Kuşbakışı dünya
5 Haziran Çevre Günü’nde dünyanın 90 ülkesiyle aynı anda televizyonda yayınlanan ‘Yuva’ isimli belgeselin DVD’si, kaçıranlar için piyasaya çıktı. Çekimleri 54 ülkede 3 yıl süren belgesel, dünyamıza kuşbakışı yaklaşarak dünyanın ve insanın 4 milyar yıllık hikâyesini bir buçuk saate sığdırıyor.
4 milyar yıl boyunca suyun, karbonun, oksijenin ve tüm canlıların hikâyesi, içlerinden bir türün, insanın son kırk bin yılda ortaya çıkması ve görülmemiş bir biçimde çevresini değiştirip yeniden şekillendirmesiyle altüst oluyor. Geçtiğimiz son yüzyılda sahneye çıkan bir fosil yakıt türü, petrol sakladığı karbonu tekrar ortaya çıkararak zincirleme bir tepkiyle bu altüst oluşun gerçekleşmesinde önemli rol oynuyor. İnsanlığın ortak sorumluluğu olarak tanımlansa da bu felaket, 6000 yıl öncekinden farklı yaşamayan dünya nüfusunun dörtte biri ve tüm zenginliklerin %20’sine sahip olan %80’inin çok büyük bir katkısı olmayan bir konu. Oysa büyük ölçüde bu felaketlerden etkilenecek olan büyük kesimde onlar.
Tüm felaket senaryosunu hızla sebep sonuç ilişkileriyle kuran belgesel birkaç cümleyle de olsa bütün ilgili konulara değinip her şeyin birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu ortaya koymaya çalışıyor. Petrol sayesinde artan uluslar arası ticaret, denizlerde aşırı avlanma, görülmemiş hızla büyüyen ve yükselen şehirler, azalan biyo-çeşitlilik, %30’u şimdiden kaybolmuş mercan adaları, %80’i şimdiden erimiş Klimanjaro’nun buzulları, 2050 yılına kadar beklenen 200 milyon iklim mültecisi ve 2025’e kadar 2 milyar kişiyi etkileyecek olan susuzluk hep birbirine bağlı konular. Ama belgesel tüm bu karanlık manzaraya rağmen sürekli tekrar ettiği cümleyle bizi kendimize getirmeye çalışıyor. “Karamsar olmak için çok geç”. Çünkü bugün biliyoruz ki çözümler var, hepimizin değiştirmek için gücü var. Öyleyse ne bekliyoruz…