Rıfat Solmaz
1917 yılının Temmuz ve Ağustos ayları, Rus işçi devrimi açısından kritik bir öneme sahip oldu. 18 Haziran’da, Şubat devrimi sırasında kurulan Geçici Hükümet, savaşı durdurmak ve barış için çabalamak bir yana, savaşı derinleştirmek için hamle yapmaya başladı. Başbakan Kerenski Almanya ve Avusturya’ya karşı saldırı emrini verdi. Hala ayaklanmanın ateşi ve devrimin moral üstünlüğüne sahip olan başkentteki garnizonlara cepheye gitmeleri gerektiğini açıklayan emir geldiğinde, askerler arasında büyük bir hoşnutsuzluk başladı.

Şubat devrimine katılan birliklerin silahsızlandırılamayacağı ve başka bir yere sevk edilemeyeceği vaadini Geçici Hükümet ve Kerenski unutmuştu ama askerler ve işçiler unutmamıştı. Asker sevkıyatını talep eden ikinci emir de geldiğinde, askerler Geçici Hükümet’e ve savaş kararına gösteriyle yanıt vermek için harekete geçti.

Makineli Tüfek Alayı askerleri, “Alman proletaryasına karşı savaşmak üzere Alman cephesine gitmeyip bunun yerine kendi kapitalist bakanlarına karşı savaşma” kararı aldıklarını açıkladılar.

2 Temmuz’da yığınsal bir gösteri düzenlendi. Gösterinin kitleselliği ve coşkusu askerler, işçiler ve Bolşevik Partisi saflarında Geçici Hükümetin derhal yıkılması ve iktidarın sovyetlerde birikmesi konusunda aceleci bir eğilimin güçlenmesine neden oldu.

4 Temmuz’da ikinci bir gösteri daha düzenlendi. Gösteriye yarım milyon işçi, asker, kadın ve öğrenci katıldı. Kitlesel gösteri kitlelerdeki öfkeyi daha da artırdı. Gösteriye, “Geçici Hükümeti devirin” sloganı hakimdi. Bir grup işçi Lenin’den gösteride bir konuşma yapmasını istedi. Lenin’in yaptığı konuşma acilen devrim isteyen kitlelerde ve Bolşevik Parti’nin acil ayaklanma talep eden aktivistleri arasında hayal kırıklığı yarattı. Lenin konuşmasında, “Kararlılık, sabır ve temkinlilik” gerektiğini vurgulamıştı çünkü.

Karşı devrim harekete geçiyor
“Tüm iktidar Sovyetlere” sloganı, 1917 Şubat devriminin hemen ertesinde, Nisan ayında Lenin’in Bolşevik Parti’nin üst düzey kadrolarındaki tutuculukla mücadele ettiği Nisan Tezleri’nin en önemli vurgusuydu. İşçi sınıfının burjuvaziyle iktidarı paylaşamayacağını, bunun imkansız olduğunu ve toplumdaki tüm köklü sorunların, toprak sorunu, ulusal sorun ve demokrasi ve barış sorunu gibi sorunların çözülmesi için işçi sınıfının iktidarı kendi ellerinde toparlaması gerektiğini ifade eden bir slogandı. Ama Lenin, Blanqi geleneğinden gelmediklerini, darbeci bir sosyalizm anlayışına sahip olmadıklarını her yeri geldiğinde söylüyordu. Eylül ayında, Temmuz olaylarıyla ilgili olarak şunları söyleyecekti: “Eğer Bolşevikler 3-4 Temmuz’da iktidarı ele geçirmeyi amaçlamış olsalardı, halkın ve hatta işçilerin çoğunluğu ordudaki generallerin, kırsal alandaki toprak ağalarının ve şehirlerdeki kapitalistlerin karşı devrimci politikaları konusunda o günlerde henüz bir deneye sahip olmadığı için, yanlış bir şey yapmış olurlardı.”

Bolşevikler, işçi ve askerlerin eylem çağrısını, bu eylemleri aceleci ve yanlış bulsalar da desteklemişlerdi. “Partimiz, önlemeye çalıştığı halde kendiliğinden patlak vermiş olan 3-4 Temmuz kitle hareketini desteklemeyi reddetmiş olsaydı (…) bunun pratik anlamı proletaryaya karşı açık bir ihanet olurdu.” diyen Lenin, işçilerin kitlesel mücadelelere giriştiğinde yanlış yapmasının kaçınılmaz olacağını ama sosyalistlerin her zaman işçi sınıfının yanında olması gerektiğini, yanlışları kitlelere açıklayarak, “büyük bir azimle sınıf bilincinin kendiliğindenlik üzerine galebe çalması için çabala”ması gerektiğini söylüyordu.

