Geçtiğimiz hafta 17 ilde 130 yere yapılan polis baskınları yine BDP'yi hedef aldı. İstanbul, Diyarbakır, Urfa gibi bir çok ilde BDP binaları basıldı ve arandı. Aralarında eski BDP Milletvekili Fatma Kurtulan ile eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın da bulunduğu 31 kişi tutuklandı.

KESK genel merkezinin polis tarafından aranması Diyarbakır, Ankara ve İstanbul'da kamu emekçileri tarafından protesto edilse de diğer sendikaların buna sessiz kalması milliyetçiliğin işçi sınıfı nasıl böldüğünü bir kez daha gösterdi.

Leyla Zana'ya dokunmayın!

"KCK soruşturması" BDP'li milletvekillerine uzanacağı konuşulurken Leyla Zana'nın Ankara'da kiracısı olduğu eve polisler hırsız gibi girdi! Seçilmiş ve siyasi dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin evinin kapısı çilingire açtırıldı ve içerde arama yapıldı! 1991'de milletvekili seçilen ve meclisteki yemini Kürtçe okuyan Leyla Zana, tutuklanmış ve 10 yıl hapis yatmıştı. Zana'nın evinde yapılan arama hakkında savcılık "böyle bir şey yok" dese de devlet saygın Kürt siyasetçiye gözdağı verdi.

Zana neden hedef seçildi? En sevilen ve en açık mesajlar veren, sadece Kürdistan'da değil Batı'da da sevilen ve sayılan bir Kürt siyasetçi olduğu için. Leyla Zana, Kürtlerin kendi geleceklerini özgürce belirleyeceklerini söylemiş ve demokratik özerklik için referanduma gidilmesini önermişti. Zana, PKK'nin silahlı gücünün Kürt halkı için bir sigorta olduğunu vurgulamış ve demokratik çözümün önü açılırsa silahların da susacağını söylemişti. Bunların hepsi Kürt sorununda gerçek durumu anlatan açık sözler.

Bir milletvekilinin evi polislerce basıldı. TBMM ise yasalar ve hukuk çiğnenerek yapılan bu müdahaleyi kınamıyor. Seçilmişlerin atanmışlara gore üstünlüğünden bahseden AKP hükümeti bir Kürt milletvekili söz konusu olduğunda bu lafları hızla yutuyor ve devlet baskısını onaylıyor.

Çözümsüzlükte ısrar

30 yıldır devlete karşı direnen, on binlerce insanı katledilen, liderleri 13 yıldır tecritte tutulan Kürt hareketinin gözaltı ve tutuklamalarla geri adım atmayacağı açık. Kürt hareketini olabildiğince zayıflatmak ve halktan kopartmak için yapılan "KCK soruşturması" ezilen halkı daha da öfkelendirmekten başka bir işe yaramıyor. Silahsız siyaset yapan BDP'lileri hapse doldurmak Kürtlerin önüne silahlı mücadeleden başka bir yol bırakmamak anlamın geliyor. 30 yıldır süren savaşın ve çözümsüzlüğün tekrarı bu.