İki dilin kabulü çözümde ilk adımdır

85 yıl boyunca Türk devleti Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşayan Kürtleri ezdi. Kürtler tarihte 29 kez ulusal baskıya karşı ayaklandı. Kürt sorununun başlangıç nedeni cumhuriyeti kuran asker ve sivil bürokratların Kürtlere verdikleri özerklik sözünü tutmayıp, Türkiye'de yaşayan herkesin Türk olduğunu ilan ederek Türk egemen sınıfının ulus-devletini kurmalarıydı. Ulusal varlıkları, dilleri, kültürleri inkâr edilen, asimilasyon ve ağır baskı ile zorla Türkleştirilmeye çalışılan Kürtler 85 yıl sonra devlete Kürt sorununda suç işlediğini kabul ettirdi ve bir ulusun özgürlük isteğini tankla, topla, tüfekle bastırmak isteyenler mahkûm edildi.

Kürtlere dağa çıkmaktan başka hiçbir yol bırakılmadı. Kürt sorununda çözüm önerilerinin açıkça tartışılması her engellendi. Bu tartışmayı yapanlar zindanlar da çürütüldü ya da infazlara kurban gitti. Kürt sorunu demokratik bir temelde çözmek isteyen tüm partiler kapatıldı. Çözüm ve diyalogdan yana olan Türk liderler dahi öldürüldü.

Kürtlere verilen özerklik sözü tutulmadı
Tüm bunlar askerlerin yazdığı 1924 Anayasası ile başlayan Kürt sorununu çözümsüz bırakmayı başaramadı. Kürtlerin kendi, aşağıdan mücadeleleri, 40 bin insanın yaşamını feda ettiği bu özgürlük mücadelesi NATO'nun en büyük ordularından biri olan Türk ordusuna başarısızlığını itiraf ettirdi. AKP, bu aşağıdan mücadelenin kazandığı hakların bir sonucu olarak Kürtlerin tarihte ne denli büyük acılar yaşadığını ifade etti. Ancak Kürtler silah yerine demokratik yöntemleri kullanarak ne istediklerine dair bir öneri attıklarında ordu muhtıra verdi, hükümet orduyla uzlaştı, DTK ve BDP hakkında dava açıldı, meclis muhalefetiyse "tek dil tek bayrak" sloganı etrafında çözümü engellemek isteyen kampı birleştirdi ve AKP'de verdiği sözleri unutarak bu hatta yerini aldı.

Türkiye işçi sınıfı, Türk kapitalistleriyle ortak çıkarlara sahip değildir. Aynı gemide olduğumuz bir yalandır. Türk ulus-devleti "hepimizin" değil sadece sermaye sınıfının çıkarlarını korur. Kürtleri ezen bu devlet her zaman işçi sınıfı mücadelesine, sendikalara ve sosyalistlere karşı aynı düşmanlıkla savaş vermiştir. Kürt ulusal demokratik hareketi, Türkiye işçi sınıfının dostu ve Türk egemen sınıfına karşı mücadelede tarihsel ortağıdır. Devrimci sosyalistler demokratik özerklik ve iki dilli hayat karşısında tutum alan tüm güçlere, tüm egemen sınıf partilerine karşıdır ve Türkiye işçi sınıfı içerisinde bu şovenist fikirlerin etkisiz kılınması için mücadele ederiz.

Türk ulus-devleti işçi sınıfının da düşmanıdır
Devrimci sosyalistler, ulus-devletlere, milli sınırlara karşıdır. Bu sınırlar sermaye için vardır. Sınırlar var oldukça, kapitalistlerin ulus-devletleri oldukça ulusal baskı da var olur. Sosyalistler ulusal baskıya işçileri böldüğü ve burjuvaziye yönetme şansı verdiği için karşıdır. Türk devleti Kürt ulusunu ezerek, Türkiye işçi sınıfı mücadelesini de bölmektedir. Bugün kim Kürtlere "siz bölücüsünüz" diye saldırmaya saldırıyorsa, Kürtlerin nasıl yaşayacaklarına kendilerinin karar vermesine ve bu kararın bir parçası olan Demokratik Özerkliğe karşı çıkıyorsa asıl bölücü odur. Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesi, eşit haklara sahip olması, Türk egemen sınıfının işçi sınıfını bölmek için kullandığı en önemli araç olan Türk milliyetçiliğini ortadan kaldıracaktır.

2011, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için belirleyici bir yıl olacak. Demokratik temelde siyasi diyalog ve tartışma çözümünü en-gelleme girişimleri tam da bu yüzden geliyor. Ordu bu yüzden açıkça darbe tehdidinde bulunuyor.

90'lara geri dönüşe izin vermemeliyiz. 85 yıldır süren baskı rejini yaşatmak isteyenlerin direncini kırmalıyız. "Tek dil, tek bay-rak" sloganıyla birleşen şo-venist cepheyi yenmeliyiz.

Türkiye işçi sınıfı ve Kürt özgürlük hareketi birleşirse bu gücü kimse yenemez. 12 Eylül 2010 günü referandumda barış için Öcalan'la diyaloga evet diyen yüzde 58 ve eşit vatandaşlığı tanıyan yeni anayasa için boykot diyen milyonlarca Kürt, seçmenlerin yüzde 65'ine yakın bir çoğunluk barış istiyor. Barışın kazanmasının yolu milliyetçi cephenin direncinin kırılması ve şovenizmin yenilmesinden geçiyor.

Anadilde eğitim hakkı derhal tanınmalıdır! Kür-distan'da, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı böl-gede söz, yetki, karar Kürt ulusunun olmalıdır! Kürt halkı ezildikçe Türkiye işçi sınıfı özgürlüğü kazanamaz.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası