‘Biz siyasilerin ve bankacıların elindeki mal değiliz’
Puerta del Sol olarak bilinen Madrid Meydanı’nın resimleri Kahire'deki Tahrir Meydanı'yla olağanüstü benzerlik gösteriyor; bir haftadan daha uzun bir süredir devam eden gösterilerle ve kamp kurarak ekonomik krizin yıkıcı etkilerini ve İspanyol devletinin bankacılar ile işbirliği yaparak iş çıkarları için empoze etmek istedikleri kemer sıkma politikasını protesto ediyorlar..
Öfkenin odak noktası İspanya hükümeti; İspanyol Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) merkez sol lideri, Başbakan, José Luis Rodríguez Zapatero. Zapatero 2008 yılında kriz başladığı zaman İspanya'nın mali sistemini kurtarmak için hiçbir şey yapmadı, işçi sınıfına da hiç yardım edilmedi. Şimdi, resmi işsizlik oranının yüzde 40'ı bulmasıyla, özellikle gençler arasında işsizlik çok sert vuruyor.
Hükümetin bu ekonomik felaketten sorumlu olması 22 Mayıs'ta yerel ve bölgesel seçimlerde PSOE'nin neden bozguna uğradığını açıkça ortaya koyuyor. Bazı yorumcular, Puerta del Sol göstericilerin anti-Zapatero tutumunu solun reddi olarak algılayıp kafaları karıştı ama tersi doğrudur - protestocular gerçek demokrasi istiyor ve bankacıların neden olduğu krizin faturasını işçilere ödeten neoliberal önlemlerin son bulmasını talep ediyorlar.
İşgallerin aslında, 22 Mayıs Pazar gününe, yani seçimlere kadar sürmesi planlanıyordu ama Puerta del Sol'daki meclis en az bir hafta daha kampa devam etmeye ve hareketi mahallelere ve bütün şehre yaymak için meydanı bir üst olarak kullanmaya karar verdi.
Sam Robson, En Lucha sosyalist örgüt üyesi ve Puerta del Sol işgali katılımcısı, Madrid'te bir öğretmendir. 22 Mayıs seçiminden birkaç gün önce sorularımızı yanıtladı.
Madrid'te "gerçek demokrasi şimdi!"için gösterilere büyük kalabalıklar katıldı. Protesto hareketi nasıl başladı?
Sam Robson: 15 Mayıs'ta "Democracia Real Ya! No Somos mercancía en manos de siyasetçilerle y banqueros." (Gerçek demokrasi şimdi! Biz siyasiler ve bankacıların elindeki mal değiliz) sloganıyla bir gösteri vardı.
Protesto Facebook üzerinden "indignados" (kızgın) isimli bir grup tarafından çağrıldı; ekonomik krizin etkilerine ve bu etkilere neden olan yönetim biçimine karşıydı. Destek büyüdükçe büyüdü ve gösteri herhangi bir örgüt, sendika veya parti tarafından çağrılmamasına rağmen, çok başarılı oldu. Madrid'de 40.000 ile 50.000 kişi vardı ve diğer İspanyol şehirlerinde aynı anda yaklaşık 80.000 kişi gösteri yapıyordu.
Madrid gösterisinden sonra insanlar Puerta del Sol civarında takılmaya devam etti; konuştular falan… Gece olmaya başlayınca orada kalmak ve 22 Mayıs seçimlerine kadar kamp kurma fikri oluşmaya başladı.
17 Mayıs Salı günü erken saatlerde, polis kampı şiddet kullanarak dağıttı. Sonra meydanı tekrardan almak için yü-rütülen arama sonucunda o gece binler-ce kişi geldi. O andan itibaren, Puerta del Sol'a kalıcı bir kamp kuruldu. Her akşam saat 8'de, önceki akşamdan daha fazla olmak üzere 20-25 bin kişi toplanı-yor. Çoğu insan, gece yarısı saat 2'de eve gidiyor ama her gece en az 3.000 ila 5.000 kişi gece meydanda kalıyor.
Puerta del Sol'daki atmosferi anlatır mısın?
Sam Robson: Tabii ki, akşamları binlerce insanının doldurduğu alanda coşkulu anlar yaşanıyor. Çok harika ve inanılmaz. Atmosfer biz devrimcilerin inandığı her şeyin teyididir. Fiilen küçük bir şehir kuruldu ve küçük bir alan da olsa insanlar gücü eline aldığında işleri nasıl yürüttüğünü görebilirsiniz.
Her şey, eylemler, gelecek planları, gıda, iletişim ve benzeri gibi hareketin farklı yönleri ile başa çıkmak için daha küçük meclislere ayrılmış merkezi meclis tarafından organize ediliyor.
Meclisler, herkese açık ve yüzlerce insandan oluşuyor. Bu anlamda, grup-ların boyutu önemli oluyor. Dolayısıyla her meclis lojistik konularda daha ayrıntılı çalışabilmek için çeşitli komisyonlardan oluşuyor. Ama bunlar da herkesin katılımına açık.
Kampın içinde, meydanın sürekli temizlenmesi için bir temizlik programı var. Bir çocuk bakım merkezi, kütüphane, ücretsiz yiyecek ve su dağıtımı, bir ilk yardım çadırı ve gece için battaniye dağıtımı vardır. Ayrıca, baştan itibaren kampta içmeme kararı alındı çünkü gösteriler ilk olarak, "botellon" çok fazla içki, diye bazıları tarafından reddedildi.
İlk başta sadece gençlerin dâhil olduğu düşünüldü. Bu insanların çoğunun genç olduğu doğrudur; ancak her yaştan ve türden insanlar da var. Örneğin, ben bir öğretmenim, çalıştığım okulun 50 kişilik çalışanından en az 10 kişi burada ve sabahın erken saatlerine kadar çeşitli zamanlarda daha çok kişi katılmakta.
Göstericiler hükümetten ne tür taleplerde bulunuyor?
Sam Robson: Bir dizi talep var ve meclisler sürekli bunların üzerinde çalışıp rafine ediliyor. Talepler yelpazesi oldukça geniş. Bazıları, devlet tarafından çocuk bakımı gibi spesifik önlemler; ya da sözde anayasa tarafından garanti edilen herkes için barınma hakkı; ya da onurlu bir istihdam, yani sadece iş değil münasip ödeme ile güvenli bir çalışma. Seçim yasası reformu, yolsuzlukla mücadele önlemleri ve bir cumhuriyet kurulması konusunda referandum gibi diğer talepler de var.
Protestocular Cumartesi günü Puerta del Sol meydanını bırakmamak için hükümetin başka bir ültimatomunu reddetti. Orada polis ile çatışma var mıydı?
Sam Robson: Teorik olarak, 22 Mayıs seçimleri öncesindeki gün "tefekkür günü " olması hiçbir siyasi kampanyanın yapılmaması gerekiyordu. Seçim Kurulu'nun kampı yönetmesi yasadışıydı bu yüzden. Bu konuda güven eksiklikleri kuruldaki yapılan oya yansıdı; bir çekimser ile 5 kişiden 4'e düştü.
Sonuçta, Cuma gecesi sadece meydanda değil, ama sokaklarda her zamankinden daha fazla insan doluydu. Gece yarısına yaklaşırken fantastik bir şey yaşandı; herkes, geleneksel olarak Yeni Yıl'da yapıldığı gibi saatin çanları duymak için on binlerce insan sessizce bekledi.
Gece yarısı olduğunda polis hiçbir şey yapmadı, atmosfer inanılmazdı. Tabii ki, gerçekte, herkes çatışma olmayacağını biliyordu; bizi temizlemek için tek yol bir katliam olurdu çünkü. Aslında, geçen Çarşamba gününden bu yana, polisin varlığı çok az oldu. Polis, gerçekten işgalle ilgili bir şey yapamayacağını bildiğinden çekildi.
İspanya'da kampçıları halk genellikle destekler mi?
Sam Robson: Karşı konulmaz bir şeydi. Ana akım medyada bir TV programında insanların yüzde 70'inin kutsal olarak görülen tefekkür gününde kampın meydanda olmasına yönelik lehte oy kullandığını gösteren bir anket yapıldı.
İspanya, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinden çok sayıda göçmen alıyor. Solun işgaline katılan göçmenler var mı?
Sam Robson: Evet, var, muhtemelen ülkedeki sayıları karşılaştırıldığında yeterince temsil edilmediklerini söyleyebilirim. Ancak, çeşitli dillerde pankartlar var ve hareketin belirli taleplerinden biri göçmen karşıtı yasaların yürürlükten kaldırılmasıdır.
Göstericilerin arasında ne gibi tartışmalar oluyor?
Sam Robson: Her şey, bütün gece boyunca tartışıldı, ama bir şey; gösterilerin anti-parti doğası tartışılmadı -ve hareketin zayıflığına dikkat çekmek için tartışılması gerekecek.
Bilinen nedenlerden dolayı, hiçbir parti hoş karşılanmıyor. Siyasi partiler ya da siyasi grupların logolu afişlerinin meydanda sokulması yasak; işgalin başından itibaren merkezi meclis tarafından kararlaştırıldı.
Sorun, resmi partiler ve yozlaşmış sendikalar ile alternatif sendikalar ve hareketin hedeflerini paylaşan ve yıllarca onlar için kampanyalar yapan siyasi gruplar arasında hiçbir ayrım yapılmaması…
Hareket çok siyasi olmasına rağmen şu anda bu soruyu sormak çok zor. Bütün meydan çoğu devrim ilan eden pankartlarla kaplı; asılabilecek her yerde var, Bir büyük afiş, "Devrim olmadan Çözüm Yok" diye yazıyor. Bazı pankartlarda büyük resmi posterler var, itfaiye onları aşağı çekmek için çağrıldı, ancak bunu yapmayı reddettiler.
Böylece sendikalar ve siyasi kuruluşların nasıl reddetmeye başladığını görebilirsiniz.
Çeviri: Sibel Erduman