GÖRÜŞ - Aydınlar olmasa ne yapardık!
“Yurtsever Aydınlar Serbest Bırakılsın!” başlığının altında şu cümleler var:
“Türk tarihine küfredercesine, adına ‘Ergenekon’ denilen bir ABD tertibiyle karşı karşıyayız. Bu tertiple, yurtsever aydınlarımız, emperyalizmin ülkemize karşı girişeceği yeni saldırılarda saf dışı edilmek istenmektedir.
Türk yurtseverlerinin, en duyarlı kesiminin uydurma belge ve asılsız iddialarla tutuklandığı bu süreçte hukuk ayaklar altına alınmıştır.
Bizler, insanlık tarihinde eşine rastlanmayan bir hukuk skandalına ve zalimce bir insan hakları kıyımına tanık olmaktan utanç duyuyoruz.
Ergenekon Tertibi çökecek, Türkiye kazanacak!”
Metnin altında, müzikoloğundan heykeltıraşına düzinelerce imza arasında pek çok tanıdık, ünlü isim var. Hepsi aydın. Ataol Behramoğlu, Sunay Akın, Halit Refiğ, Fikret Otyam filan. (Bu arada, Şule Perinçek de aydınmış ve mesleği “Atatürk’ün Bütün Eserleri Yayın Kurulu Başkanı - Yazar” imiş! Öğrenmiş oldum).
Fakat anlaşılan metin Ferhan Şensoy’un eline geçmemiş, imzası yok. Yurtsever bir aydın olarak altta kalacak değil ya, durumu sonradan telafi etmiş. Eskişehir’de Fername adlı tek kişilik oyununu sahnelerken şöyle demiş:
“Yapılan üç darbe ottan-boktan sebeplerle yapıldı, asıl darbe yapmak için geçerli sebepler şimdi var, ama darbe yapan yok... Bu ülkenin darbe vakti geldi, fakat asker bir şey yapmıyor... darbe yapacaksınız madem, şimdi yapın”.
Diğer tiyatrocularımız Ferhan Şensoy kadar yurtsever ve aydın değil mi peki? Elbette öyleler.
Engin Cezzar, Füsun Akatlı, Genco Erkal, Gülriz Sururi, Nedim Saban, Tilbe Saran, Zuhal Olcay’dan oluşan düzenleme komitesi tüm meslektaşlarını “Taksim Özgürlük Anıtına Çelenk bırakarak, Ulu Önder Atatürk'e saygı duruşunda bulunmaya” davet ediyor. "Sessiz Kalmayın" başlığıyla düzenlenecek olan gösteride taşınacak olan pankartlar şöyle: “Yargı siyasallaşıyor. Seyirci kalmayın!”, “Laik cumhuriyet tehlikede. Seyirci kalmayın!”
Gösteriyi yapanların aydın olduğu belli olsun diye, “Yürüyüşümüzü belli bir estetik ve disiplin içerisinde sonlandırmak için basın mensuplarının sorularına tören bitiminde yanıt vermeniz rica olunur”.
Server Tanilli tiyatrocu değil. Ama aydın olduğu kesin. Kesin, çünkü hem çok kitap yazmış hem de tekerlekli sandalyesiyle 1 Mayıs günü Taksim meydanına girerken elindeki pankartta “Balbay’ın ve Manisalı’nın, tüm aydınlarımızın yanıbaşındayız” yazıyordu.
Aydınlarımız böylesine kaygılanır ve aydın olmanın gereklerini yerine getirirken, Boğaz’da Poyrazköy’de yeraltından 10 lav silahı, 10 el bombası, 10 el bombası tapası, 20 sis bombası, 250 gr. C4 plastik patlayıcı, 19 aydınlatma fişeği, 3 gösteri bombası, 800 çeşitli çapta mermi çıktı. İkisi emekli, dördü muvazzaf, altı Türk subayı tutuklandı.
İki hafta sonra yine Boğaz’da Beykoz’da denizden 1000’den fazla çeşitli çaplarda uzun namlulu silah mermisi, çok sayıda el bombası, fünye, sekiz adet aydınlatma fişeği, sis bombaları, uzun namlulu silah parçaları ve şarjörler çıktı.
Bütün bu silah ve cephaneyi darbe planları yapan generallerin yarattığı Ergenekon adlı örgütün gömdüğü zannedilebilirdi. Allahtan aydınlarımız var, yanılmamızı engellediler. Onların aydın ve akıllı olması sayesinde biliyoruz ki, hayır, darbeciler gömmedi bu silahları. Yurtsever aydınlarımızı, emperyalizmin ülkemize karşı girişeceği yeni saldırılarda saf dışı etmeyi amaçlayan Amerikan emperyalizmi gömdü.
Aydınlarımız olmasa Amerikalıların bu menfur komplosundan haberimiz bile olmayacaktı. Allah okumuş yazmış insanlardan razı olsun.
