Volkan Akyıldırım
14 Ağustos 1953 günü  ajanslar SSCB'nin hidrojen bombası yaptığına dair açıklamasını  dünyaya duyurdu. "Kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silah" olarak tanımlanan bu şeyin sosyalizmle ne gibi bir ilgisi vardı?
SSCB'nin “yanılmaz” lideri Stalin, 1946'da tek ülkede komünizme geçilebileceğini söylemişti. Nükleer silahların, tankların, topların, tüfeklerin gölgesindeki, dünyanın en büyük askeri güçlerinden birine sahip olan bir rejimin eşitliğe, özgürlüğe ve adalete dayalı olan yeni bir toplum olarak nasıl sunulabilir?
Militarist bir sosyalizm olabilir mi?
Kuracağımız yeni toplumda güçlü bir devlet ve askeri bürokrasi mi olacak? 

Devrim ve ordu

Lenin'e göre devlet tüm şatafatına rağmen asıl olarak bürokrasi ve eli silahlı  adamlardan oluşuyordu. Bir sınıfın diğerine karşı egemenlik aracı olan devletin sopası asker, polis, gizli istihbarat örgütleriydi. Modern toplumda sermaye sınıfının çıkarlarını korumak için kapitalist devlet baştan aşağı silahlanmış ve emekçi sınıflara karşı bir savaş örgütü olarak kurgulanmıştı.
Lenin, tam da devrimin ortasında 1917 Ağustos'unda yazdığı, Devlet ve Devrim'de işçi sınıfının iktidarı alır almaz düzenli orduları lav etmek ve tüm halkın silahlanmasından bahseder. 1905 ve Şubat 1917 Rus Devrimleri'nin deneyini tartışır.
Her düzenli ordu gibi Rus ordusunun da çoğunluğunu emekçi sınıflardan gelenler (genellikle köylüler) oluşturur. 1905 ve 1917 Devrimleri'nde Rus Ordusu bölünmüştür. Çoğunluk kendi kardeşlerine kurşun atmayı reddedip karşı tarafa geçmiş, işçilerle birlikte silah depolarını ele geçirmiş  ve devrimi savunmak için tüm halk silahlanmıştı. Subaylar ise Çarlık'ın çıkarları için savaşmaya çalışmıştır. Ama onlar küçücük bir azınlıktı.
İşçiler Sovyet adlı doğrudan demokrasi örgütlenmelerini kurarken askerlerde subaylara isyan etmiş ve kendi Sovyetleri'ni kurmuştu. I. Dünya Savaşı'nın kanlı cepheleri birbirlerini öldürmeyi reddeden askerlerin kardeşleşmelerine tanık oluyordu. 1917 Ekim Devrimi ile Sovyetler iktidara geldi. Kansız bir devrimdi. Devrimin kalbi Petersburg'a hiç kimsenin burnu kanamadan hâkim olunmuştu. Moskova küçük çatışmalar olmuşsa da sadece birkaç ölmüştü.

