Roni Margulies
Yüksek Askerî Şura kararları, kimin orgeneral, kimin kuvvet komutanı, kimin emekli olacağı, solda kimsenin önemsediği bir şey değil.

Zaman zaman, Genelkurmay Başkanı olması beklenen bir generalin “iyi” veya “kötü” olduğu, darbeciliğe sıcak veya soğuk baktığı gibi dedikodular duyulur. Örneğin, Yaşar Büyükanıt’ın berbat olacağından korkuluyordu; şimdi ise Işık Koşaner’in fena olmadığı söyleniyor.

Ama dedikoduların ötesinde pek de ilgimizi çekmez YAŞ.

Çekmemesini makul buluyorum. Bize ne?

Evet, Genelkurmay Başkanı’nın kimliği ve siyasî eğilimleri bazen önemli olabiliyor. Düşündüğümde soğuk bir ürperti geçiriyorum: 2002-2006 yılları arasında Hilmi Özkök değil de, Şener Eruygur Genelkurmay Başkanı olsaydı, şu anda bu yazıyı ne ben yazabiliyor olacaktım, ne siz okuyabiliyor olacaktınız. Çünkü bu gazete çıkmıyor olacaktı, ben ya hapiste ya yurtdışında olacaktım, sizi ise Allah bilir.

Özkök’ün darbeci generalleri dört yıl boyunca nasıl oyaladığını, birbirine karşı kullandığını, engellediğini, Özden Örnek’in günlüklerinde dayanılmaz bir gerilim romanı gibi okumak mümkün.

Verilmiş sadakamız varmış, hep beraber direkten dönmüşüz.

Ama yine de hangi generalin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığında Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü’nden NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atandığı, haklı olarak, hiç derdimiz değildir.

Bize ne? “İyi” askerin “kötü” askerden çok daha iyi olamayacağını, askerin iyisinin de kötüsünün de son tahlilde aynı şey olduğunu biliriz.

Müslüman cenahta ise bu konuya yoğun ilgi vardır. Çünkü YAŞ kararları her yıl düzinelerce, hatta bazı yıllar yüzlerce kişi için yıkım anlamına gelmiştir.

Müslüman oldukları için askerden atılan subayların kurduğu bir dernek bile var.

Adaleti Savunanlar Derneği, “idarenin tüm işlem ve eylemlerinin hukuka  uygunluğunun yargı yolu ile denetlenmesi, her konuda adaletin tam ve çabuk gerçekleştirilmesi, mevzuat ve uygulamalardaki evrensel insan haklarına aykırılıkların izlenmesi ve düzeltilmesi için” kurulmuş.

Derneğin yedi kurucu üyesinin hepsi Silahlı Kuvvetler’den YAŞ kararlarıyla irtica gerekçesiyle emekli edilmiş personel.

Bize garip gelebilir. İnsan niye asker olmak istesin? Ordudan atılınca niye üzülsün?

Ama Müslüman çevrelerde, atılınca aç kalan, atıldığı gün askerî hastanede kanser tedavisi gören karısı da hastaneden atılan, atıldığını annesine söyleyemediği için emeklilik yaşı gelene kadar her sabah tıraş olup evden çıkan kişilerin öyküleri anlatılır.

Müslümanlar arasında, Silahlı Kuvvetler’de kimin namaz kıldığının, kimin karısının veya kızının başörtülü olduğunun dikkatle izlendiği ve bunların atılma nedeni olduğu anlatılır.

Sol, Müslümanların hiçbir sorunuyla ilgilenmediği gibi, bu sorunla da ilgilenmez; farkında bile değildir.

Ben bu yazıyı yazarken, YAŞ toplantıları devam ediyor.

Bu sefer kimin atılacağı değil, savcılık tarafından darbecilik iddiasıyla tutuklanması istenen 102 subayın terfi edip edemeyeceği, kuvvet komutanı olup olamayacağı tartışılıyor.

Herifler teslim olmayı reddediyor, açık açık “Bana ne lan savcılıktan, ben hukukun üstündeyim” diyor.

Kılıçdaroğlu, “Askerlerin terfilerinde ve emeklilik  sistemlerinde teamülleri var. Kurumları kurum yapan da budur. Siyasetin çok fazla burnunu sokmaması gerekir” diyor.

Ve sol hâlâ ilgilenmiyor.

Kimin yanında durduğunu bir kez daha belli etmiş oluyor.

 


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası