Volkan Akyıldırım
Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı, 27 Eylül 1952'de kuruldu. Çok geçmeden Özel Harp Dairesi (ÖHD) adını aldı. "Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı" ise çatı isim olarak kullanılmaya devam edildi. Özel Harp Dairesi'nin ilk icraatı Kıbrıs'ın bölünmesini sağlayan Türk Milli Mukavemet Birliği'ni kurmak ve orada özel savaşa başlamak oldu.
Özel Harp Dairesi, NATO ülkelerinde kurulan Gladyo adlı örgütlenmelerin Türkiye'deki uzantısıdır. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra benzeri örgütlenmeler tüm NATO üyesi ülkelerde kuruldu; amaç bir komünist işgal sırasında direnişi örgütleyecek, hiçbir yasa ya da sivil otoriteye bağlı olmayan gölge bir ordu oluşturmaktı. Bu ordu baştan aşağı yasadışı bir örgütlenme yürütecek, gayrinizami harp denilen özel savaş taktiklerini uygulayacaktı.
1991'de SSCB tarihe karıştı, ancak Türk kontrgerillası dağıtılmadı. Askeri vesayet rejimini sürdürmek, sivil ve demokratik gelişmeleri engellemek ve özgürlük isteyen Kürt halkını yıldırmak için bu cinayet örgütü kullanıldı. 1990'lar boyunca Doğu'da cinayetler işlenirken Batı'da tüm demokratik haklar askıya alınırken kontrgerilla mensupları daha da pervasızlaştı. Siyasi müdahaleler dışında eroin ticareti, çek-senet tahsilatı, işadamlarına şantaj ve tehdit, akaryakıt ve insan kaçakçılığı gibi "adi" işlerle de onlar uğraştı.
1970'ler boyunca toplumun gündeminde olan, dönemin başbakanı Bülent Ecevit tarafından soruşturulan kontrgerillayla ikinci büyük yüzleşme 1996'da Susurluk'ta gerçekleşen bir trafik kazasından sonra yaşandı. Araçta bulunan MHP'li kontrgerilla üyesi Abdullah Çatlı, Emniyet Müdürü ve Demirel-Çiller'in partisinden Urfa Milletvekili olan korucubaşı Sedat Bucak'ın ilişkileri bir bir ortaya saçıldı. Ancak kendini kitlesel eylemlerle ifade edilen temiz toplum isteği 28 Şubat darbesi ile rafa kaldırıldı.
Ergenekon soruşturması kontrgerillayla üçüncü büyük yüzleşmeyi getirdi. 2006'da Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ve Danıştay baskınına dönük soruşturma üç yıl sonra ilk kez bir kontrgerilla merkezinin sivil yargı tarafından aranmasına uzanacaktı.
Askerler tarafından yönetilen ama mensupları arasında iş adamları, gazeteciler, akademisyenler gibi toplumun bir kesiminden "sivil"lerin bulunduğu kontrgerilla Türkiye'deki kemalist rejimin bekçisidir. Rejim sarsılırken kontrgerilla ilk kez bütün boyutlarıyla mercek altında. Bunu Ergenekon soruşturmasına borçluyuz.
Darbelere zemin hazırladılar
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 - 4 darbe, sayısız muhtıra ve sıkıyönetim gibi anti-demokratik gelişmelerin arkasında kontrgerillanın olduğu 1960'lardan bu yana biliniyor. Katliamları, provokasyonları ve suikastleri her seferinde darbeler izledi. Özel Harp Dairesi tarafından yaratılan kaos ortamı ile yaratılmak istenen; seçilmiş hükümet ve parlamentonun işe yaramadığı, sivil otoritenin ülkeyi bunalıma sürüklediği, demokratik hakların siyasetçilerin yanlış politikalarına yol açtığı gibi askerlerin yönetime el koymasına meşruiyet kazandıracak fikirlere toplumsal destekti. Seferberlik Tetkik Kurulları ile darbeler arasındaki ilişki dikkat çekici. Seferberlik Tetkik Kurulu'na bağlı bölge başkanlıklarının sayısı her darbeden önce artırılmış, darbe gerçekleştirildikten sonra ise azaltılmıştır. 1954 yılında 14 Seferberlik Tetkik Kurulu bölge başkanlığı mevcutken, 1960 darbesi öncesi dönemde bu sayı 35'e çıktı. 12 Mart 1971 darbesinin ardından sayısı düşürülen bölge temsilciliklerinin sayısı, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde yeniden artırılarak 27'ye çıkarıldı. 1988'de Turgut Özal suikastının ardından Özel Harp Dairesi bürolarının sayısı 13'e indirildi. 2007 yılında ise TSK yeniden Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Temsilcilikleri'nin sayısını artırma karar aldı. Bugün sayısı 12 olan bölge başkanlıklarının 2010'da iki katına çıkarılması planlanıyor.
Kirli savaşta 40 bin Kürdü öldürdüler Kürtlere karşı savaşta kontrgerilla özel bir rol oynadı. Bölge uzun yıllar sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal uygulamalarıyla yönetildi. Geçen hafta varlığı TSK tarafından yalanlanan, ancak bir çok tanıklık, bilgi ve belgeyle gerçek olduğu bilinen kontrgerilla uzantısı JİTEM adlı örgüt yüzlerce yargısız infaz ve kaybetme gerçekleştirdi. Tüm Kürtlere dönük terör olarak özetlenecek kirli savaş politikaları sonucu 3 binden fazla köy boşaltıldı. Ormanlar ateşe verildi. 40 binden fazla Kürt bu savaşta yaşamını yitirdi. Ölenlerin dörtte birinin JİTEM tarafından hedef alındığı tahmin ediliyor. JİTEM'in bir uzantısı olan Türk Hizbullah'ı (hizbulkontra) PKK'ye karşı ayrıca kullanıldı.