ABD Devlet Başkanı BaraCk Obama ile Başbakan Tayyip Erdoğan Güney Kore’nin başkenti Seul’de buluştu. Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya göre Obama ile Kürt sorunu ve Kıbrıs’ın yanı sıra Suriye’yi de konuşmuşlar. Tabii Erdoğan Obama’dan Ermeni soykırımı konusunda da “anlayış” istemiş.
Görüşmeden sonra Erdoğan Suriye’deki gelişmelere seyirci kalamayacaklarını açıkladı. Erdoğan’ın açıklamaları Suriye’ye bir askeri müdahale olacağı kanısını oluşturuyor.
ABD ve Türkiye’nin yaptığı “insani” müdahalelerin sonuçlarını herkes biliyor:
# Irak: Bu ülke ABD-İngiltere işgalinden sonra harabeye döndü. İç savaş koşulları hala sürüyor ve Irak bugün Şiilerle Sunniler arasında bölünme koşullarına hızla yaklaşıyor. İnsan kaybı ise hesaplanamayacak kadar çok.
# Libya: Bu ülkede ayaklanan halka karşı o günlerde ülkenin diktatörü olan Kaddafi’ni ordu birliklerini kullanmasını bahane ederek başlayan NATO müdahalesi 20 bine yakın Libyalının ölümüne neden oldu.
# Afganistan: “İnsani amaçlarla” saldırıya uğrayan ve işgal edilen Afganistan’da da durum açık. İktidara getirilen kukla hükümet bile NATO kuvvetlerinin bir an önce çekilmesini istiyor. Sivil halkın verdiği kayıpların yanı sıra NATO kuvvetleri de Afganistan’da ağır kayıplar verdi ve Afganistan’da askeri olan ülkelerde askerlerin geri çekilmesi için güçlü hareketker var.
# Kıbrıs: Bir de Türkiye’nin “insani amaçlı, Kıbrıs Barış Harekatı” var. Türk ordusu ülkeyi fiilen ikiye böldü ve hem bu bölünme hem de Türk ordusunun Kuzey Kıbrıs’taki işgali sürüyor.
Suriye’ye müdahale mümkün mü?
Suriye’ye gelince, Esad’ın kendi halkına uyguladığı şiddet çok büyük. Bir yıl içinde 10 bine yakın muhalif gösterilerde, bombardımanlarla ve işkencehanelerde öldürüldü. Esad ordusu kentleri tanklarla bombalıyor fakat bütün bu baskıya rağmen direnişi, mücadeleyi, karşı koyuşu sona erdiremiyor.
Bir dış müdahale Libya’da olduğu gibi sadece halkın mücadelesine zarar verir. Aşağıdan bir hareketin gelişip, güç kazanmasına engel olur. Esad ve çevresindeki çete belki iktidardan uzaklaştırılır ama yerlerine gene benzeri unsurlar geçer. Halkın istediği değişim gerçekleşmez.
Müdahale mümkün mü?
Seul’de Obama-Erdoğan görüşmesinden hemen sonra eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan Şam’da yaptığı görüşmelerin sonucunda oluşturduğu 6 maddelik planı önce Rus yetkililere, ardından da Çin yetkililerine anlattı.
Rus ve Çin yetkilileri Suriye’deki taraflara (Esad çetesine ve muhaliflere) Annan planına uymaları çağrısı yaptı.
Bu çağrılar üzerine önce hükümet, ardından da muhalefet Annan planını kabul ettiklerini açıkladı.
Böylece Esad savunucularının bir silahı daha düştü. Rusya ve Çin, Esad’a “anlaş” dedi, Esad da anlaşmaya hazır olduğunu söyledi.
Bir dış müdahale hala bir olasılık olmasına rağmen oldukça zor. Birincisi ABD’nin Irak ve Afganistan’dan sonra Suriye’ye ya da bir başka ülkeye müdahale edecek gücü ve isteği yok. İkincisi, Suriye’ye müdahale hızla bir bölgesel savaşa dönüşür ki bu ABD’nin müdahale isteğini daha fazla kırmaktadır.
Suriye’de en olası gelişme Esad’ın baskılara dayanamayarak yerini kendi çevresinden birisine bırakması ya da bir iç savaşın sonunda bacağından sürüklenerek iktidardan al aşağı edilmesi olabilir.