Doğan TARKAN
Milyonlarca Mısırlının 18 gün süren mücadelesinden sonra yıkılan Mübarek rejiminin yerine gene Mübarek’in adamlarının oluşturduğu bir askeri konseyin Tantawi başkanlığında kurulması birçokları tarafından Mısır Devrimini reddetmenin bir nedeni oldu.
Tantawi’nin askeri konseyi geçtiğimiz bir yıl içinde aralıksız olarak devrimcilere, aktivistlere saldırdı. Binlercesini tutukladı, yüzlercesini öldürdü. El altından Mübarek taraftarlarını örgütledi ve sonunda Port Said’de bir futbol maçında bu çapulcu taraftar kitlesi büyük bir katliam gerçekleştirdi.
Devrimin birinci yıldönümüden hemen önce seçimler yapıldı. Birçok parti ve siyasal örgütlenme seçimlerin aceleye getirilerek yapılmasına karşı çıktı ve sonunda iki İslamcı parti, Müslüman Kardeşler ve Selefilerin örgütü Nour Partisi parlamentonun %73’ünü kazandı. Laik partiler ve sol seçimlerde pek başarılı olamadı.
Ne var ki seçimlere katılım yüzde 48’de kaldı. Toplumun çoğunluğu bu koşullardaki bir seçime katılmayı reddetti.
23 Ocak’da açılan parlamentonun yeni başkanı, Müslüman Kardeşler’den Saad al-Katany utanmaz bir biçimde askeri konseyin başkanı Tantawi’ye “halkın yanında yer aldığı için teşekkür” mektubu göndermek istedi ama kendi partisinin milletvekilleri dahi karşı oy kullandı.
Meclisin açılmasından iki gün sonra, 25 Ocak’da devrimin başlamasının birinci yıldönümünde Tahrir Meydanı’ndaki hava meclisten köklü bir biçimde farklıydı. Meydanın bir köşesinde Müslüman Kardeşlerin kürsüsü vardı ve oradan “Devrimi destekliyoruz” mesajı veriliyordu. Meydanın büyük çoğunluğu ise “Kahrolsun askeri konsey”, “Tantawi’ye ölüm” sloganları atıyordu.
Müslüman Kardeşler kendilerini devrimden koparamıyorlardı ama meydan çok radikaldi.
Devrimden önce Müslüman Kardeşler politik yaşamdan çekiliyordu ve bu nedenle devimci gösterilere hazırlıksız yakalandılar.
Ne var ki Müslüman Kardeşler önderliği sokak gösterilerinde yer almayı reddederken binlerce taraftar sokak gösterilerine katılıyordu. Ama bu arada Müslüman Kardeşler önderliği askeri konsey ile uzlaşıyordu.
Mübarek’in kaçmasından sonra bu uzlaşma süreci hızlandı.
Sonuna kadar Mübarek’i destekleyen ABD, gösterilerin son günlerinde başlayan genel grev hareketi ile birlikte tutumunu değiştirdi, Mübarek’ten vazgeçti ve Müslüman Kardeşler’e ve Tantawi liderliğindeki orduya oynadı.
27 Ocak gösterileri ise sokağın ne kadar radikal olduğunu daha da çarpıcı bir biçimde gösterdi. Müslüman Kardeşler önderliği gene itidal tavsiye ederken göstericiler askeri konseyin yanı sıra Müslüman Kardeşler’e de karşı sloganlar atıyordu.
Toplumun 2011 Ocak ayından bu yana radikalleşmesinin yanı sıra örgütlenme düzeyi de yükseliyor.
Sol partiler doğuyor, bağımsız bir sendika hareketi hızla güçleniyor ve işyeri, okul, mahalle komiteleri kuruluyor. Grev sayısı artıyor, işçiler ücret artışı, çalışma saatleri gibi taleplerle greve çıkıyor. Asgari ücret artışı önemli taleplerden birisi.
Bütün bunlara rağmen Müslüman Kardeşler neden seçimlerden galip ayrıldı. Bu sorunun en temel cevabı Mısır’ın en köklü örgütlenmesinin Müslüman Kardeşler olması. On yıllardır Müslüman Kardeşler meslek örgütlerinde, okulalrda, hastanelerde, mahallelerde ve katıldıkları seçimlerde örgütlendiler ve dolayısıyla halkın baktığı tek örgüt durumundalar. Sol ve diğer laik örgütler ise kısa zamanda örgütlenme ve bir alternatif olarak ortaya çıkma yeteneğine sahip değillerdi.
Ancak Selefiyelerin örgütü Nour Partisi’nin seçimlerden ikinci çıkması daha ilginç.
Müslüman Kardeşler’den daha aşırı olan Nour, Körfez ülkelerinin ve Suudların desteğine sahip. Çok parası, gazeteleri ve TV kanalları var. Ancak Mısır toplumunun Nour’un antiemperyalist retoriğini ve milliyetçi söylemini de desteklediğini düşünmek gerekir.
Şimdi Müslüman Kardeşler iktidarda ama işleri çok zor. Dünya kapitalizmi derin bir krize doğru ilerlerken onlar büyük kesinti programlarını uygulamak zoırunda. Askeri konseyin atadığı hükümet bütçe harcamalarında %20’lik bir kesintiyi kabul etti ve şimdi Müslüman Kardeşler bu programı uygulamak zorunda.
IMF ve Dünya Bankası kesinti programlarını dayatıyor ve ABD Müslüman Kardeşler’den Mübarek döneminin uluslararası taahütlerine sadık kalmasını istiyor. Ocak ayında ABD yetkilileri ile Müslüman Kardeşler yöneticileri bir toplantı yaptı ve ABD’li yetkililer bu toplantıdan memnun olduklarını ilan ettiler.
Diğer taraftan halk olağanüstü hal yasalarının kalkmasını, politik tutukluların serbest bırakılmasını, işsizliğe, yoksulluğa, açlığı ve konut sorununa cevap bulunmasını istiyor ve Müslüman Kardeşler’in bu talepleri karşılaması bugünkü politik eğilimleri ile mümkün değil.
Mısır’da devrimin bittiğini ya da hiç yaşanmadığını söyleyenler 25 ve 27 Ocak gösterilerinde Mısırlıların ne denli radikal olduğunu ve devrimin halk yığınları için ne kadar öğretici olduğunu görmüyorlar. Ama daha önemlisi onlar devimin aynı zamanda bir süreç olduğunu da anlamıyorlar.
Mısır Devrimi şimdi ikinci aşamasında. Mübarek gitti sıra Tantawi’de ve sonra sıra Müslüman Kardeşler’e de gelecek.
Mısırlı işçi ve emekçiler aralıksız mücadele ediyorlar, mücadele ettikçe de öğreniyorlar.