İrem Nur Aksu
"Proleterlerin, kendi zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Halbuki kazanacakları bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri birleşin!" (Komünist Manifesto - Marx ve Engels)
Yıl 2009 ve bugün sloganlar biçim değiştirse de içini dolduran fikirler eski olduğu kadar güncel hâlâ. Marks ve Engels'in kaleme aldığı Manifestoda söylediği bu cümle gibi. Hala işçilerin kaybedecekleri hiçbir şeyi yok. Tıpkı kapitalizmin tarihinin de eski olduğu gibi, ama arada bir fark var, kapitalizm şimdilerde krizde!
Günlerdir IMF ve Düya Bankası toplantıları rüzgarı esiyor İstanbul'da, onlar toplantılar yapıyor bizler sokakta yürüyüşler, basın açıklamaları. Antikapitalist hareketin bir parçası olarak dünyada olduğu gibi burada da ortak olan sloganları hep beraber atıyoruz. Antikapitalist Blok IMF ve DB'ye karşı sokakta "IMF Defol, bu gezegen bizim", "başka bir dünya mümkün" diyor. Toplantılar düzenliyor, alternatifleri ortaya koyuyor. Evet sadece "IMF defol" demekle olmuyor antikapitalistlik. Geçenlerde ATV Ana Haber'de IMF ve DB'ye karşı İstanbul'da "Antikapitalistler hazırlıklara başladı" başlığıyla verilen haberde, Antikapitalist Blok adına yaptığım röportaja Sabah gazetesi köşe yazarı Hıncal Uluç "slogan değil, yeni fikir gençler" başlıklı bir yazı yazmış. Şirketleri kurtarmak gerektiğini, eğer böyle olmazsa işsizliğin artacağını, ailelerin yoksullaşacağını ve bu sloganları atan rejimin artık iflas ettiğini yazmış özetle. "Diyelim öyle İrem, diyelim öyle" demiş Hıncal Uluç, söylediklerimize. Ben de böyle başlamak istiyorum cevabıma.
Diyelim öyle Hıncal, diyelim öyle...
Sondan başlarsak, bu sloganları atan rejimden kastettiğin sanırım SSCB. 1989 Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra tıpkı Fukuyama'nın söylediği gibi çöken sosyalizm değildi. Çöken Stalin Rusya'sında yaşayan devlet kapitalizmiydi. Ve elbette bu sloganlar o rejimin değil, yazının başında da belirttiğim gibi hala güncel olan marksizmin sloganları. Doğru, Marks sistemi tahlil ederken IMF ve Dünya Bankası henüz kurulmamıştı. Ancak Marks kapitalist sistemin, bugün yeni liberalizm ve küreselleşme karşıtı olan antikapitalistlerin vurguladığı gibi insanlık dışı yöntemlerin kavranmasını ve çözümlenmesini bir arada sunmuştu. Bugün IMF ve Dünya Bankası'nın uyguladığı politikalar insanlık dışıdır. Daha dün IMF yöneticilerinin yaptığı açıklamalarda krize önlem olarak çalışanların maaşlarının düşürülmesi gerektiği söylendi. Şirketlerin kâr oranlarını yükseltmesi için piyasaya pompalanan paralar, sermaye birikimini sağlayan ve sattığı emeğinin karşılığını alamayan işçi ve emekçilerin, "yoksullaşan ailelerin" cebine girmiyor. Daha az paraya, daha fazla zaman çalıştırmak veya çalışanların sayısını azaltmak gibi yöntemler de kâr oranları azalan şirketlerin kurtulmasında ilk sırada yer alan önlemler arasında. Dolayısıyla şirketleri kurtarırken işsizlik rakamlarında düşüş olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Zaten IMF başkanı da kendi ağzıyla rakamların yükseleceğini söyledi. Nitekim bugün ABD'de yeni işsizlik rakamları açıklandı ve artış gözden kaçmıyor. Eğer onların söylediklerini dinlemek istiyorsan da gerçek değişmiyor. Bugüne kadar şirketler için milyarlarca dolar para harcandı, kriz bitmedi. Harcanan paralar yoksulların cebine de girmedi aksine onların cebinden çıktı.
Bir diğer mesele, krizin nasıl başladığı. "Kriz nasıl başladı" diye sormuşsun ve yanıtını eksik vermişsin. Kriz şirketlerin iflası ile başladı demek, şirketlerin neden iflas ettiği sorusunu arka plana itiyor. Ancak bu soruyu yanıtlamadan da çözüme ulaşmak mümkün değil. Rekabet içinde olan şirketler, daha fazla üretime geçer. İhtiyaç fazlası olan bu mallar tüketimle karşılanamadıkça stoklarda birikir. Şirketlerin kâr oranlarının düşmesine neden olur. Dolayısıyla şirketlerin iflasına neden olan bir sistem bütünü var. Bir de yazıda "insanlar ilaç parası bulamaz hale geliyor" demiş. Acaba neden? İlaçların temin edileceği sağlık sisteminin özelleştiriliyor olması mantığa aykırı olan kısım değil mi? IMF ve Dünya Bankası bugün 1980 lerden beri vahşice uygulanan yeni liberalizmin özelleştirme politikalarını devam ettirmek gerektiğini savunuyor. Yani özelleşen sağlık da eğitim de zaten sadece parası olanların erişebileceği hale geliyor. Yani işsiz kalmasa da işçilerin ve çalışanların kazandığı paralar bu imkanlara ulaşmayı zorluyor. Çocuğunu okutamıyor, ya da hastaysa ilaç alamaz hale geliyor.
Kendi yaşamına bak demiş bir de.
Kendi yaşamıma bakıyorum Hıncal, aileme de...
Genel tablodan farklı bir şey göremiyorum ama. Onların cebine giren paralar ile şirketlerin kasasına giren para arasında kocaman bir uçurum var.
IMF ve Dünya Bankası bir şey söylüyor, alternatifiniz var mı? Varsa onları dinleyelim demiş. Var elbette.
Dinle Hıncal o zaman...
Nihai yanıt kapitalistlerin ütopik sisteminin aksine oldukça basit: Kâr değil insan! Şirketlerin kârını değil, insanların hayatlarını merkeze alan bir sistem. Detayları antikapitalist hareket, yıllardır sosyal forumlarda ve bulabildiği her platformda tartışıyor zaten. Tartışılanları da sokağa taşıyor zaten. Tıpkı bizim bu günlerde Antikapitalist Blok ile sokağa taşıdığımız sloganlar gibi. Eğer ucuz bir taktiğe başvurmadı isen, Ekim sonunda yapılacak Marksizm toplantılarında da ne olduğunu öğrenme şansın var.
Henüz gitmediklerini düşünürsek bir kez daha eski ama güncel sloganı atıyoruz : IMF defol, bu gezegen bizim!