6 Ekim'de kitle örgütlerinin, emek hareketinin çağrısıyla Taksim'de IMF ve Dünya Bankası'na karşı toplandık. Taksim Meydan'ında buluşan sendikalar, grevlerden,direnişlerden gelen işçiler, emekçiler, sosyalistler, antikapitalistler bir araya geldi. Aynı saatlerde milyonlarca insanı yoksullaştıran, işsizliğe sürükleyen kan emici örgütleri, IMF ve Dünya Bankası'nı protesto etti. Ancak IMF ve Dünya Bankası'nın heyetinin güvenliğini sağlayan polis teşkilatı; sermayeye olduğu kadar nazik değildi. Kitle örgütleri açıklamayı bitirdiği an, alandan dahi henüz çıkılmamışken ve hiç bir uyarı olmaksızın birden gaz bombalarını yağdıran polis, vahşice saldırdı. Ortada İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Altınok'uk söylediği gibi sağduyulu ve orantılı polis müdahalesi değil, alandakilerin gaz bombaları, tazyikli su ve coplarla karşılaşması vardı. Eyleme katılmadığı halde 55 yaşındaki İshak Kalvo'nun ölümüne neden olan da, polis teşkilatının söylediği gibi gösteriye katılanlar değildi herhalde. Taksim Meydanı'nı attığı sayısız gaz bombasıyla "Beyaz Meydan"a çeviren, İshak Kalvo kalp krizi geçirdiği halde yolu açmayan polis bu trajik ölümün de sorumlusu aynı zamanda. O gün, onlarca kişi polis tarafından göz altına alındı, yaralandı. Tüm bunların yaşandığı sırada zirvenin açılışını yapan Tayyip Erdoğan, daha adil bir dünyadan bahsediyor, "protestolara kulak vermek gerekir" diyordu ama Kongre Vadisi'nin dışındaki dünya hiç de adil değildi. Üstelik tüm dünyada artık istenmeyen bu örgütlere karşı emekçilerin çıkardığı sesin, şiddetle bastırıldığı protestoya kulak vermek pek mümkün olmasa gerek. Antikapitalist Blok'un da IMF'ye karşı sürdürdüğü kampanya ve 6 Ekim'de bütün IMF karşıtarıyla beraber yapılan eylem polisin bu müdahalesine rağmen başarılı oldu.