Parmağını sallayarak halkı tehdit eden eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ tutuklu olduğu Silivri’de ilk kez hâkim karşısına çıkarken tedirgin ve hüzünlüydü.
Avukatı aracılığıyla iki şekilde bu yargılamadan kurtulmak istedi: Genelkurmay Başkanı olduğu için sivil mahkemede değil Yüce Divan’da yargılanmak, bu da olmuyorsa suç Ankara’da işlendiği için orada yargılanmak ve muhtemelen kendi lehine karar aldırabilecek bir mahkeme heyeti bulmak.
Mahkeme ikisini de reddederken Yargıtay’ın Yüce Divan isteğini geçersiz kılan kararını ve Başbuğ ile Ergenekon sanıkları arasındaki ilişkiyi gösterdi.
Yargılamanın ikinci günü ise İlker Başbuğ keyfi bir şekilde duruşma salonunu terk etti. Duramazdı, çünkü suç işlediğini gösteren hakkındaki bazı telefon görüşmeleri dinletiliyordu. “Savunma yapmayacağım” dese de basına mesaj vermeye çalışsa da o yenilmişti.
Dünün tehditkâr generali gitmiş yerine işlediği suçu bilip de hukukun açıklarından yaralanıp kurtulmak isteyen bir suçlu gelmişti.
Bunu biz başardık. Darbe karşıtları başardı. Onun tehditlerine “çeneni kapa” diyerek on binlerce insan başardı.
Başbuğ’un ilk duruşmasında dikkat çeken bir başka nokta ise emekli maaşıydı. Bir işçi emeklisi ayda 896 lira maaş alıyor. Tutuklu genelkurmay başkanı ise her ay 7 bin lira emekli maaşı alıyor. Kira geliri olduğunu da belirtmiş. Tutuklanmasaydı muhtemel büyük şirketlerden birinde danışman olarak görev alacak maaşını ikiye hatta üçe katlayabilecekti.
Askeri vesayetin geriletilmesi için mücadele bir sınıf mücadelesidir.