İç Savaş

Devrimin ilk kararları arasında Çarlık Ordusu'nun dağıtılması, rütbelerin ve hiyerarşinin yasaklanması vardı. Lenin ve Bolşevikler, dünya devrimini bekliyorlardı. Eğer gelişmiş bir kapitalist ülkede (beklenen Almanya) devrim olursa bunun Rusya'daki geçişi kolaylaştıracağını düşünüyorlardı. Ancak Alman Devrimi yenildi. Devrimden sadece bir yıl sonra ilk tokadın sersemliğini üzerinden atan Rus egemen sınıfı toparlanmış, dünyadaki 13 emperyalist ülkenin desteğini alarak devrimi boğmak için Beyaz Ordu'yu ileri sürmüş, iç savaş başlamıştı.
Tüm halkın silahlandırıldığı,  özel silahlı güç ortadan kaldırılarak bu görevin herkese dağıtılıp anlamsızlaştırıldığı politika yerini savaşın gerçekliğine bırakıldı. Beyaz Ordu'ya karşı Kızıl Ordu kuruldu. 1919-1921 arasındaki iç savaş döneminde Sovyet iktidarı zaferle çıktı. Bu yenenin mağlup olduğu bir zaferdi. 1917 Ekim Devrimi'ne katılan işçi, köylü ve askerlerin yüzde 95'i iç savaşta yaşamını yitirmişti. Tüm ekonomi savaş için örgütlenmişti, şehirlerde ise açlık kol geziyordu. Devrimi yapan sınıf yok olurken, yeni bir sınıfın iktidarı doğuyordu.
Eski rejimin bürokratları  devrimi selamlayarak partiye üye oluyordu. Çünkü Bolşevik Partisi artık değişmiş, kocaman bir ülkeyi elindeki silahlı  güçle yönetmeye çalışan ve kendini devlet olarak örgütleyen bir aygıta dönüşmüştü. Kızıl Ordu devasa bir güçtü.  Çarlık Ordusu'nun bazı subayları saf değiştirerek Kızıl Ordu'ya katılmış ve komuta kademesinde yer almıştı.
Stalin 1926'da Tek bir ülkede sosyalizmin mümkün olduğunu yazdı. 1929 yılında "I. Beş Yıllık Ekonomik Plan" yürürlüğe girdi. Stalin bir hedef koymuştu. Sovyet Rusya Batı'nın 200 yılda yaptığını 20 yılda yapmalı ve sanayileşmeliydi. 20 yıl demişti. 1917 Ekim Devrimi 1. Dünya Savaşı'na son vermişti. Ancak emperyalist güçlerin arasındaki dünyanın yeniden paylaşımı meselesi sonuçlanmamıştı. 1929'daki Büyük Bunalım'la birlikte tüm devletler yeniden savaş için tepeden tırnağa silahlanmaya başlamıştı.
Ordu içinde rütbeler hızla geri geldi. Ast üst ayrımı yürürlüğe sokuldu. Devrim sıradan bir askerle subayın aynı ücreti almasını şart koşmuştu. Stalinizmin hâkimiyeti ile birlikte bu ortadan kaldırıldı. Ordunun komuta kademesi aynı zamanda egemen sınıfın ta kendisiydi. Rus ekonomisinin temel güdüsü toplumun tüketimi için üretim değil, daha fazla silahla için üretim oldu. Rus ekonomisi bir sürekli savaş ekonomisine dönüşmüştü.*
1939 yılında Rusya Japonya sınır anlaşmazlıkları yaşayıp çatıştı. Stalin dünyayı paylaşmak için Hitler'le zaten anlaşmıştı. 23 Ağustos 1939'da Nazi Almanya'sı ve SSCB arasında imzalanan Molotov-Ribentrop Anlaşması doğrultusunda Avrupa'yı ikiye bölmek için harekete geçti. Polonya ve Besarabya'yı işgal etti. 1 Eylül 1939 günü ise milyonlarca insanın ölümüne neden olan 2. Dünya Savaşı başlamıştı.
Bu emperyalist bir savaştı ve temel neden Batı gibi SSCB'nin de emperyal bir güce dönüşme isteğiydi. Savaşta kazanan taraf Stalin SSCB'si ve ABD olmuştu. Stalinist Rusya, Doğu Avrupa'yı işgal ederek dünyanın üçte birini siyasi egemenliği altına almıştı. Dünya 70 milyondan fazla insanın ölümü pahasına paylaşmıştı. SSCB, Soğuk Savaş boyunca dünyada nükleer gerilimi artıran ve bölgesel çatışmaları kışkırtan bir politika izledi.

Yıkılan sosyalizm değil

Bütün bu hikâyenin sosyalizmle bir ilgisi yok. Ordulu, generalli, nükleer silahlı, gizli polisli bir rejim sosyalist olamaz. Militarizmin olduğu yerde yeni bir toplumun ya da bu topluma dönük bir girişimin varlığından söz edilemez. SSCB'yi sosyalist, 'reel sosyalist' ya da kapitalizmden daha ileri bir toplum olarak görenler ise tam tersini düşünüyor. Eğer sosyalizmde güçlü ordular ve askeri hiyerarşi olacaksa neden darbe yapmak isteyen kendi ordunu desteklemeyesin ki?
1989-1991'de Doğu  Bloku'nda yıkılanın ne olduğu tartışmasından bu yüzden kaçınılamaz. Eğer yıkılanın sosyalizm değil, bürokratik devlet kapitalizmi olduğunu, işçi sınıfının sömürüldüğü ve eski baskı altında tutulduğunu teslim etmezseniz aynı yere düşersiniz. Bu yerinde artık emekçi sınıflar gözünde herhangi bir değeri yok.
Yeni bir toplum militarizm, baskı, yayılmacılık üzerine kurulamaz. Kim bunu yapmak istiyorsa sosyalistler onların daima karşısında olacaktır.


*Michael Kidron'un Sürekli Savaş Ekonomisi adlı broşürü iyi bir kaynak. Tony Cliff'in Rusya'da Devlet Kapitalizmi ise Kızıl Ordu'nun dönüşümü ve stalinist diktatörlükteki rolüne dair detaylı bir açıklama getiriyor.

Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası