12 Eylül 2010'da ki anayasa değişikliği referandumunda 12 Eylül düzenine son diyen %58 Kürt sorununun çözümü için PKK ile devletin görüşmesine de 'evet' demişti. 2011'de çözümün ne kadar yakın olduğunu gördük, çözümsüzlüğün nelere yol açabileceğini de.
Batı'da Doğu'da milyonlar Kürt sorununun demokratik çözümünü beklerken ordu operasyonlarını artırdı. Bahar aylarıyla birlikte operasyonlara çıkarılan askerler tek taraflı ateşkes kararını uygulayan PKK gerillaları ile karşı karşıya geldi. Ölümler başladı.
Mayıs ayında yüzlerce BDP'li Şırnak'ın Uludere ilçesinde sınırı geçerek ordu tarafından öldürülen PKK'lilerin cenazelerini aldı. Sınırın geçilmesi Kürdistan halkının korku duvarını yıktığını gösteriyordu. BDP'nin sivil itaatsizlik eylemlerine yüzbinlerce insan özgürlük istedi.
Blok'un zaferi
Kürdistan'da kitlesel olarak boykot edilen referandumdan 9 ay sonra, 12 Haziran'da gerçekleşen genel seçimlerin kazananları AKP ve BDP oldu.
Kürt hareketi, Kürdistan'da liberaller ve İslamcılar, Türkiye'de çeşitli eğilimlerden sol partilerle kurduğu Emek-Demokrasi-Özgürlük Bloku ile 3 milyon seçmenin oyunu aldı. Bu aileleri ile en az 12 milyon insanın BDP'yi desteklediğini gösterdi.
Blok, çoğunluğu Kürt oylarıyla 36 milletvekillliği kazandı. Kürt hareketi demokratik özerkliği savunan ve Öcalan'a özgürlük isteyen seçim kampanyasıyla büyük bir siyasi zafer elde etti.
Seçim kampanyası boyunca birçok ilde ülkücü faşistler BDP'lilere saldırdı ve ırkçı saldırılar 2011 boyunca sürdü. Faşistler ve ulusalcılar, Ergenekon çetesinin darbe planlarına uygun olarak Türk Kürt çatışması çıkarmak için birçok provokasyona girişti.
YSK darbesi
Önce askeri vesayet rejimi Kürt hareketinin önünü kesmek istedi. Hedef olarak saygın Kürt politikacı, yıllarca hapiste tutulan DTK eski başkanı Hatip Dicle seçildi. Yargı seçimlerden hemen önce yıllardır bekleyen bir davayı işleterek Dicle'nin seçime girmesini engellemeye çalıştı.
Darbe karşıtlarının gösterileri Hatip Dicle'nin seçimlere katılmasının önünü açsa da, yargıçlar seçimlerden hemen sonra DTK eski başkanı Hatip Dicle'nin ve KCK tutuklusu beş arkadaşının da milletvekilliğini gasp etti.
Dicle ve beş arkadaşının vekillikleri seçimin akşamı YSK'ya koşan AKP, MHP ve CHP'nin ittifakı ile gasp edilmişti. Meclisteki şovenist çoğunluk Kürt azınlığa baskı uygularken BDP'li milletvekilleri tutuklu altı arkadaşları için meclis boykotuna başladı.
Barış için oluşan demokratik zemin hızla yok edildi. Polis sokak gösterilerinde gaz bombası ve gerçek kurşunlar alırken Kürt protestocular taşlar, molotoflar ve ses bombaları ile yanıt verdi.
Demokratik özerklilk ilan edildi
14 Temmuz'da Demokratik Toplum Kongresi Diyarbakır'da Kürdistan'ın demokratik özerkliğini ilan etti. Bu Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesi yönünde tarihi bir adımdı. Kürdistan'ı Kürt halkının yönetmesi anlamına gelen demokratik özerklik DSİP'in içinde bulunduğu az sayıda enternasyonalist parti ve örgüt tarafından tanındı.
Demokratik özerkliğin ilan edildiği saatlerde Silvan ilçesinde operasyona çıkarılan askeri birlikler ile iki gündür takip ettikleri PKK'liler arasında çıkan çatışmada 13 asker ve 7 gerilla öldü.
Cepheye sürülen Türk yoksullarının çocukları olan askerlerin öldürülmesini istismar eden AKP-CH-MHP şovenist bloğu, medyanın tüm kanatlarının desteğiyle Kürt hareketine karşı saldırı kampanyasına başladı. PKK barış sürecini bozan taraf olarak ilan edildi.
Özgürlüğü sağlanıp örgütü ile ilişki kurmasına izin verilirse PKK'nin silahlı gücünü 1 hafta Türkiye sınırları dışına çıkartabileceğini söyleyen Kürt lider Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi engellenirken tecrit başladı.
Bombalar demokratik özerkliğe atıldı
Ağustos ayında Türk savaş uçakları Kandil ve çevresini bombardımana başladı. Cumhurbaşkanı ve hükümet üyelerinin şahin açıklamalarını ordunun 26. Sınır ötesi harekâta başladığı manşetleri izledi. Ordu ise harekâtın dışarda yani PKK merkezinin bulunduğu Irak Kürdistan'ın da değil içerde yaptığını açıkladı. Türkiye "kendi" topraklarını 2011 boyunca birçok kez bombaladı. Bombalar demokratik özerkliğe atıldı.
PKK ile devlet görüşmeleri açığa çıktı
Tam da savaş rüzgârları eserken Eylül ayında PKK yöneticileri ile başbakan adına MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın içinde bulunduğu devlet heyeti arasındaki görüşmenin ses kayıtları sızdırıldı.
Fidan, İmralı'da Öcalan'la da görüşmüş, MİT heyeti Öcalan'ın çözüm için hazırladığı protokolleri Kandil'e götürerek onaylarını almış, devlet Kürtlere birçok söz vermişti. Bu sözlerin hiçbirinin tutulmayarak Kürt tarafının güvensizliğin artırıldığı ve savaşa itildiği anlaşıldı.
Devlet PKK ve Öcalan'la doğrudan görüşürken Başbakan BDP'yi hedef gösterek Türk halkına bambaşka şeyler anlatıyordu. PKK- devlet görüşmelerine ulusalcı ve faşist azınlık dışında itiraz eden kimse olmadı. Kimse bunu protesto etmek için sokaklara dökülmedi, aksine bu görüşmelere toplumsal destek geldi.
BDP'ye baskı
2011 boyunca "KCK davası" adı altında Kürt siyasetçilere gözaltı dalgası doruğa çıktı. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları görevden alınırken binlerce BDP'li gözaltına alındı, yüzlercesi tutuklandı. Kürt hareketine "silah bırak" baskısı yapan hükümet silahsız Kürt siyatçileri zindanlara doldurdu.
Kuşatılan BDP meclis boykotuna 1 Ekim'de son verdi. BDP meclise girdi ama tutuklama dalgası sonucu birçok yöneticisi tutuklanarak felç edildi. Tutuklamalar Batı'da barış isteyenlere de verilmiş bir gözdağıydı. Enternasyonalist yazar Ragıp Zarakolu, Profesör Büşra Ersanlı ve DSİP üyesi Muhammed Cihad'ı tutuklayan devlet Kürtlerden yana olan Türkleri susturmak istiyor.
Bu satırlar yazıldığında yine operasyon ve ölüm haberleri geliyor. Öcalan hala tecritte. PKK ile devlet arasında görüşmelerin sürdüğü haberleri gelse de bu hemen yalanlanıyor. PKK liderleri Öcalan'a fırsat tanınması için iki aydır girdiği tek taraflı ateşkesi sürdürüyor.
2011'de çözüme çok yaklaştık, barış sürecini bozan değişmeyen devlet zihniyetidir.
Kürt sorunu 2012'de Türkiye'nin ana sorunu olmaya devam edecek. Yeni anayasada Kürtlerin kimliği ve statüsünün tanınması ile barışçıl çözüm sürecine girebiliriz. Batı'da barışın sesi ne denli güçlü çıkarsa silahlar o kadar çabuk susacak.