Onur Devrim Üçbaş
Geçtiğimiz haftasonu Yunanistan'da yapılan yerel seçimler halkın PASOK hükümetine olan öfkesini gösterdi. Sosyal demokrat PASOK hükümeti kapsamlı kemer sıkma politikalarını dayatıyor. Ancak işçilerin direnişi kesintileri durdurması için hükümetin üzerinde basınç yaratıyor.
Sosyal-demokrasi ve sağ geriledi
Yerel seçimlerde PASOK'un oylarında ciddi bir düşüş meydana geldi.
Sağcı Yeni Demokrasi Partisi'nin ve faşist LAOS partisinin de oyları düştü. Seçimlere katılım oranı ortalamanın oldukça altında gerçekleşti.
Seçimlere katılmanın zorunlu olmasına rağmen seçmenlerin %40'ı oy kullanmazken, %10'u da geçersiz oy kullandı.
Radikal sol oylar arttı
Ülkedeki sol partilerin oylarıysa arttı. Stalinist Yunanistan Komünist Partisi'nin (KKE) oyu %14'e ulaşırken, Radikal Sol Koalisyon'da (SYRİZA) oylarını %6'ya yükseltti.
Yerel seçimler antikapitalistler için de bir sıçrama tahtası oldu. Devrim için Antikapitalist Sol Koordinasyon (ANTARSYA) oylarını dörde katlayarak toplam 100.000 oy aldı, 20 belediye meclis üyesi kazandı. Bu belediye meclisi üyelerinin arasında DSİP'in kardeş örgütü olan ve ANTARSYA'da kilit rol oynayan Sosyalist İşçi Partisi (SEK) üyeleri de bulunuyor.
Başbakan Papandreou seçimlerden önce eğer PASOK kaybederse genel seçime gideceği sözünü vermişti. Ancak görünen o ki Papandreou partisinin oylarındaki bu düşüşün yeterli olduğunu düşünmüyor. İşçilerin mücadelesi ise tüm hızıyla devam ediyor. Bu cuma kamu çalışanları greve çıkacak, bir sonraki genel grevin günü ise bütçenin görüşüleceği gün olan 15 Aralık olarak belirlendi.
Yunanistan'daki yerel seçime ülkede devam eden grevler ve gösteriler damgasını vurdu. Sol oyların yükselmesini sağlayan da bu hareket oldu. Yunanistan'da sadece bu yıl içerisinde altı genel grev yapıldı.
Ekim ayında kamu çalışanları, öğretmenler, hastane ve belediye çalışanları 24 saatlik greve giderken demiryolu, ulaşım, telekomünikasyon ve enerji işçileri bir dizi yürüyüş düzenledi. Ülkedeki gazeteciler ve diğer medya çalışanları da patronların yüzlerce kişiyi işten attıkları saldırılara direniyorlar.
Hareketin gücü
Hükümet geçtiğimiz yazın sonunda hareketin geri çekileceğini umuyordu ancak böyle olmadı. Eylül ayında hükümet grevleri arkasında bırakıp yeni bir sayfa açmak umuduyla kabinede değişiklik yaptı. Ancak bu değişiklik işçileri tatmin etmedi. Yeni Toplum Düzeni Bakanının ilk işi milletvekilliği sırasında eleştirdiği kesintilere sahip çıkmak ve Akropolis'i işgal eden işçilerin üzerine polisi saldırtmak oldu. Yunanistan'daki direniş birden ortaya çıkmadı, bir süreç içinde gelişti.
2009 Ekim'inde PASOK seçildiğinde parti sendika yönetimlerinde etkili olan üyeleri yoluyla grevleri bir süre askıya almaya çalıştı. Mücadeleyi başlatan ilk grev çağrısını Yunanistan'daki sendika konfederasyonu tarafından değil yerel bir öğretmenler sendikası yapıldı. Bu grev çağrısı öğretmenlerin sendikasının üç saatlik bir grev çağrısı yapmasına neden oldu, bu ise bir domino etkisi başlattı. Önce küçük sendikalar ardından da Komünist Parti tarafından kontrol edilen sendikalar greve katıldı. Tabandaki militanların güçlerini farketmesiyle konfederasyonlara baskı yapmaya başladılar. Yunanistan'daki hareket bitmekten çok uzak. Yunanistan, Fransa ile birlikte Avrupa işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor.