Volkan Akyıldırım
1926 yılında dünya sosyalist hareketi yeni bir teoriyle karşılaştı. Tek ülkede sosyalizm, Stalin'in icadıydı. Bu öyle bir icattı ki Stalin aynı yıl ilk baskısı yapılan Leninizm'in İlkeleri adlı kitapta sosyalizmin ancak bir dünya devrimi ile küresel çapta kurulabileceğini söylüyordu. O güne kadar tüm Marksistler bu fikri savunmuştu. Altı ay sonra Leninizmin İlkeleri'nin ikinci baskısında Marksist anlayış terk edilmişti.
Lenin, 1924'te ölmüş, Bolşevik Partisi ise zaten 1921'den itibaren kendi içinde kanatlara ve fraksiyonlara ayrılmıştı. Buharin'in başını çektiği köylülükle uzlaşmayı savunan sağ kanat, Stalin liderliğindeki devleti ve parti aygıtını elinde tutan merkezi kanat ve 1917 Ekim Devrimi'nin devam ettirilmesi ve dünya devrimini savunan Troçki liderliğindeki devrimci kanat karşı karşıyaydı.
Tek ülkede sosyalizm
1917 Ekim Devrimi, dünyada devrimci bir dalga başlatmıştı. 1919'Macaristan ve birçok Doğu Avrupa ülkesinde Sovyetler (işçi konseyleri) kurulmuştu. İrlanda'da Paskalya ayaklanması gerçekleşmişti. 1921'de İtalya'da Konseyler kurulmuştu. 1923'te Alman işçi sınıfı ikinci kez ayaklanmıştı. 1926'de İngiltere'de genel grev gerçekleşmişti. 1927'de Çin'de işçiler Sovyetler kurarak ayaklanmıştı. Bu dalga 1936'da İspanya'da işçilerin ve köylülerin devrimi ile sonlandı, ancak hiçbir devrim başarıya ulaşamamıştı. Devrim, geri bir köylü ülkesi olan Rusya'da, 2 büyük savaşın ardından ve işçi sınıfı yok olmuşken tek bir ülkede kapalı kaldı.
Devlet aygıtını elinde tutan bürokrasi zaten Kızıl Ordu aracılığıyla kendini çok güçlendirmişti. Parti tek sesli hale getirilmiş, muhalefet dışlanmıştı. Devrimden sonra dünyadan birçok devrimci parti ile birlikte kurulan 3. Enternasyonal (Dünya Partisi) Stalin ve bürokrasinin eline geçmişti. Tüm bu devrimci dalga içinde stalinist bürokrasi diğer komünist partiler üzerindeki kontrolü aracılığıyla neredeyse tüm devrimleri içerden dinamitledi. Tek ülkede sosyalizm kurulabiliyorsa, diğer ülkedeki devrimlere ne gerek vardı ki, önemli olan Rusya'da devletin ve onu elinde bulunduranların güçlenmesiydi.
Troçki bunlara sessiz kalamazdı. Çarlık mahkemelerinde Sovyet iktidarı ve devrimi savunduğu gibi stalinizme ve partinin sağ kanadına karşı işçi sınıfının uluslar arası çıkarlarının sözcüsü oldu. Troçki'ye göre tek ülkede sosyalizm 'gerici bir ütopyadır.' Dünya çapında bir sistem olan kapitalizmden daha ileri bir toplumu tek bir ülkede kurmaya çalışmak barbarca sonuçlar yaratacaktı. Dünya devriminin reddedilmesi ilk sonuçtu ve bu sonuç sayesinde 21. yüzyılda hala kapitalizmde yaşıyoruz. Oysa başka bir tarih yaşanabilirdi.
Troçki ve Bolşevik Partisi'nin geriye kalan devrimci kadrolarının oluşturduğu Sol Muhalefet, stalinist rejim tarafından yasaklandı. Toplantıları ve gösterileri dağıtıldı. Troçki, bütün enerjisini Ekim Devrimi'nin kazanımlarını ve Bolşevik geleneği yaşatmaya harcayacaktı.
Troçki'ye göre Rusya'da stalinist bürokrasinin iktidarı bir karşı-devrimdi. Ancak politik bir karşı devrimdi bu. Devrimin toplumsal temeli, üretim araçları üzerindeki devlet mülkiyeti ve planlı ekonomi duruyordu. Troçki'ye göre bu iki kazanım yozlaşsa ve gericileşse de bile Sovyet Rusya'yı kapitalizmden sosyalizme geçişte duraklatılmış bir toplum olarak görüyordu. Bunu "yozlaşmış işçi devleti" olarak adlandırdı. Eğer Rusya'da işçi sınıfı yeniden ayaklanarak stalinist bürokrasiyi yıkarsa - ki ölümüne dek buna inanmış ve bunun için mücadele etmişti - 1917'nin yoluna dönmek kolay olacaktı. Bürokrasi Troçki'ye göre bir sınıf değil tarihin özel bir anında, devrimi yapan sınıf ortadan kalkmışken buraya çöreklenen geçici bir oluşumdu. Kapitalizmin küresel krizi ayaklanmaları başlatacak ve mutlaka devrilecekti. Troçki bunların yanı sıra Rusya işçi sınıfının ekonomik ve politik olarak mülksüzleştirilmesine dikkat çekti.
O Rusya politik bir devrim, dünyada sosyalist bir devrim için mücadele etti. Eleştirisi Stalinist rejimin gerçek yüzünü ortaya koydu ve bu eleştiriyi paylaşanlar sayesinde 1917 Ekim Devrimi ve gerçek Marksist gelenek ayakta kaldı. Ancak tarih Troçki'nin stalinist rejim hakkındaki teorisini yanlış çıkarttı. Rusya'da bürokrasi çökmek yerine iktidarını sağlamlaştırmış, Doğu Avrupa'yı işgal ederek dünyanın üçte birini kontrol eder hale gelmişti. Dünyada beklenen devrimler gelmemiş, ekonomi savaştan sonra hızlı büyüme dönemine girmiş, işçi sınıfının çoğunluğu sosyal demokrasiyi destekler hale gelmişti.
Stalinizm
Troçki yanılmıştı. Rusya'da 1917 Ekim devrimi 1920'lerin ortalarından itibaren yenilmişti. 1929'da yürürlüğe sokulan 1. Beş Yıllık Ekonomik planla birlikte Rusya'da neyin ne kadar üretileceğine, kimin ne kadar tüketeceğine artık bürokrasi karar veriyordu. İşçi sınıfı mülksüzleştirilmişti, Yaygın emek sömürüsü için iç pasaport uygulaması başlatılmıştı. Partiden bağımsız her türlü örgütlenme yasaklandı. Grevler yasaklandı. İdam cezasına geri dönüldü. Orduda rütbeler geri döndü. Ücretler arasındaki eşitsizlik temel politika oldu. 1936 yılında Stalin'in emriyle başlatılan Moskova Duruşmaları'nın başlattığı terör dalgası sonucu kişi öldü. 7 etnik grup ortadan kaldırıldı. Diğer uluslara karşı Ruslaştırma politikaları uygulandı. Dini gruplar, ibadet ve inançlar yasaklandı. Toplama kamplı, idam cezalı, insan ve işçi haklarının olmadığı, muhalefetin sistematik olarak imha edildiği bu rejim "yozlaşmış bir işçi devleti" değil derken yanılmıştı.
