Bu yılın Mart ayının başlarında, yerel seçimler öncesinde açılışı yapılacak olan HDP Fethiye İlçe Örgütü, tam üç gün boyunca ırkçıların saldırısına uğradı.
Yüzlerce ırkçı HDP binasını ablukaya aldı, çatıdan kiremit atarak camlarını kırmaya ve gaz tüpüyle yakmaya çalıştı.
Olay yerine çağırılan bir itfaiye aracıyla HDP tabelası indirildi ve yerine Türk bayrağı asıldı. Bu esnada 116 ırkçı gözaltına alınarak, haklarında “zorla bir siyasi partinin faaliyetini engellemek”, “suç işlemeye alenen tahrik”, “mala zarar verme” suçlamaları ile dava açıldı.
Bu davanın 21 Ekim tarihinde görülen duruşmasında, sanıklar işledikleri suçu büyük bir pervasızlıkla kabul ederek aslında “yargılanmayı değil, ödül beklediklerini” dile getirdiler.
Öyle ya! Ne de olsa bu topraklar onlara aitti, kendilerinden başka hiç kimsenin bu topraklarda hiçbir hakkı olamazdı.
Vaktiyle “Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler” diyen ataları Mahmut Esat Bozkurt’un izinden yürüyen ve AKP’nin “Yeni Türkiye”sinde ırkçılığın açıkça desteklenmesinden güç alan bu ırkçılar, bu haftanın ırkçısı olmaya hak kazandılar.