Şenol Karakaş
Hrant Dink'in katillerinin önümüzdeki duruşması, 6 Temmuz'da yapılacak. İki yılı aşkın bir süredir Hrant Dink'i öldüren mekanizma açığa çıkartılamadı. Sanki üç kişinin öylesine işlediği bir cinayet gibi yaklaşılıyor davaya.
Hrant Dink, özgürlük, barış ve kardeşlik isteyen bir Ermeni olduğu için öldürüldü. Cesaret ettiği, sesini çıkarttığı için öldürüldü.
Hrant Dink'i kimin öldürdüğünü de, kimin tetikçi olduğunu da, tetikçileri kimin azmettirdiğini de biliyoruz.

Cinayet iklimini yaratanlar
Mersin'de 2005 yılında gerçekleşen bayrak krizi ve arkasından estirilmeye çalışılan milliyetçi linç gösterilerinin planlanmış birer provokasyon olduğunu bugün biliyoruz. Bildiri dağıtanlar, hakları için sokağa çıkanlar, yürüyüş yapanlar, toplantılar örgütleyen Kürtler bu linç gösterilerine maruz kaldı.
Özgürlük isteyenlerin karşısına, Türk bayrağına sarılarak linç girişiminde bulunan çeteler çıkartıldı.
Aynı dönemde milliyetçi ittifaklar gelişmeye başladı. Kuvayi Milliye teşkilatları yasallaşmış çeteler olarak örgütlendi. Örgüte üye kabulleri silah üstüne ırkçı yemin törenlerinin arkasından yapıldı.
Sokakta milliyetçi bir hava geliştirilmeye çalışıldı. Sol içinde milliyetçilik rüzgârına oynayanların sayısı arttı. Yurtseverlik, Kızılelma koalisyonları ve CHP'de şiddetlenen milliyetçilik iklimi daha da koyulaştırıldı.
Meczuplar devreye girdi en uygun zamanda. Solun içinden yazılmış gibi kitaplar yazdılar, Sabetaycılık, "dönmeler" edebiyatı arttı.
Bu basınç, 301. maddeyi gündeme getirdi. Hükümet Kürt sorununda çözüm yönünde adım atacağına, milliyetçi havaya hem teslim oldu hem de bu havayı güçlendirdi.
Bir süre sonra da Türklüğe hakaret ettikleri gerekçesiyle aralarında Hrant Dink'in de bulunduğu bir dizi aydın ve gazeteci hakkında davalar açılmaya başlandı.
Her mahkeme, çetelerin, ırkçı kışkırtıcıların şov alanına dönüştü.

Geri adım atmadı
Hrant Dink, görüşlerinden geri adım atmadı. Zaten geri adım atması gereken görüşleri de, ırkçıların iddia ettiği gibi bir halkı aşağılayan yazıları da hiçbir zaman olmadı. Ama adım adım çetelerin hedef tahtasında olduğunu en başta Hrant Dink kavramıştı.
Veli Küçük, Hrant'ın yargılandığı bir davaya gitti. Bunun çok açık bir işaret olduğunu artık biliyoruz.
19 Ocak 2007'de Hrant Dink öldürüldü.
Hrant Dink'in mahkemelerinde ırkçı şovlar yapanların, Ermeni Konferansını engellemeye çalışanların, Danıştay cinayetini işleyen, Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalayan, ellerinde Tayyip Erdoğan'dan Ahmet Türk'e kadar birçok siyasi hakkında suikast planları olan, yer altına silah gömen, derin bir örgütlenme olduğunu bugün artık biliyoruz.
Bu örgütlenme aynı zamanda bir darbe de planlıyordu ve birkaç kez girişimde de bulundu. Nokta dergisinde açığa çıkan Özden Örnek'e ait günlükler, darbe girişimlerinin kapsamını açıkça gösteriyor.
Ümraniye'de ele geçirilen bombaların üzerinden ilerleyen soruşturma kısa sürede bir çete davasına yol açan büyük bir hamlenin de ilk adımı oldu. Bir darbeye zemin hazırlamak için suikastlardan kitle gösterilerine kadar bir dizi adım planlayan çete, çok açık ki, Hrant Dink'i de katletti.
Bu yüzden, Hrant Dink davasının birkaç tetikçinin ceza alacağı ve cinayeti yaratan iklimin baş sorumlularının üstünün örtüleceği bir sonuçla tamamlanmaması gerekiyor.
Bu yüzden, Hrant Dink davasının takipçisi olmak, tek bir saniye bile davanın peşinin bırakmamak zorundayız.

Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası