Hrant Dink’in eşi Rakel, çocukları Arat, Delal ve Sera ile kardeşi Hosrof Dink, mahkemeye sundukları dilekçede, iki yıldır süren davada savcıların gerçeği aramadığını söyledi. Milliyet Gazetesi tarafından aktarılan dilekçenin özeti adaletin nasıl engellendiğini gösteriyor.
“Davada iki yılı geride bıraktık. Duruşmalar boyunca sessiz ve edilgen olan savcı, ancak taleplerimizle ilgili söz almakta ve ne yazık ki tek işlevi buymuşçasına taleplerimizin reddi doğrultusunda görüş bildirmektedir. Bu tavrıyla gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda gayret gösterdiği söylenemez.”
Derin irade
“Gelinen aşamada, gerçek, çok güçlü ve çok derin bir irade tarafından karartılmakta ve bu irade yargılamanın sınırlarını belirlemektedir. Taleplerimiz mahkemenizce her seferinde ve sistemli bir biçimde reddedilmektedir.
Mahkemenin ara kararları muhatap kurumlarca karşılanmamakta, mahkemeye tatmin edici cevaplar verilmemekte, hatta kimi görevliler, kendilerini adeta mahkemenin üstünde görerek yargılama hakkında görüş bildirmeye kalkışmakta, kimi kez de gayriciddi cevaplar vererek mahkemeye saygısızlık ettikleri gibi görevlerini suistimal etmektedirler.”
Cinayette devletin katkısı
“Ortaya çıkan gerçek şudur: Devletin güvenlikten ve istihbarattan sorumlu birimlerinin Hrant Dink cinayetinde önemli rolü, payı ve hatta katkısı vardır.
Ancak, Emniyet ve jandarma görevlileri ile ilgili yapılan suç duyurularına takipsizlik kararı verildi.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz’ün tanık olarak dinlenmesi yönündeki taleplerimiz reddedildi."
“Dink’i İstanbul Valiliği’nde tehdit eden güvenlik görevlilerinin kimlikleri ısrarla istenmesine rağmen mahkemece sorulmadı. Bu taleplerin reddi, davayı, 2004 yılından başlayan eylemler bütününden sadece tetiğin çekildiği ana ve örgütlü yapının sadece tetikçilerden oluşan ayağına kilitledi.
Fırsatları değerlendirmek, geçmişin yükünden kurtulmak ve geleceğimizi kurmak elimizde. Tarih, bizi, eylemlerimiz ve seçimlerimizle yargılayacak. Takdir mahkemenizindir.”