SSK'lıların artık bütün sağlık kuruluşlarından yararlanabilmesi, reçetelerini diledikleri eczaneden alabilmeleri, geçmişte sağlık ocağı hizmetinin kötü olduğu yerlerde aile hekimliğinin devreye girmesi, "bıçak parası" gibi bazı zorlayıcı uygulamaların önemli ölçüde azalması gibi şeyler geçmişte önemli sorunlar yaşayan insanları AKP'nin sağlık alanında önemli adımlar attığına inandırıyor. Hatta AKP'ye oy vermede önemli gerekçelerden birini oluşturuyor sağlık hizmetleri.
Ancak atılan bu adımlar çok iyi görünmekle beraber(ki bazı uygulamalar gerçekten önemli sıkıntıları ortadan kaldırmıştır)esas olarak atılması planlanan bazı adımların ön hazırlıklarıdır. Hatta biraz ileri gidersek atılacak bazı adımlara direnişi bölmek için iyi planlanmış adımlardır.
Herşey bu kadar iyi görünürken gerçekten akıllardan ne geçiyor öyleyse? Kabaca söylersek; planlanan şey sağlıkta özelleştirme. Gerekçesi de sağlık alanında her yıl dönen milyarca dolarlık sermayenin büyük sermaye sahiplerinin hizmetine sunulması. İyi de ben daha iyi sağlık hizmeti alacaksam ne yapıyorlarsa yapsınlar diyecektir makul insanlar. Haklılar. Ama kazın ayağı malesef öyle değil.
İnsan sağlığı değil kâr
Uzun yıllar boyunca atılan adımlar neticesinde sağlık kurumları birer işletme haline getirildi. Verimlilik (siz bunu karlılık olarak anlayın) adı altında bu işletmeler meşrulaştırıldı. Bir süredir zaten sağlık çalışanları gelirlerini baktıkları hastalar üzerinden alıyorlar. Bu kısımdan alınan para çalışanların emekliliğine hemen hiç katkıda bulunmazken, çalışanların hastaları birer para kaynağı olarak değerlendirmelerine teşvik ediyor. Hem de bu gelirin garantisi de yok. Bir alt sınır belirleniyor, ama personele ne kadar ödeneceği tamamen idarecilerin elinde. Üstelik çalışanlar izin, rapor gibi sebeplerle çalışamadıkları günler için ek ödemelerini de alamıyorlar.
Hastaneler ve aile sağlığı merkezleri A,B,C,D şeklinde verimlilikleri esas alınarak sınıflandırılacak, verdikleri hizmet niteliği de sınıfına uygun hale getirilecek. Tabii ki hastaların katkı payları da hizmeti aldıkları sınıfa göre değişecek. Hastaneler kamu hastaneleri birlikleri adına altında birleştirilecekler. Hem bu birlik hem de tek tek hastaneler şirket yöneticileri tarafından yönetilecekler. Yani öncelikli dertleri hastalara en iyi hizmeti vermekten ziyade en fazla karı yapabilmek olacak. Sistemin bu ihtiyacını karşılamak üzere alınacak personelin gideri başka bir gelir olmadığı için hastalardan elde edilen döner sermayeden karşılanacaktır. Hastalık sayısı artmayacağına göre hastalardan alınacak olan katkı payları arttırılacaktır. Daha şimdiden aile hekimleri de katkı payı alır hale geldi. Hastanelerdeki katkı payları da arttırıldı.
Prim ödemekte zorlanacağız
Herkesi sağlık sigortası kapsamına alacağını iddia eden Genel Sağlık Sigortası(GSS) ise başka bir umut kapısı. Kişi başına asgari ücretin 1/3'ünden az geliri olanların prim ödemeden sisteme dahil olabilecekleri bu sigortada esas tehlikeli durum tam da bu gelir grubunun hemen üzerindekiler için ortaya çıkacak. Bugün için bağkurluların %60'ının prim borçlusu olduğunu düşünürsek, prim ödemek zorunda kalacak olan bu grubun sağlık sigortası için prim ödemekte zorlanacağı hatta yatıramayacağı kesindir. Prim borçlusu olanlar sağlık hizmeti alamayacaklardır. Gelirleri yatırılacak sigorta primleri ve hastalardan alınacak olan katkı paylarından oluşan GSS(bütçeden bir katkı planlanmıyor) prim toplayamadıkça katkı paylarını arttırmak zorunda kalacaktır.
Ancak bir başka tehlike daha hastaları bekliyor olacak. Temel teminat paketi adı altında ödenen primlerin hangi hastalıkları, tedavi hizmetlerini kapsayacağı da Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından belirlenecek. Temel teminat paketinin dışında kalan hastalık, tedavi vb için kişiler tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmak zorunda kalacaklardır. Sistem topladığı para miktarı azaldıkça kapsama alanını da daraltacak, hastaların muayene, tedavi olma olasılıkları zamanla azalacaktır.
Unutulmamalıdır ki asgari ücretin 1/3'ünden az kazananlara yapılacak olan sigorta da sadece Temel Teminat Paketi ölçüsünde kapsayacaktır.
Sağlıkta dönüşüm hastalar açısından taşıdığı tehlikelerin yanı sıra sağlık çalışanları için de oldukça tedirgin edici bir uygulamadır. Bu uygulamada sözleşmeli çalışma dayatılarak iş güvencesi ortadan kaldırılmaktadır. Üstelik çalışma saatleri de belirsiz hale getirilmektedir. Haftalık 45 saat çalışma asgaridir, üzeri çalışma giderek kaçınılmaz olacaktır. Daha şimdiden birçok aile hekimi veya çalışanı eve iş götürmeye başlamıştır. Ücretlerde de bir esneklik söz konusu olacak ve her ay ele geçecek para miktarının belirsizliği ile yaşamak zorunda kalacaklar. Hastalara yardım edilmesi gereken birer insan gözüyle değil, biran önce işi halledilmesi gereken birer para kazanma unsuru olarak göreceklerdir.
Sağlık çalışanları ve hastalar için onarılması imkansız sonuçları olabilecek olan bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Sağlık giderleri genel bütçeden(vergilerden) karşılanmalı ve herkes sağlık güvencesi altına alınmalıdır. Asgari paket gibi kavramlar olmadan herkesin sağlıkla ilgili tüm ihtiyaçları karşılanmalıdır. Maliyetleri yüksek olan tedavi ediciliğin ön planda olduğu bu uygulama(kişileri hasta olduktan sonra tedavi eden), yerine koruyucu sağlık hizmetlerinin ön planda olduğu(hastalığı önleyen) sistem güçlendirilmelidir. Sağlık çalışanlarının iş güvencesinin olması, ücretinin baktığı hastadan bağımsız olarak makul bir hayat sürebileceği seviyede olması gibi haklarının sağlanması gereklidir.
Karın değil, insanın önemli olduğu bir sağlık sistemi istemek hepimizin hakkıdır. Bunun birlikte mücadele etmeliyiz!
Katkı payları:
- Yurttaşlar, ilaçta 3 kaleme dek 3 lira, ilave her kalem için de en az 1 lira katkı payı verecek.
- Önceden ücretsiz bakılan aile hekimliklerinde 3 lira katkı payı alınacak.
- Kamu hastanelerinde katkı payı 8 lira, Özel hastaneler için katkı payı da 15 liradır.
Ödenecek primler:
- Asgari ücretin üçte birinin (279 TL) altında ise GSS primleri devlet tarafından ödenecek,.
- Asgari ücretin üçte biri (279 TL) ile asgari ücret arasında ise, 33,48 lira
- Asgari ücret (837 TL) ile asgari ücretin iki katı arasında ise, 100,44 lira
- Asgari ücretin iki katından (1.674 TL) daha fazla ise201 lira
- GSS primleri ödenmez ise sağlık hizmeti verilmeyecek.