2003-2004 yılları arasındaki darbe girişimlerinde adı geçen 3 kuvvet komutanı daha Ergenekon savcıları tarafından ifade vermeye çağrıldı. Darbe Günlükleri'nin yazarı Özden Örnek ile Günlükler'de adları geçen Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına darbe girişimlerini anlatacak.
Alper Görmüş yönetimindeki Nokta Dergisi Darbe Günlükleri'ni 2006'da yayımlamıştı. Dergi, hemen polis tarafından basılmış, sahibi aldığı tehditlerden dolayı dergiyi kapatmıştı.
Oysa emekli oramiral Özden Örnek'in titizlikle tuttuğu Günlükler bilgisayarından kopyalanarak çoktan internette yayımlanmıştı. Dönemin bütün gazeteleri Günlükleri görmezlikten geldi. Örnek, Alper Görmüş'e dava açtı. Ancak bu dava Görmüş'ün lehine sonuçlandı. Mahkeme Günlükler’in gerçek olduğunu teyit etmişti. İki hafta önce 4 kişilik bilirkişi heyeti Darbe Günlükleri'nin gerçek olduğunu ve Örnek'in bilgisayarında yazıldığını teknik incelemeleri sonucu kanıtlayan kararını açıklamıştı. Örnek sürekli inkar ettiği Günlükleri'nin hesabını şimdi mahkemede verecek.
İfade verecek diğer önemli isim ise Aytaç Yalman. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Yalman Kürt sorununda çözümsüzlüğe neden olan şahin politikaların savunucusu olarak biliniyor.
Günlükler dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına'nın başta darbe girşimlerine aktif olarak katıldığı, ancak Tolon ve Eruygur'u sonradan yalnız bıraktığını yazıyor.
Darbeciler yargılanıyor, aman politize etmeyin!
ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu Radikal'in “Ergenekon ve sol” yazı dizisine yazdığı makalede darbecilerin ilk kez yargılanmasını "hukuk çerçevesinde sürmesi gereken bir dava zorla siyaset zeminine çekilmek istenmektedir" sözleriyle yorumlamıştı.
Sosyalist İşçi geçen hafta Hayri Kozanoğlu'yla aynı fikri savunan iki ismi okurlarına hatırlattı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, evinde lav silahıyla gazetecilere brifing verirken Ergenekon davasının siyasi zemi ne çekilmemesini talep etmişti. Başbuğ, Ergenekon Terör Örgütü ifadesini yasaklatmak istedi. Kendini Ergenekon'un avukatı olarak adlandıran CHP lideri Deniz Baykal da uzun süredir bunları anlatıyor.
Nasıl etmeyelim ki?
Darbe politik bir şeydir, sınıf mücadelesinin ürünüdür. Darbeyi yapan zinde güçlerin arkasında onları destekleyen para babaları, yanında işbirliği yapan siyasetçiler vardır. Ergenekon soruşturması ilk kez Türkiye'deki darbeci güçlere dokunuyor. Bu yüzden ister istemez politiktir!
Ergenekon cinayet şebekesi hangi suçları işledi?
2003-2004 yılları arasında dört kez darbe teşebbüsünde bulunmak.
2006'da Danıştay'ı basıp yargıç öldürmek, Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırılarda bulunmak.
2007'de arkadaşımız Hrant'ı arkasından vurmak, üç Hıristiyan misyoneri vahşice katletmek. Cumhuriyet Mitingleri aracılığıyla yüz binleri sokağa dökerek darbeye zemin hazırlamak.
JİTEM adlı cinayet örgütünü kurmak, binlerce insanı “kaybetmek”. Kürt sorununun çözümsüzlüğünü sağlayarak on binlerce insanın ölümüne neden olmak. Ölülerimizi asitle yakmak, kuyulara gömmek.
Sivas'tan Gazi'ye, Uğur Mumcu'dan Hrant Dink'e katliam yapmak, istediğine kıymak, Türkleri Kürtlere, Sünnileri Alevilere karşı kışkırtmak.
Genelkurmay'a, CHP'ye, İstanbul Barosu'na ve YARSAV'a göre bunların hiçbiri üzerine konuşulmamalı. Hesap sorulmamalı. Ergenekon'un bir bebekten katil yaratan karanlığının üzerine gidilmemeli. Gidilmesin ki, onlar önce hasta numarası yapıp GATA'ya kapağı atsın, sonra dışarda özgürce kahvelerini içsin. Dava üzerinde kamuoyu baskısı oluşmasın ki Susurluk'ta, Şemdinli'de olduğu gibi cinayet şebekesinin üstüne gidilmesin, bu dosya kapatılsın.
ÖDP Başkanı Kozanoğlu'nun düştüğü yer çok kötü. Solcu, demokrasiden ve özgürlükten yana olduğunu söyleyen bir partinin başkanı. Yoldaşlarının büyük kısmı 12 Eylül'de işkenceden geçirilmiş, yıllarca hapishanelerde tutulmuş insanlar. Ama o cellatlarının diliyle rahatça konuşabiliyor. Sol içindeki sağ kanat, darbe heveslileriyle yan yana düşmekten çekinmiyor.
“Ne şeriat ne darbe”
Hayri Kozanoğlu, Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasına karşı yaptığı açıklamada "AKP yeni bir korku rejimi inşa ediyor" tespitini yapmıştı. İleri sürdüğü kanıt iseTürkan Saylan'ın evinin aranmasıydı. Sol içindeki sağ kanat yeni bir korku rejiminin kurulmasından endişe ediyor, ancak varolan korku sistemini yaratan darbecilere karşı sessiz kalmayı tercih ediyor.
Yanıtları ise hazır: Biz "hem darbeye hem şeriata karşıyız." Türkan Saylan da bunu demişti! Ama onu hiç Ergenekon’a ve darbelere karşı çıkarken görmedik. Kozanoğlu gibi.
“Ne şeriat ne darbe” diyen sağ kanat için denklemin hep bir tarafı işliyor. AKP'nin şeriatçı bir parti olduğu zokasını yutanlar sadece AKP'ye karşı. Ama slogan "ne şeriat ne darbe" değil miydi? Darbeye ne zaman karşı çıkacaksınız? Gerçekleştikten sonra mı? ÖDP üyeleri ve sosyalistler 12 Eylül'den dolayı iyi biliyorlar ki bir darbe gerçekleştikten sonra onu durdurmak imkânsızdır. Bir darbe ancak gerçekleşmeden önce engellenebilir. Ama terazi nin hep bir kefesi ağır basıyor, diğer kefede duran darbeye karşı ise sadece ıslık çalınıyor.
Oysa ilk kez hesap sorma, demokrasinin sınırlarını genişletme ve bir daha darbe yapılmasına izin vermeme şansımız var. AKP kendi kontrgerillasını inşa edecekmiş! Bu geleceğin sorunu, bir olasılık. Bugünün sorunu, mevcut korku rejimini yenmek. Türkiye tarihini kanla yazan kontrgerillanın en azından bir parçasını işlevsiz kılmak, açığa çıkartmak. İşledikleri suçların büyük bölümü bir kenara, arkadaşımız Hrant'a ölüm emrini verenleri cezalandırmak. Bugün bunları yapmadan yarın AKP'nin kendi kontrgerillasını kurmasını da engelleyemezsiniz.
Darbeciler darma duman. Ama sol içindeki sağ kanat onların cılız sesini yükseltiyor. Yalanlarına inanıyor ve bu yalanları yayıyor.
Halk darbeyi anladı, ama "bilinçli solcu" vatandaş anlamamakta ısrar ediyor. Darbelere “dur” diyen sosyalistlere çamur atıyor.