Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) yeni bir kampanyaya başlıyor. Üst başlığı "Savaşısın sesini sustur, barışın sesini yükselt" olan kampanyanın ana vurgusu, "Önce barış" olacak.
"Önce barış" sloganı olacak çünkü aylar önce başlayan "demokratik açılım" süreci kesintiye uğramış durumda. Kürt halkında ve barış yanlılarında yükselen beklenti, sırasıyla DTP'nin kapatılması, Kürt hareketinin temsilcilerine, belediye başkanlarına yönelik tutuklamalar ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve milletvekili Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülmesi ne açılım ne de demokrasi ruruhyla bağdaşmayan, savaşı tırmandırmak isteyen bir zihniyetin devamcısı olan uygulamalar.
Tüm savaşçı tutumlara ve uygulamalara karşı Kürt halkı sabrını zorlayarak barış isteğinde ısrarlı olduğunu vurguluyor. Önce barış kampanyası Kürt halkının barış haykırışını tek başına atmaması için de bir kampanya olarak görülmelidir.
Kürt halkıyla dayanışmak için, sorunun savaşla çözülemeyeceğini bir kez daha kanıtlamak için, karar alıcılara savaşçı tutumlarından vaz geçmelerini söylemek için "Önce barış" kampanyası çok önemli.
Savaşa karşı çıkan tüm güçler Küresel BAK'ın kampanyasını desteklemeli ve bu kampanyayı sokakta örgütlemeli. Çünkü önce barış demek, operasyonlar dursun demektir!
Önce barış demek, kan dökülmesin demektir!
Önce barış demek, muhatapsız çözüm olmaz demektir!
Önce barış demek, Kürt sorununun çözümünün siyasal demokrasinin sınırlarının genişletilmesinden geçmesini vurgulamak demektir!
Önce barış demek, kuru bir kardeşlik propagandasının ötesinde, "kardeşiz ama eşit koşullarda kardeşiz" diyebilmektir!
Önce barış demek, Kürt belediye başkanları derahl serbest bırakılsın demektir!
Önce barış demek, anadilini kullanmada sınırsız özgürlük demektir!
Önce barış demek, ırkıçılığa ve milliyetçiliğe dur demektir!
Kürt sorununda çözüm, Kürt halkının ulusal varlığı her düzeyde tanınmadan gerçekleşemez. "Önce barış" kampanyası, batıda yükselen bir barış çığlığı olarak bu sürecin en önemli adımlarından birisi olacaktır.