23 Ocak'ta kara ve fırtınaya rağmen darbecilere karşı binler yürüdü
Ersin Tek
Kar ve fırtınaya rağmen, binlerce darbe karşıtı, Tünel Meydanından, Taksim'e kadar yürüdü. Kara kışa rağmen toplananların sayısı darbe girişimlerine karşı öfkenin boyutunu gösteriyordu. Fakat, bu eylemi önemli kılan yalnızca sayı değildi. Bu eylemle, Türkiye ilk kez "darbeye karşı sivil direniş" için adım atıldı.
Balyoz planına duyulan öfke, eyleme damgasını vurdu. Camileri havaya uçurmayı, Yunanistan'la savaş çıkarmayı hedefleyen Balyoz planına duyulan öfke kadar; Kafes planıyla Hrant Dink'i öldürdükleri gibi gayrimüslimleri öldürmeyi planlayanlara da duyulan öfke darbe karşıtı sloganlarla İstiklal Caddesi boyunca yankılandı. Kortejin başından "12 Eylül", "12 Mart", "27 Mayıs", "28 Şubat", "6-7 Eylül", "Dersim 38" sesi duyuldukça binlerce kişi hep bir ağızdan bağırıyordu: "Bir daha asla!" Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu çağrısı ile bir araya gelenler için, "bir daha asla" demenin somut bir anlamı var. Geçmişteki darbeleri yalnızca lanetlemekle kalmayan eylemciler, bu nedenle bu yürüyüşe "darbeye karşı sivil direniş" adını verdiler. İstiklal Caddesi boyunca sık sık atılan bir slogan da, eylemin kararlığını ve sivil direnişin anlamını yeterince açıklıyor: "Tankların üstüne çıkacağız". Eylemde, "ordu kışlaya", "cuntanın contasını dağıtacağız" gibi sloganlarla beraber, "Başbuğ İstifa", "İlker Başbuğ Kapa Çeni", "Özgürlük" sloganları da atıldı. Eylemin somut sloganı ise "Hükümet uyuma EMASYA'yı iptal et" talebi oldu. Türkiye'de ilk defa, olası bir darbeye karşı halkın öfkeyle direneceğini açıkladığı eylemin başarısı, farklı kesimlerden özgürlük isteyen, darbelere karşı çıkanların ortak sesi olmasında. Başörtülü kadınların, eşcinsellerin, transeksüellerin gerçekten de omuz omuza, "darbelere karşı omuz omuza" sloganını bağırması; darbe karşıtı gücü gösteriyor. Bıçağını çekmiş, karşısındakinin boğazına dayamış bir saldırgan güce benzeyen darbecilerin ise bu eylemden rahatsız olduğu bir gerçek. Eylemin yankıları Eylemden kısa bir süre sonra, İlker Başbuğ bir açıklama yaptı. "Sabırımızı taşırmayın" diyen Başbuğ, darbe karşıtlarının (TSK'nın yeni imalatı kelimelerle "asimetrik savaşçıların") sabırlarını taşırdığı belirtti. Elbette ki, darbe yapmak isteyenlere "yapamazsın" denmesi, canlarını sıkıyor. Canlarını sıkmakla kalmayıp, toplumu tehdit edebilecek bir cüreti kendilerinde görebiliyorlar. Bir yandan darbe planlarının, "savaş oyunu" olduğunu söyleyerek "darbe yapmak istemiyoruz" diyorlar; öte yandan da halkı "sabrımızı taşırmayın" diyerek tehdit ediyorlar. O sabır taşarsa ne olacak? Darbe mi? 23 Ocak'ta halk, buna yanıtını vermiş görünüyor. Bir yandan "tankların üstüne çıkacağız" derken, öte yandan "İlker Başbuğ kapa çeneni" derken. Eylemin ardından Başbakan Erdoğan bir açıklama yaparak EMASYA'yı iptal edeceklerini açıkladı. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu da, protokolün iptal edilmesi için mücadele etmeye kararlı.
CHP faşist mi ırkçı mı? 23 Ocak'ta yapılan darbe karşıtı yürüyüşte darbe karşıtları, kendisini "Ergenekon'un avukatı" olarak ifade eden ve buna uygun davranan CHP'ye de öfkelerini dile getirdiler. "Faşist CHP" sloganları zaman zaman ve özellikle CHP binası önünde öfkeyle atıldı. CHP, açık ki darbecileri destekleyen bir parti. CHP ırkçı, fakat faşist değil. MHP, geçmiş darbelerde "biz içerdeyiz ama fikirlerimiz dışarda uygulanıyor" diyerek cuntalara da yaklaşımını gösteren; führeri bizzat darbeci olan faşist parti. Kontgerillanın doğrudan içinde yer alan pek çok ismin geçmişte de bugün de ya bu parti ile ya BBP ile bir şekilde ilişkili olduğu biliniyor. %18'lik bir tehdit olan has faşist MHP'yi es geçip; daha amatör darbeci olan CHP'yi faşist ilan etmek bizi bir başka önemli mücadelede, anti faşist mücadelede zayıflatır.
Darbelere karşı direneceğiz! 2008 yazında yargı darbesine karşı bir araya gelen demokrasi ve özgürlük yanlıları tarafından kurulan Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’na katıl, darbeyi birlikte durduralım.
