‘Bildiri Tiananmen Meydanı'ndan geliyordu’
"İlk kazanılan deneyim tankların geldiği kavşakların dikkate alınması ve ordunun, daha çok uzaklardayken durdurulmasıydı. Bu eylemlerde bir tek öğrencinin bile olmadığı söylenebilir. Yine böyle, ordununun durdurulduğu 'anahtar' yerlerden birine geldiğimizde bu işin nasıl gerçekleştirilebildiğine şaşırıp kaldık. Çünkü tüm halka ek olarak, işçiler de etten bir duvar oluşturmuşlardı."
Bir başka görgü tanığı ise şunları aktarıyordu:
"Cumartesi gecesi, insanın çok ender şahit olabileceği ilginç olaylar yaşandı. Sokaklara doluşan insan sayısı inanılmaz boyutttaydı. Herkes oradaydı; Saldırının o gece geleceğini umduklarından tam hazırlıklıydılar. Yaşlı birisi, sokaklarda - 1949'da bile - böylesine kalabalık insan topluluğunu hiç bir arada görmediğini anlatı- yordu. Kitlelerin, 'eğer askerlere ne yaptıklarını anlatırsak, duracak ve dinleyeceklerdir bizi... Çünkü onlar 'halkın ordusu ve biz halkız!' gerçekliğinden doğan tavırları nedeniyle çelikleşmiş bir kararlılıkları vardı."
Pazar gecesi bir görgü tanığı şunları kaydediyordu:
"Pekin şehri 48 satttir tümüyle halkın elinde. Hava elektrikli olsa da soygun yok, ayyaşlık yok, suç işleme yok! Şehrin doğusundaki ana yol üzerindeyiz. Bulvar oldukça geniş. Uçuca geti- rilmiş üç otobüs kapatıyor yolu. Bunun yaklaşık bir kilometre gerisinde geçişi engellemek için labirent şeklinde düzenlenmiş 100 kadar otobüs var. Aralarında yalnızca küçük bir aracın geçebileceği kadar bir mesafe bırakılmış. Bir çok otobüs de gerektiğinde bu araları kapatmak için yedekte bekletiliyor. Otobüsler, birbirleriyle çene çalan insanlarla dolu. En son daki barikatta gözcülük yapan bazı insanlar var. Barikatlar tankları durdurmak için değil. Yalnızca onları yavaşlatmak ve bu arada - son günlerde sık görüldüğü gibi - halkın askerle konuşmasını ve onları geri dönmeleri konusunda ikna etmeye çalışamalarını sağlamak için ve insanlar barikatlar arkasında değil önünde dikiliyordu bu kez. Bir genç yüksek sesle bir bildiri okudu. Bildiri Tiananmen Meydanı'ndan geliyordu ve 21 mayıs akşamı saat 05.30'da yazılmıştı. Başbakan Li Peng'in hapishaneleri doldurma isteğinden, gelecek için kavganın gerekli- liğinden bahsediyor ve insanları kendileri ile birleşmeye çağırıyorlardı. Yerel bölgelerden gelen işçiler 'hurra!’larla desteklerini bildirdi ve gerekirse canlarını verebileceklerini belirtti. 50'sinde bir kadın bunu, boğazı kesilmiş gibi bir vücut hareketiyle ifade ediyordu. Yüreklilik inanılmaz düzeydeydi.
Tüm şehir merkezi 10 kilometre boyunda ve 10 kilometre eninde (belki de daha fazla) olan bir alan şimdi işçi - öğrenci, kont- rolündeydi. Cumartesi günü nüfusun yarısından fazlasının, yaklaşık 5 milyon insanın sokaklarda olduğu söyleniyordu. ve bunların çoğu işçiydi. Her yerde, içi ağzına kadar öğrenci ve işçilerle dolu, üzeri açık kamyonların geçişini görmek olanaklıydı. Ve hepsinin, durumu kontrol ve nerede yardım gerektiğini saptamak için barikattan barikata koştuklarında dalganan kızıl bayrakları ya da flamaları vardı. Ve herkes hep bir ağızdan tekrar tekrar Enternasyonal'i söylüyordu."
(Aktaran Charlie Hore,
Mao'dan Tiannanmen Meydanı'na, 1990)