Hükümetin 'nükleere evet silahına hayır' söylemi, Brezilya, Türkiye ve İran arasında varılan uranyum takası anlaşması ile anlamını yitiriyor. Akkuyu'ya yapılması planlanan nükleer santralin ilk ünitesinin en geç 2018 yılında devreye gireceği yetkililer tarafından açıklanıyor.
7-8 Haziran'da İstanbul'da yapılacak "Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA)" çerçevesinde Rusya ile Türkiye'nin Mersin Akkuyu'da yaklaşık 20 milyar dolara mal olması beklenen nükleer santrala yönelik bazı teknik anlaşmaların imzalanabileceği belirtiliyor.
Nükleer santrallar ekonomik değildir. Zaten Akkuyu'da kurulması planlanan santal için - 20 milyar dolarlık maliyetin -diğer nükleer santral örneklerinde de görüldüğü gibi- artması işten bile değildir. Nükleer enerji en pahalı teknolojilerden birisidir.
Halk sağlığı açısından sorundur. Çevreye zararlıdır. Depolama sorunu hâlâ çözülememiştir. Bir nükleer santralda ortaya çıkan radyoaktif atık yılda ortalama 60 metreküptür. Bu atıkları güvenli olarak ortadan kaldırmanın yıllık faturası, 38 milyon avroyu bulmaktadır ve en az 300 yıl güvenli bir şekilde depolanması gereken bu atıkların güvenli depolandığına dair şüpheler giderilememiştir.
Avrupa'daki 150 dolayında nükleer santralden çıkan radyoaktif atıklardan 12 bin tonunun toprak altında bulunduğu bilinmektedir. Bir çok ülke yayılan radyasyonun ölümcül olması yüzünden kendi topraklarında nükleer atık depolamak istememektedir. Ayrıca yüksek depolama maliyeti de nükleer sevdalısı ülkelerin başına bela olmaktadır.
Nükleer santrallar küresel ısınmaya çare değildir; hatta küresel ısınma nedeni ile yağış miktarlarının düşeceği bilindiği için su ile soğutulan santrallar küresel ısınmanın yarattığı su sorununu tetikler.
Kamu yararı gözetmez. Akkuyu halkı 40 yıldır nükleer santral karşıtı mücadelesini sürdürmektedir.
Güvensizdir. Gerek dünyada gerçekleşen kazalar gerek Türkiye'de TAEK'in trajikomik kazası güven sorununu gözler önüne serer.
İstihdam açısından sorunludur; uzman işgücü kullanır ve işçi güvenliği risklidir. Enerji bağlımlılığını arttırır.
Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santralin, uygulanan devletler arası anlaşma yöntemi, kamu yararı gözetmemesi açısından hukuken sorunlu; Ecemiş fay hattına yakınlığı dolayısıya jeoteknik açıdan riskli olduğu biliniyor. Saha lisansının çok eski olması dolayısıyla lisansın iptali için açılan dava devam ediyor.
Türkiye'nin pahalı ve tehlikeki nükleer maceraya sürüklenmesini önlemek amacıyla 'acil eylem planı'nın hayata geçmesi hayati bir önem taşıyor.