Troçki'den sonra troçkizm
Troçki'ye göre Stalinist bürokrasi, tarihin çarkı karşısında mutlaka yenilecekti. Mülksüzleştirdiği ve baskı altında tuttuğu işçi sınıfı bir gün patlayacaktı. Bu 1989'da mümkün oldu. Doğu Avrupa işçi sınıfı stalinizmi tarihin mezarlığına gömdü. 1991'de SSCB adlı stalinist devlet yıkıldı. Ortaya saçılanlar ise fuhuş, açlık, alkolizm, şiddet, hırsızlık, ırkçılıktı. Oysa Stalin 1946'da Rusya'da komünizme geçiş aşamasına girildiğini söylemişti.
Tony Cliff genç bir troçkist olarak 2. Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde Troçki'nin teorisini gözden geçirmek gerektiğini fark etti. Doğu Avrupa'da bir devrim ya da kayda değer bir ayaklanma olmadan, Kızıl Ordu işgaliyle Rusya'daki rejimin aynıları kurulmuştu. Eğer her ikisi de işçi devletiyse, bir işçi devleti kurmak için devrime ve işçi sınıfına ihtiyaç yoktu. Ya Marksist teori yanlıştı ya da hem Rusya hem de uyduları yozlaşmış birer işçi devleti ya da kapitalizmden daha ileri bir toplum olamazlardı. Tony Cliff, Marks'ın kapitalizmin analizindeki yöntemini alıp Rusya'ya uyguladı. Vardığı sonuç Rusya'daki rejimin aynı batıdaki sermaye birikimi ve değer yasasıyla yönetiliyor oluşuydu. İşçi sınıfı üretim araçları karşısında Batı'daki gibi mülksüzdü. Devlet mülkiyeti aracılığıyla zenginliğe el koyan bürokrasiydi, planı da kendi ihtiyaçlarına dönük olarak oluşturmuşlardı. Cliff, Rusya'daki rejimi bürokratik devlet kapitalisti olduğu kanıtladı.
Ancak diğer troçkistler bu gerçeği görmezlikten geldi. Onlar Rusya gibi Doğu Avrupa, Çin, Küba gibi devletlerin "yozlaşmış işçi devletleri" olarak gördüler. Böylece Troçki düşüncesinin merkezi noktası olan işçi sınıfının devrimci rolünü yadsıdılar. Troçki'nin lafzına sahip çıkarken düşüncesinin özünü kaçırdılar.
Troçki'ye göre sosyalizm, ancak aşağıdan , işçi sınıfının kendi eylemi ve örgütleriyle dayanabilirdi. Başka hiçbir toplumsal güç işçi sınıfının devrimci rolünü oynamazdı. Kızıl Ordu, gerillalar ya da parlamento gruplarıyla yeni bir toplum kurulamazdı.
Troçki'nin lafzını sahiplenen Ortodoks troçkistler bu bakış açısıyla çoğu zaman sekter pozisyonlara savruldu ve bölünerek birbirleriyle rakip bir çok fraksiyon doğurdu. Stalinist Doğu Bloku yıkıldıktan sonra ise giderek daha da etkisizleştiler.
Cliff ve yoldaşları ise marksizmden kopmak yerine Troçki'yi eleştirdiler ve düşüncesindeki özü kavrayıp, yanlış tarafı bir kenara koydular. Uluslarası Sosyalizm Akımı, Marks, Engels, Lenin, Luksemburg, Troçki ve Gramsci gibilerin geleneğini sürdürdür. Modern mkapitalizmi anlamayı başardı. 1989-1991'de sosyalizmin ya da işçi devletlerinin yıkıldığını sanıp karamsarlığa kapılmadı. Antikapitalist hareketi ve küresel savaş karşıtın hareketin inşacısı oldu.
Tek bir troçkizm yok. Kendini troçkist olarak adlandıran yapılar arasında bir ortaklıkta yok. DSİP ve Sosyalist İşçi ile 4. Enternasyonal kökenli diğer troçkistler arasındaki fark 180 derecedir. Biz sekter ve dogmatik değiliz. lafazanlık yapmıyoruz, sosyalist alternatifi inşa ediyoruz.