.
Şüphe yok ki seçimi kazanacak olan ANC, artık mesele sadece ne kadar bir oran farkıyla kazanacağı.
Peki solcuların çoğu Zuma’yı mı destekliyor?
Halkın büyük kısmı yeni bir ANC yaratabileceğimizi düşünüyor. Pek çok kişiye göre bu Mbeki’nin yozlaştırdığı partinin kuruluşundaki ilkelere geri dönmesi için bir fırsat. Bu seçimler ırk ayrımı kalktığı ilk seçimlerden beri en çok seçmen kaydının yapıldığı seçimler olacak. Özellikle gençler ve kadınlar seçime büyük ilgi gösteriyor.
Ancak bir de seçimleri boykot çağrısı yapan gruplar var. Bunlar genellikle en yoksul kesim olan baraka sakinleri, kendilerinin hiç kimse tarafından gündeme getirilmemesinden şikayetçiler ve gündeme gelene kadar da oy vermeyeceklerini söylüyorlar.
Bu kişilerin örgütlü olduğu yer Özelleştirme Karşıtı Forum oy vermek yerine örgütlenip savaşmamız gerektiğini söylüyor. Ancak böyle bir tavır bizi ANC’ye sempati duyan ve Zuma’nın yapabilecekleri hakkında radikal beklentileri olan kişilerden uzaklaştıracaktır. Seçimlerin hemen ardından ANC’nin yeni yönetimi ekonomik krizin yarattığı eşitsizliklerle dolu bir ülkeyi devralacak. Sendika fedarasyonlarının rakamlarına göre son 6 ayda 24 bin kişi işsiz kaldı. Bu yıl işten çıkarmaların devamı gelecek. Güney Afrika eşitsizliklerle dolu bir ülke, hem ırklar açısından hem de sınıflar açısından…
Berk Efe Altınal, Socialist Worker’dan çevirdi