Referandum kampanyasında “yetmez ama evet” sloganı en belirleyici slogan oldu. “Yetmez” diyenler, yeni, demokratik, 12 Eylül ruhundan tümüyle kurtulmuş, çoğulcu, Kürt halkının varlığının tanındığı bir anayasa talebine sahipti. Bu talebi kampanya boyunca sık sık dile getirdi “Yetmez ama evet” diyen aktivistler ve sosyalistler.
Şimdi, “yetmez” derken kastedilen tün başlıklarda mücadeleye girmenin zamanıdır!
Şimdi, yeni bir mücadele zamanıdır.
Bu mücadele, “Hayır” diyenlerle AKP arasında sürmeyecek. Bu mücadele, güçlü bir evet çıkması için kampanya yapan AKP ile “Yetmez ama evet” diyenler arasında sürecek. Mücadele “Evet”le “Yetmez ama evet” arasındadır bunda sonra.
Bu mücadeleye bir başka boyut da “Boykot” diyen Kürt halkının radikalliğiyle eklenecektir.
“Hayır” kampanyası yapıp da daha referandum sonuçlanmadan “Evet” çıkacağını düşünerek Kenan Evren hakkında suç duyurusunda bulunanları kimse ciddiye almayacak bundan sonra.
Bundan sonra, tek ciddi mücadele, “Yetmez” diyenlerle Kürt illerinde “Boykot” diyenlerin mücadelesidir.
Bu yüzden şimdi sosyalistlerin görevi, demokrasi mücadelesinin her bir başlığında, yepyeni bir anayasa için mücadeleyi örgütlemektir.
“Yetmez” demiştik, kamu çalışanlarına grev hakkını tanımayan anayasa değişikliğinin yetersiz olduğunu söylemiştik. Şimdi, Antikapitalist Çalışanlar, hızla harekete geçerek, kamu çalışanları arasında grev hakkı için 1 milyon imzayı hedefleyen bir kampanyayı başlatabilir.
“Yetmez” demiştik, biz, YÖK’ün dağıtılmasını istiyoruz. Antikapitalist Öğrenciler, YÖK’ün dağıtılmasını ve okullarda sınırsız özgürlüğü hedefleyen yaygın bir kampanyaya hemen başlayabilirler.
“Yetmez” diyenler, kitlesel 28 Ağustos İstanbul yürüyüşünde, Kürt halkına özgürlük diye haykırmıştı. Binlerce insan, Kürt halkının özgürlüğünü talep etmişti. Son yıllarda, Kürt hareketinin örgütlemediği ama Kürtlerden yana en yığınsal eylemdi. Şimdi, Kürt halkının ulusal varlığının her düzeyde tanınması için sert bir mücadeleye hazırlanılabilir.
“Yetmez” diyenler, başörtüsüne özgürlük için hemen şimdi bir mücadeleye başlayabilirler.
Biliyoruz ki, Ergenekon denilen derin örgütlenme durduğu yerde duruyor. Dağıtılmış değil. Hrant Dink’i öldüren devlet mekanizması, tüm sorumlularıyla açığa çıkartılmış değil. Darbeciler, henüz en ağır cezalara çarptırılmış değil.
İşkenceye, düşünce özgürlüğü üzerindeki, gazeteciler üzerindeki, kadınlar, eşcinseller üzerindeki, gayrı Müslimler üzerindeki baskılar, ayrımcılık, nefret söylemi sona ermiş değil. Sokakta, tüm özgürlükler için mücadele etmek zorundayız. Tüm mücadeleleri bir birine bağlamak zorundayız. Bu yüzden, “Yetmez! Yeni bir anayasa istiyoruz” diyeceğiz. Tüm mücadele başlıklarını, bu kampanyada birleştirebiliriz ve birleştireceğiz.