BDP milletvekili Bengi Yıldız'ın grup toplantısında Kürtçe konuşmasına sinirlenen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, tıpkı bir MHP’li gibi konuştu.
Meclis başkanı, "Siyasi partiler, tüzük ve programlarının yazımı ve yayımında, kongrelerinde, açık ve kapalı salon toplantılarında ve propagandalarında Türkçe'den başka bir dil kullanamazlar. Bu yasalarımızda açıkça bellidir. Dolayısıyla siyasi partilerimiz de bu yasalar çerçevesinde faaliyette bulunmalıdırlar" diyerek resmi ideolojinin ırkçı ve asimilasyoncu baskısını savundu.
12 Eylül anayasası, Kürtçe yasağını anayasal düzeye yükseltmişti.
1991 yılında ise Kürt siyasetçiler SHP milletvekili listelerinden parlamentoya girmiş, Leyla Zana TBMM'deki yeminin ardından Kürtçe "Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum" demişti. Daha sonra DEP'e katılan milletvekilleri parlamento basılarak polis tarafından gözaltına alınmıştı. Kürtçe yemin eden Leyla Zana ve diğer DEP'liler, 9 yıl cezaevinde kaldılar.
Kürt sorununda barış ihtimalinin gündeme geldiği, devletin Kürt lider Abdullah Öcalan ile diyalog kurmaya başladığı, anadilde eğitimin ve Kürt halkının tüm haklarının tartışıldığı bir dönemde, TBMM Başkanı Şahin'in yorumu, "Vatandaş, Türkçe konuş" günlerini aratmayacak nitelikte.
Kürt siyasetçilerin yargılandığı KCK davası da Kürtçe savunma krizi nedeniyle ertelenmiş, mahkeme heyeti sanıkların yaptığı savunmanın "bilinmeyen bir dilde" olduğunu kayıtlara geçirmişti.
Kürtçe yasağı bir an önce son bulmalı. Kürt dili ve kültürü anayasal olarak tanınmalı. Barış için bu adım derhal atılmalı!
Bu sayıdaki ilgili diğer yazılar:
Bizim işimiz Türk milliyetçiliğine karşı mücadele
Kürtler vardır, Kürtçe vardır