Şenol Karakaş
Uzun bir süredir yaşanan tartışmalar giderek daha somut bir hale geldi ve Türkiye'de yeni bir sol partinin kurulması için başlatılan girişimler hız kazandı. Siyasal alanda yaşanan gelişmeler, küresel ekonomik krizin etkileriyle birlikte düşünüldüğünde yeni ve kitlesel bir sol parti için adımlarımızı daha da hızlandırmak zorundayız.

Sokakta örgütlenen bir sol

Yeni bir sol partinin çıkış zemini, sokak olmak zorunda. Son zamanlarda, "Sokağa, eyleme!" sloganını bile eleştirecek kadar zıvanadan çıkmış "solcuların" çeşitli internet sitelerinde yazı yazdığını düşünürsek, sokaktan söz ederken, yeni sol partinin sistemle her düzeyde problem yaşayan ezilenlerin yaşadığı ve mücadele ettiği tüm alanlarda, insanlarla yüz yüze gelerek örgütlenmesi gerektiğinden söz ettiğimizi vurgulamak gerekiyor.

Sokak, fabrika, okul, işyerleri, sendikalar, eylem alanları.

Yeni bir sol parti bütün bu alanlarda birden örgütlenmek zorunda. Sokakta örgütlenmek zorundayız, çünkü, uzun bir süredir yaşanan toplumsal kutuplaşma kendisini sık sık sokakta ifade ediyor. Söz konusu olan sadece bir kutuplaşma da değil. Bir toplumsal yarılma, toplumsal bir arayışı üreten siyasal bir saflaşma yaşanıyor. Bu saflaşmaya, "Biz varız!" yanıtını vererek örgütlenmek için, sokakta olmak çok önemli.

Asker postallarıyla uzlaşmayan bir sol için

Son üç yılda arka arkaya yaşanan bir dizi gelişme sol içinde büyük ve artık geri dönülemez aşamaya ulaşan bir bölünme yarattı. Önce Hrant Dink öldürüldü. Hrant Dink cenazesine katılmayarak, hatta cenaze törenini karalamaya ve suçlamaya çalışarak, demokrasi mücadelesinden kopan bir solun sesi duyulmaya başlandı. Bu sol, Hrant Dink'in öldürülmesinden iki ay sonra, darbeye toplumsal zemin yaratmak isteyenlerce örgütlendiği çok açık olan Cumhuriyet mitinglerini de övmeye başladı.

2007 genel seçimlerinde Baskın Oran ve Ufuk Uras kampanyası sol içindeki bu yarılmayı daha keskinleştirdi. Bağımsız aday kampanyaları bir yandan statükocu, ulusalcı solun ezberlerini bozdu. Bir yandan bu kampanya radikal sloganlarla sürdürüldü. Darbe girişimlerine de, ırkçılığa da, emekçi sınıflar üzerindeki baskılara da sokakta binlerce aktivistle birlikte yapılan yürüyüşlerle yanıt veren bağımsız aday kampanyası, yeni bir sol parti açısından da yepyeni imkânların varlığını gösterdi.

Soldaki yarılmayı nihai hale getiren gelişme ise seçimlerden hemen sonra başlayan Ergenekon davası süreci oldu.

Ergenekon davasının sola karşı yapıldığını iddia eden tuhaf bir mantık, sol adına, "sol" örgütler tarafından savunulmaya başlandı. Darbe girişimlerini durdurmak üzere, suikast planlayanları, yer altına silah gömenleri yargılayan bir davayı sola karşı bir siyasi komplo olarak görmek için, sola veda etmiş olmak gerekiyordu ve 2007 yılı içinde bu veda tamamlandı.

Yeni bir sol parti, 2007 yılı içinde yaşanan politik tartışmada, asker postallarının izinden giden soldan bambaşka, emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en ön saflarında yer alan aktivistlerin üzerinde örgütlenmek zorundadır.

Emeğin yeni sesi

2008 yılı ise neden yeni bir sol partiye ihtiyacımız olduğunu gösteren önemli bir küresel gelişmeyle tamamlandı. 2008 yılının son aylarında başlayan kriz, dünya çapında sanayi üretiminde önemli bir düşüş ve emekçiler açısından derin bir işsizlik olarak yaşandı. Kriz, emekçi sınıflara sadece işsizlik olarak değil, gerçek ücretlerde düşüş, alım gücünde azalma olarak da yansıdı.

Krize karşı Türkiye'de irili ufaklı tepki eylemleri örgütlendi. Bu eylemlerin yetersiz olduğunu artık daha iyi görüyoruz. Tek tek her işyerindeki direnişi diğer direnişlerle birlikte düşünecek olan, direnişler arasında bağlantı kurmak için mücadele edecek olan, her direnişi en büyük emek örgütlerinin birleşik platformunun temel gündemlerinden birisi haline getirecek olan kitlesel bir sol partiye ne kadar şiddetle ihtiyaç duyduğumuz çok açık.

Böyle bir sol parti, sadece protestoların yaygınlaşması ve daha güçlü hale gelmesi için değil üstelik, emek hareketinin kazanması için de çok önemli bir ihtiyaç. İşçi sınıfının kazanmaya ihtiyacı var. İşçi sınıfı, zaten, kazanmak için mücadele eder, kazanabileceğine inandığında tüm güçlerini seferber eder ve hareketin sonuna kadar gider. Hareket, sonuna geldiğimizde kazanabilir de kaybedebilir de. Önemli olan, kazanmak için mücadeledir. Sadece kazanmak için örgütlenen mücadelenin, kazanma şansı olabilir. Protestolar, öfkeyi ve kızgınlığı dile getirmeye, kamuoyu oluşturmaya yarar ama kazanmayı sağlamaz.

Bu yüzden emeğin yeni bir sol sese, kazanmak için mücadele etmeye kararlı kitlesel bir sol sese ihtiyacı var.

Bu sol ses, solda küçümsenen bir sorunda da net bir tutum almak zorunda. Kapitalist sistemin yarattığı sayısız bölünmüşlük, solun bir kesimi tarafından "kimlik politikaları" adı verilerek aşağılanıyor. Bu aşağılamayı yapanlar, farkında olmadan başka türden bir kimlik politikası, azınlık olanların, ezilenlerin sorunlarına karşı egemen Türk milliyetçiliğinin politikasını yapıyorlar. Cumhuriyetin üzerinde yükseldiği Ermeni sorununda net bir tutuma sahip olmak, "Hepimiz Ermeniyiz" diyebilmek, bir kimlik politikası değildir.

Son iki aydır, başına açılım sözcüğü yerleştiğinden beri Türkiye'de politika sahnesini sallayan Kürt sorununun çözümünden yana olmak, basitçe bir kimlik politikası savunmak demek değildir. Yeni bir sol parti, işçileri sadece emeklerinin sömürüsü ile ilgilenen duyarsız, cahil ve politik tartışmalara katılmayan, üstüne üstlük de bu türden hiçbir bölünmüşlüğü yaşamayan bir toplumsal sınıf olarak gören kaba "sosyalistlere" karşı, işçilerin ve emekçilerin her türden ezme ezilme ilişkisinde ezilenden yana tutum almadan, gerçekleri teşhir etmeden ve tüm ezilenlerin çıkarlarını sahiplenmeden toplumsal değişim umudunun taşıyıcısı olmayacağını bilenlerin partisi olmalıdır.

Mahalleden meclise

Sokağın sesi olmayı başaran bir hareket, sokağın sesini meclis kürsüsünde de dile getirmeyi hedeflemek zorundadır. 2007 genel seçimlerinde DTP üyeleri de Ufuk Uras da bağımsız aday kampanyalarıyla meclise girecek oyu almayı başardı.

Baskın Oran kampanyası ise meclise girecek oyu almayı başaramadı ama sokağın sesi olmayı başardı.

2011 yılında yapılacak genel seçimlerde, solun mecliste daha yüksek bir oranda temsil edilmesi mümkün. 2011 seçimlerimde elde edilecek başarı, çeşitli seçim bölgelerinde bugünden başlayacak bağımsız aday kampanyalarıyla bire bir bağlantılı. Bağımsız aday kampanyası yeni bir sol partinin alternatifi olarak değil, tam tersine böyle bir parti sürecinin katalizörü olarak değerlendirilebilir.

Özgürlük istiyoruz!

Bu toplum, özgürlük istiyor. Kürt halkı özgürlük istiyor! Aleviler özgürlük istiyor. Başörtüsü taktığı için okuyamayan kadınlar özgürlük istiyor. Gençler özgürlük istiyor. Eşcinseller özgürlük istiyor. Demokrasiyi savunanlar, darbe karşıtları özgürlük istiyor. Emek hareketi özgürlük istiyor! Sınırsız düşünce, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü.

Bir adalet ve vicdan hareketi olarak ortaya çıkacak olan yeni sol parti, tüm özgürlükleri hiyerarşik bir dizilişe sokmadan, sonuna kadar savunmak zorunda. Daha da kesin olan, ancak bu özgürlüklerin tümünü birden savunabilen bir parti kitlesel ve yeni bir parti olabilir.

Bu sorunlar arasından, özellikle Kürt sorununda önemli bir gelişme yaşanıyor. Açılım adı verilen dönem Kürt halkını umutlandırdı. Ama Kürt hareketi, yine, esas olarak yalnız. Genelkurmay da solun bazı kesimleri de, lafa, "PKK silahı bırakmalıdır" diyerek başlıyor.

Kürt halkının ise yanında olduğunu bileceği, güvenebileceği, kendisini eleştirse de koşulsuz olarak destekleyeceğinden emin olduğu kitlesel bir sola ihtiyacı var.

Açılım sürecinden Kürt halkının en büyük kazanımla çıkması için mücadele edecek olan, Kürt sorunun çözümünün batıda emekçilerin mücadelesinin de önünü açacağını gören kitlesel bir sol parti için şimdi adım atmanın tam zamanıdır!

Devrimci sosyalistler bu kitlesel sol partinin içinde, bu partinin kazanması, hareketin kazanması için çalışmaya şimdiden başlayacaklardır. Irkçılığa, milliyetçiliğe meydan okuyan, soldan sağdan ulusalcılığın tüm sürümleriyle hesabını ve ilişkisini kesmiş olan, sürekli hareket halinde, sürekli kazanmak için mücadele eden, kadınların, gençlerin, eşcinsellerin, emekçilerin sözcüsü ve örgütçüsü oldukları, emeğin ve tüm ezilenlerin sesi, vicdanı ve örgütü olan, tüm uluslararası deneyleri, hareketleri, işçi eylemlerini, yeni sol parti girişimlerini sadece izlemekle yetinmeyip hepsini kardeşi ilan edecek olan bir solu kurmak için harekete geçiyoruz.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası