Oylar Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’u adaylarına

Türkiye'de faşistlerin ve ulusalcıların saldırıları, Kürdistan'da artan devlet baskısı, askeri operasyonlar ve polis kurşunları - Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adaylarına normal bir seçim süreci yaşatılmıyor. Kürt halkı ve enternasyonalist sosyalistler, işçi hareketinin bir sloganında olduğu gibi "direne direne kazanacağız" diyor.

AKP, CHP, kaset darbesiyle kıvranan faşist MHP rahat rahat miting yapıyor. TV'lere reklam veriyor, bilboardları donatıyor. Sermaye partilerinin seçim kampanyaları neredeyse sorunsuz geçerken, onlar hiçbir engelleme ve baskıyla karşılaşmazken Kürt halkına ve sosyalistlerin payına düşen ise baskı.
YSK darbesinin direnişle püskürtülmesinin ardından Kürdistan'da olağanüstü bir seçim süreci yaşanıyor. Büyük kitle gösterileri gerçekleşiyor. Halk polis ve askerden korkmuyor. Geri adım atmıyor. Gösterilerde AKP'ye karşı büyük bir öfke açığa çıkıyor.

Seçim kampanyasının birinci ayında iki beş yüzden fazla BDP'li tutuklandı. Zaten 2 bin Kürt siyasetçisi son 1,5 yıl içerisinde tutuklanmıştı.
Eylemsizlik durumundaki 23 gerilla öldürüldü. YSK darbesini protesto eden bir liseli genç polis tarafından işkence edilip vurulurken, devletin yıllık gaz bombası stokları tükendi.

AKP'ye büyük öfke

Birçok yorumcu bölgede AKP'nin hızla güç yitirdiğini söylüyor. "Kürt sorununu çözdük" diyen Hakkari'de Tayyip Erdoğan'ın mitingine birkaç yüz kişi katılıyor. 8,5 yıldır Kürt sorununu çözmek için gerekli adımları atmayan, faşist MHP'yi barajın altına itmek ve tabanını kazanmak için "tek dil, tek bayrak, tek millet" şovenizmine sarılan AKP'nin PKK'yi tasfiye etme girişimi Kürdistan'da geri tepiyor.

Kürt özgürlük hareketi, eğer KCK'nin eylemsizlik tarihi 15 Haziran'a kadar Erdoğan ve AKP çözüm yönünde bir söz vermezse Kürt intifadasını başlatacaklarını açık açık söylüyor.

Devlet ile Öcalan arasındaki müzakere süreci devam ederken seçimlerden birinci çıkması beklenen AKP'nin Kürt halkının taleplerini kabul etmemesi durumunda büyük bir toplumsal patlama gerçekleşebilir.

Yarılma

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, karşısında AKP, CHP ve MHP'yi, orduyu ve polisi, valileri ve devlet görevlilerini buluyor. Batı'da, Türkiye'de ise Kürt özgürlük hareketinin adayları yarılmayı derinleştiriyor.

12 Eylül referandumunda boykot diyen sosyalist parti ve örgütler ile Yetmez ama Evet ve Evet diyen sosyalist partiler BDP ile ittifakta yer alıyor.
12 Eylül düzeninin değişmesine hayır diyen cephesinde yer alan örgütlerin çoğu ise Blok'u desteklemiyor. Ulusalcı sosyalistler kimi seçimlere katılmış gözüküp hiçbir şey yapmayarak, kimi hiçbir tutum açıklamayarak, kimi doğrudan Ergenekon sanıklarını destekleyerek, kimiyse Blok'a destek veren üyelerine tepki göstererek devlet partisi CHP'ye ve Türk milliyetçiliğine destek veriyor.

CHP'ye destek veren ulusalcı sosyalistlerin tümü aynı zamanda Ergenekon davasına karşı olan hatta 'Ergenekon yoktur' diyenler.

Görevler

Seçimlere çok az bir zaman kaldı. Kürt özgürlük hareketinin çatışmasızlık için devlete ve hükümete tanıdığı sürenin bitmesine de. Bu kısa zaman, 12 Haziran sonrası gündeme gelecek Kürt sorununun demokratik çözümü açısından belirleyici olacak.
Devlet ya Kürtlerin taleplerini kabul edecek ya da topyekun bir savaş başlayacak.
Bu süreçte sosyalistlerin görevi ezilen Kürt halkının yanında olmaktır.
AKP, CHP ve MHP'nin Türk işçilere söyledikleri yalanları teşhir etmektir.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun adaylarını meclise yollamak için daha çok çaba göstermektir.
Kürt halkı özgür olursa, Türkiye işçi sınıfı da özgür olacaktır.
12 Haziran seçimlerinde her tonda Türk milliyetçiliği ve şovenizm yenilgiye uğratılmalıdır.