İşçi ve askerlerin kitlesel ve öfkeli eylemleri burjuvaziyi de harekete geçirdi. Sovyetlerin yeniden ayaklanan işçilerin yönetim organı olması ve tüm iktidarı işçi sınıfı ve yoksul köylülüğün ellerinde toparlaması için barışçıl yöntemlerle ilerlemenin mümkün olmadığını Temmuz ayaklanması göstermişti. Geçici Hükümet, Lenin’i ve Bolşevikleri Alman ajanı olmakla suçladı. Muhtemelen dönemin Yalçın Küçükleri Lenin’in soyadından yola çıkarak neden Alman kökenli olduğunu kanıtlamaya çalışmışlardır.

Karşı devrim harekete geçti. Başbakan, işçilerin her türlü özgürlüğünün kısıtlanması gerektiğini vurgulamaya başladı ve askerlerle, yani Çarlık subaylarıyla Bolşeviklere ve işçilere karşı hareket örgütledi.

Lenin’in en kapsamlı biyopgrafisini yazan Tony Cliff’in dediği gibi: “Gericilik devrimi harekete geçirdi. İktidarı ele geçirmeye bütünüyle hazır hale gelmeleri için, işçilerin Kornilov’un karşı devrimci darbesini yaşamaya gereksinmeleri vardı.”

Ve karşı devrim başladı.

Bolşevikler darbeye karşı

Burjuvazi açısından Sovyetlerle birlikte, işçilerle iktidarı paylaşarak bir hükümet halinde siyasi açıdan var olmak imkansız hale gelmişti. Bu yüzden, burjuvazinin alternatifi demokratik ve parlamenter bir rejim değil, işçi sınıfının devrimle elde ettiği tüm ekonomik, politik ve örgütsel kazanımları darmadağın edildiği bir askeri darbeydi.

Kısacası, Lenin’in başarıyla gördüğü gibi, sorun Geçici Hükümet mi, Sovyet iktidarı mı sorunu değildi. Sorun işçi iktidarı mı askeri diktatörlük mü sorunuydu. 1917 Ekim devrimini gereksiz, erken ve darbeci bir ayaklanma olarak göstermeye çalışanlar, eğer Ekim devrimi gerçekleşmemiş olsaydı vahşi bir askeri darbenin gerçekleşeceğini görmezden geliyor.

Bolşevik Partisi, Temmuz ayında işçilerin erken isyanına, bu isyana karşı olmasına rağmen katıldı. Böylece isyana yönelik karşı devrimci girişimlerin en az hasarla atlatılmasını sağlamış ve bir devrimin ancak işçi sınıfının ve toplumun yoksul kesimlerinin çoğunluğunun desteğini aldığında başarı kazanabileceğini göstermiş oldu.

Temmuz ayları bir yandan sovyetlerin içinin boşaldığını, koflaştığını ve hızla yeniden canlandırılması ve devrimcileştirilmesi gerektiğini gösterdi. Diğer yandan da burjuvaziyle barış içinde bir arada yaşamanın işçiler açısından imkansız olduğunu ve iktidarın ya burjuvazi ya da işçi sınıfı tarafından ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu gösterdi.

Kornilov komutasındaki askeri darbe girişimine karşı bolşeviklerin önerdiği birleşik işçi cephesi politikası  hem darbeye karşı çıkan tüm siyasi partilerin tabanındaki işçileri birleştirdi, hem darbeye karşı teslim bayrağını hızla çeken partilerin tabanındaki işçilere bu partilerin liderliğini ve tüm bir Geçici Hükümet’i teşhir etti. Öte yandan tüm işçilerin birliğini ve çıkarlarını savunan politikaları öneren ve bu politikaların hayata geçirilmesi için en önde, en militanca işçilerle birlikte direnen Bolşevikler işçi sınıfının içindeki en dirençli kesimlerin çoğunluğunu saflarına kazandılar.

Temmuz ve ağustos günleri, kitlesel bir devrimci partinin ne kadar önemli bir rol oynayacağını gösteren çok önemli bir deneydir. Her Temmuz ve Ağustos ayında bu gerçeği hatırlamakta fayda var.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası